Part 9

521 36 36
                                    

* Güzel yorumlarından dolayı @swift13_4'e ithafen

"Öğrenmeyecektim sanki. Ne diye sakladınız ki?" Elleri tezgaha dayalıyken bana dönüp bıkkınlıkla cevap verdi.

"Taylor, dünden beri kaçıncı bu?" Garip garip bakmaya devam ediyordu. "Eğer tatmin edici bir cevap verseydin şu an hala bunu soruyor olmazdım."

Kafasını çevirdi ve işine geri döndü. Doğradığı domatesleri tabağa düzgün bir şekilde yerleştirdi. Sonra da ellerini muslukta sudan geçirip sandalyenin üzerinden çektiği havluyla kuruladı. Sandalyelerden birini önüme çekip oturdu ve derin bir nefes aldı. "Ameliyattan yeni çıkmıştın," diye başladı söze. "Hiçbir şey bilmiyordun. Annen desen perişandı. Yani... Hadi ama, 'Taylor bak, sen ameliyatta yaşam savaşı verirken ben de kendime yeni sevgili yaptım!' dememi falan mı bekliyordun?"

Cevap beklemiyordu, ama göz kontağımızı da bozmamaya çalışıyordu. Fakat ağzından ne kaçırdığının farkında bile değildi.

Gözlerimi kısıp bir şey anlamaya çalışır havası verdim- denedim. "Ne yani, üstelik bir de ben daha uyanmamışken mi çıkmaya başladınız?" Yüzü ben-bunu-ne-zaman-söyledim ifadesine büründü. Şimdi faka basmıştı işte! "İnanmıyorum size!"

Gözlerini benimkilerden çekti ve yere çevirdi. Bir yandan da elleriyle oynuyordu. "Şey... Bilirsin..." Bir anda ifadesini değiştirip sağ kaşını kaldırdı. "Ne olur sanki bu konuyu atlasak?"

Tam ağzımı açacakken ilk önce kapı sonra da bir erkek sesi araya karıştı. "Rahat bırak sevgilimi, Taylor!" Selena tuttuğu nefesini bırakırken ben de gözlerimi mutfak kapısından girmek üzere olan kardeşime çevirdim.

Selena "Tanrım, çok şükür." diye fısıldayıp Austin'e doğru yöneldi. Austin ise kollarını Selena'nın beline sararken başını da saçlarına gömmüştü. Kokusunu içine çekerken kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Çok özlediği her halinden belliydi. Mutlu ve aşık bir çift izlenimi veriyorlardı.

O an onları kıskanmam gerekirdi, değil mi? Sonuçta ben bekliyordum, üzgündüm, özlüyordum -hiç görmediğim birini artık nasıl özleyeceksem-, zavallıydım falan filan.  Ve üstüne üstlük karşımda mükemmel- neredeyse mükemmel bir çift vardı. Kim olsa, yani belki kıskanma değil ama içinde bir şeyler kıpraşırdı.  Ama benim hissettiğim kesinlikle bu değildi. Hatta bir şey hissettiğimden de değildi, yani belki minnettarlık. Çünkü o an anlamıştım, Austin benimle uğraşmaktan kendi hayatından kopuk bir hale gelmişti. Gününün yarısından fazlasını benimle geçiriyordu. Bir yere gidicek olsam o beni taşıyordu. Hayır, ayağım çatladığı için cidden taşıyordu.  

Sadece Austin değil, etrafımdaki herkesin odak noktası olmuştum. Kendi hayatlarından bir şeyler çıkarıp bana veriyorlardı. Kim bilir, belki de bütün bu ilgiden doğan minnet duygusuydu beni onlara bu kadar çabuk bağlayan. 

Ya da öyle düşünmeme sebep olan.

Fakat bunların hiçbiri şu an bu vıcık vıcık tabloyu çekmem için bir neden değildi.

"Her ne yapacaksanız, gözümün önünde yapmayı keser misiniz?" Sözümle beraber Selena işine geri dönerken Austin de bıkkın bakışlarıyla birlikte karşıma oturdu. "Bu kadar belli etme, Taylor." Ne saçmalıyor bu çocuk yine?

"Neyi?"

"Kıskandığını."

"Neyi kıskanıyormuşum ben?"

Yüzünde muzip bir ifade vardı. "Orasını bilemem, artık ilişkimizi mi, Selena'yı mı, yoksa beni m-"

"Emin ol, içinde senin olduğun hiçbir şeyi kıskanmam, benim canım kardeşim." Yediği lafla birkaç saniye somurtup daha sonra kız arkadaşının yanına gitti. Sersem. 

Don't Let Me Forget || Taylor SwiftWhere stories live. Discover now