2.4

1.2K 78 9
                                    

Multide Mısra'nın söylediği şarkı ve giydiği kıyafetler var.

***

Masanın üzerinden elime uzandığında şaşkınlıkla ona baktım. Genzini temizleyip parmaklarını avucuma sardı, içimi gıdıklasa da söyleyeceklerini bekledim. Böyle bir hareketi beklemediğimi itiraf etmeliyim, arkadaşlığımız başlayalı daha bir hafta olmuştu ve biz çok iyi anlaşıyorduk. İşimin olmadığını göz önünde bulundurursak oldukça boş zamanım vardı, sabahları kahvaltıdan sonra buluşup akşama kadar gezerdik veya yeni yerler keşfederdik, eve gittiğimiz zamansa gece yarılarına kadar mesajlaşıyorduk. Bu oldukça keyifliydi, hele ki kazadan sonra kendimi boşlukta hissetmemin ardından onunla tanışmam çok iyi gelmişti.

''Seninle çok iyi anlaşıyoruz Mısra, bunu dile getirmek bile saçma. Çünkü ikimiz de biliyoruz. '' deyip bir nefes aldı. Ne yapmaya çalıştığını az buçuk anlasam da safa yatmak daha mantıklı hale gelmişti. Böyle bir itirafa ve konuşmaya hazır hissetmiyordum kendimi. Duygularım arkadaşçaydı, buna emin sayılırdım. Onunla güzel vakitlerimizin olduğu da aşikardı, ama dostluğumuzu bozmak en son isteyeceğim şeydi.

''Daha bir hafta oldu belki de tanışalı, kısa bir zaman fakat... '' dedi ve gözlerime odaklandı. Kalbimin atışı değişmemişti fakat heyecanlanmıştım. Belki kalp atışlarım kulaklarıma ulaşmıyordu ama Okan beni mutlu edecek kişiydi, diye düşünüyordum.

''Senden hoşlanıyorum. '' dediğinde mideme bir kramp girdi. Ben ondan hoşlanıyor muydum? Veya seviyor muydum? Değer verdiğim kesindi, ona zarar gelmesini elbette istemezdim. Değer vermek hoşlantı mıydı? Aklımdaki soruların sesini, onun sorusu kesti.

''Sevgilim olup, ömrümün en güzel anlarını bana yaşatır mısın? '' dediğinde yüzüme bir gülümseme oturdu. Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Aldığım ilk teklif değildi belki ama ciddi olduğu kesindi.

Sevilmeyi seviyordum, Okan'ın bana nazik davranmasını, kendimi güzel hissettirmesini, yanında güvende olduğumu bilmeyi seviyordum. Belki ona aşık değildim veya arkadaşça olmak dışında sevmiyordum fakat olmayacak diye bir şey yoktu. Beni bu denli seven birini kaybetmek istemiyordum.

''Hep güzel anı yaşayacağımızı nereden biliyorsun? '' diye sordum bu sorudan kaçmak için. Dudakları havaya kalktığında,

''İçinde sen varsan, her anım güzel olacağına eminim. '' dedi. Söylediği kelimeler ruhuma işlerken boğazımı temizleyip konuştum.

''İçinde biz varsak güzel olacak onlar. '' deyip başımı salladım. Bu kabul cümlesi olarak geçebilirdi, zaten kabul etmiştim. Sevmeden kabul etmem hata mıydı yoksa doğru muydu bilmiyordum ama onun beni mutlu edeceğine inanıyordum. Gözlerinin içi parlarken gülümsemekle yetindim, ayağa kalktığında elimi bırakmamıştı.

''Hadi gidelim. '' dediğinde saate baktım. Eve gitmem gerekiyordu, anneme erken gelip yemek yapacağımı söylemiştim.

''Benim eve gitmem lazım. '' derken çantamı aldım ve kafeden çıktık. Arabaya ilerlerken,

''Gitmeseydin ya... '' deyip durdurdu beni. Kaşlarımı havaya kaldırıp cıkladım.

''Fatma Sultan'a akşam yemeği borcum var. '' dedikten sonra dudağımı buruşturdum. Yemek yapmak sadece açken iyiydi, zor olmamak koşuluyla.

''O zaman başka zamana... '' deyip arabanın diğer tarafına yöneldi. Görmese de başımı sallayıp kapıyı açtım, oturdum. Emniyet kemerini taktığımda anahtarı çevirdi ve sürmeye başladı.

''Akşam bir şeyler yapar mıyız? Yemekten sonra yani. '' deyip saçlarını karıştırdı. Buna gülümseyip,

''Bilmem, olabilir. '' dedim. Akşam için bir planım yoktu, evde pinekleyip anneme bu durumu açıklamak dışında tabi.

Kayıp |Tamamlandı|Where stories live. Discover now