23.bölüm (Uçurum)

1.2K 61 21
                                    

2 yıl sonra,
Hayat çok acımasız ama insanlar daha çok... en fasla da sevdiklerimiz... giderler ve geri gelmezler. Geleceklerini söylerler ama gelmezler. Yalancılar. Üzücüler. Kırıcılar...

Kaya gittikten sonra ona yazdığım mektuplardan birini yazıyordum. Psikoloğum öyle demişti... onunla konuşuyomuş gibi ona mektup yaz. Bende milyon tane yazmıştım. Bu da onlardan bif tanesiydi. Telefonumdan müziği başlattım ve müziğin anlamlı sözlerini yazmaya başladım...

"Yoksun...
Olmadında...
Hep aklımdaydında.
Olmadın, olmadın yanımda.
...

Ne yapıyorsun şu an mesela..?
Kim var yanında.
Ben ölüyorum galiba.
Canım yandıkça...
Neredesin şu an mesela..?
Gülüyormusun kahkahalarla..?
Ben özlüyorum galiba.
Kavuşamadıkça sana..."

Yazdıklarımdan sonra kağıdı katlayıp kutusuna attım. böyle daha iyi oluyordu. rahatlıyorum.
Neşe ile kapım çaldı. karşımda kocaman şapkasını takmış Annem vardı. "tatile gidiyoruzzzz... Hadi tatlım hazırlan..!" deyiverdi neşeyle. gözlerimi devirdim ve "Ben gitmeyeceğim. siz gidin" dedim annem de beni taklit edilerek gözlerini devirdi "Ah... masal, artık bir yere çıkmalısın. şu evden çık dışarı. Aptallığının farkına var. deniz, çayırlar, kum... aman Allah'ım! Minik tavşanlar! Bence kızım sen normal değilsin. acaba biz seni yaparken babanla Neyi unuttuk. hazırlan Hadi! bekliyoruz seni. bye bye" dedi ve öpücük attı. ardından Kapıyı kapatıp çıktı. İçimden "acaba bu kadın normal mi?" Diye geçirdim. küçük çaplı bir çığlık attıktan sonra kalktım ve valizimi hazırlamaya başladım...

***

Arabada adını çekirge' olarak bildiğim bok oynak şarkı ile gidiyorduk. Delirmek üzereyim. Her an kendimi kapıyı açıp dışarı atmamak için zor tutuyordum. Allahım sana geliyorum. "Kız maso sende oynasana."deyiverdi çatlak annem. Babam delirmekteydi. Babam annemin aksine daha sakin biriydi. Kitap okurdu, bulmaca cozerdi felan. Annem babamın koluna vurup "oynasan be! Kızımızı dışarı çıkartmışız." Dedi ve yerinde müzik eşliğinde kıpraştı "aman be hanım... benim kızım gezmeyi sevmediği için çıkmıyordu. Değilmi şeker topağım?" Dedi bana bende başımla onay verdim... ardından nasıl oldu bilmiyorum. Babam hızla direksiyon u sağa sola çevirmeye başladı... annem çığlıklar içinde sarsılmaktaydı. Sarsılıgorduk. Birden bariyerleri aştık ve aşağıya yuvarlanmaya başladık. Başım tsvana oradanda çatlayan cama çarptı. Cam tamamen kırılınca başımda hiç tahmin edemeyeceğim kadar büyük bir acı hissettim. Belime çarpan şey ile sizlanmaya başladım. Vücudum tümmen sızlarken dumanlar içinde arabanın durduğunu hissettim. Biraz bekledikten sonra boğuk sesimle bağırmaya başladım "anne! Baba! Neredesiniz?" Duman giderek dağıldığında babamın başının direksiyonda olduğunu gördüm. Annemin ise gözleri açıktı. Babam kanlar içindeydi. Annemden ses gelmiyordu. Kendime hakim olmamazdım zaten gozlerimden akan yaşlar bardaktan boşalan su gibi akmaya başladı. Hıçkırık sesimi duyabiliyordum sadece. Kulaklarım bulanıktı. "Anne ses ver! Anne!" Halsiz düşen bedenim kolumu kaldırmama hakim oluyordu. Zorlarsam kalkardı. Kolumu güçlükle kaldırabildim ve annemin yüzüne getirdim "anne! Aç gözlerini. N'olur beni yanlız bırakmayın... sizleri seviyorum. Lütfen anne lütfen baba" diye fısıldadım. Koltukta titreyen telefonu gördüm ve icime minik bir umut düştü. Telefoba uzandım ve zorla elime alabilmiştim. Açtım. Çalışıyordu. Aklima kaya ile olan kaza anı gelmişti. O kazada da aynı böyle olmuştu. Ama kaya gitmişti. Annem ve babam beni bırakmazdı. Bırakamazdı.

Telefona '112 girdikten sonra aradım. Kulağıma götürecek gücüm olmadığından hoparlörlü açtım...

***

Hastanede açmıştım gözlerimi. Yavaş yavaş doğruldum ve neden burada olduğumu sorgulamaya başladım.  Aklıma gelen kötü sahnelerden sonra gıcık serumu çıkardım. Ve ayaklandım. Kapıyı açtım ve koridorda ilerlemeye başladım. Karşıda duran danışmanın yanına gittim. Hemen lafa girdim. "Bir kaza oldu. Neredeler." Deyiverdim. Cümle kuramiyordum. Kadın sorarcasına baktı ve lafa girdi "Orhan vr Suzan Pektaşmı?" Dedi. Başımı onaylarcasına salladım.parmağıyla soldaki koridoru göstererek "109 numar-" sözüne devam edemeden koridora doğru ilerlemeye başladım. '... - 113 - 112 - 111 - 110 - 109 -' numarayı görünce hızla kapıyı açtım. Gördüklerim karşısında şoka girerken titremeye başladım. Vücudum buz kesilmişti. Annemin etrafında beyaz önlüklüler ve üzerini beyaz örtü ile örteb eller... babama şok veren korku ile bağıran beyaz önlüklüler...
Ne yapacağımı bilmiyordum. Donakalmıştım. "Anne..! Baba..!" Diye çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Bacaklarım beni tutmamaya başladı. Göz yaşlarımın tuzlu tadı dilime tat veriyordu. Yere kendimi attım be bağırışlarıma devam ettim. "Anne..! Baba...! " kollardan tutan hemşireleri ittim ve rahat kalmaya çalıştım. Ayağa kalktım ve sallana sallana annemin yanına gittim. Çarşafı kaldırdım ve anneme baktım. Yatıyordu. Sonsuz bir uykudaydı... ellerimi annemin yanaklarına koydum. Sarstım. Gitmemeliydi. Gidemezdi. Beni bırakamazdı. Annemi kucağıma almaya çalıştım. Ama kollarımdan tutan doktotlar engel oluyordu. "Anne uyan! Aç gözlerini! "Diye bağırdım. Doktorlar beni tutup kaldırdığında bağrışlarım arttı. Arkamdaki doktorun "hastayı kaybediyoruz!" Diye bagirmasıyla doktorları ittim ve onlara resmen kükredim. Babamın yanına koştum. "Bayan ı tutun. Yaklaşmasın" dedi doktor. Annemi odadan cikarirken anneme koşmak istedim ama ayaklarım izin vermedi ve kendimi yerde buldum. "Anne gitme Anne..! Birakma beni Anne!"...

***

1 hafta sonra,
Cenazeden sonra arabama bindim ve nereye gittiğimi bilmeden ilerlemeye başladım. Göz yaşlarım tekrar başladığında hıçkırmaya başlamıştım bile. Gidiyordum. Ama nereye? Cennete gitmek mantıklı olurdu aslında. Aniden frenledim ve etrafa bakındım neredeydim ben? Bi dağ? Bi uçurum? Arabadan indim ve uçurumun yanına gittim. Uçurumdan coşan denize baktım. Sanki beni duyuyormuşlar gibi bağırmaya başladım,
"Neredesin? Hangi cehhennemin dibine gittin Kaya! Annemi kaybettim. Babamı kaybettim. Seni kaybettim mi onu bilmiyorum. Tek bildiğim şey yoksun. Beni bıraktın. Gittin. Bu zamanlarımda yanımda olmalıydın. Aptal! Aptalsın. Beni bırakmayacaktın. Öyle demiştin. Bende aptalım. Çünkü sana inandım. Seni sevdim. Sana aşık oldum. Güvendim. Seni bir daha affetmiyeceğim. Gelsende artık bir önemi yok. Zaten gelirsende beni goremeyeceksin çünkü ben ailemin yanına gidiyorum."

Ayağımı uçurumun boşluğuna uzattım. Gözlerimi kapattım ve son sözümü söyledim hayali kaya ya "kaya, seni çok sevmiştim ama şimdi senden nefret ediy-" cümlemi tamamlayamadan sarsıldım ve beni bir güç arkaya doğru ittirdi ve kendimi yerde buldum. Üzerimde ise bir ağırlık. Tanıdık bir koku. Çikolata kokusu bu koku... Kaya ya aitti. Gözlerimi kocaman açtım ve üzerimde bana buruk gözlerle bakan kaya ile karşılaştım. Beni birden sardı ve kokumu içine çekti. Bende ciğerlerime doldurdum. Ona sarıldım az önce onu affetmeyeceğimi söyleyen ben şimdi onu deli gibi sarıyor kokusunu deli gibi içime çekiyordum. Özlemek ve kavuşmak... peki kırılan kalp... benden ayrıldı ve ellerinin arasına aldı yüzümü "affet güzelim, yapamazdım." Dedi ve dudaklarıma minik bir öpücük konurdu. Üzerimden kalkıp elumden tutup beni de kaldırdı. Hâlâ şoktaydı. Susuyordum. Sorguluyor, algılamaya çalışıyordum. Kendime geldiğimde onu kendimden uzaklaştırdım. Elimle "Dur" işareti yaptım. "S-sen" dedim. Sadece buruk bir şekilde baktı bana. Ona acımıştım. "Sadece açıklamama izin ver" dedi sakince. Pişmanlığını gözünden anlabiliyordum. "Ne açıklayacaksın? 2 yıl 4 ay neden gelmediğini mi? Bu uzun sürede gelememek saçma deilmi? Sen yokken neler yaşadım bilemezsin. Nelere kalkıştım bilemez-" sözümü kesti birden " seni anlıyorum Masal be-" bu sefer ben böldüm "beni sen anlayamazsın çünkü yoktun." Dedim net bir sesle "hayır hep oradaydım. Yanındaydım ama fark etmedin. Saklandım. Gazdan ölmeye çalıştığında. İlaç içtiğinde. Bileklerini kestiğinde. Ailenle tatile gittiğinde. Hepsinde seni yanlız bıraktığımımı sandın?" Dedi. "Peki neden engel olmadın?" Diye inledim. Ağlamalarım dinmemişti. "Çünkü yapamazdım. Öyle bir güce sahip değildim. Sakatlık geçirdim. O pis adamları başımızdan attım. Onlardan kurtulmak, seni korumak içindi bu gidiş. Senin için. Hastayken seni koruyabilecek bir güce sahip değildim. Başaramazdım. Ama şimdi iyiyim yanındayım ve güvendesin. Tek istediğim buydu. Sana tehlikesiz bir hayat sunmak. Korkarak değil rahat bir hayat. Ama anlamadın. Başından geçenler gerçekten üzücü. Üzgünüm.  Şu an sadece tek dileğim beni affetmen. " dediği sırada boynuna sarıldım. Oda belimi sardı. Özlemiştik. Ondan sıyrıldım ve elimi tüylü yanağına koyup bal rengi gözlerine baktım. "Bu arada az önceki sözünü unutmadım. Benden nefret etmek ha... ağır bir söz. Umarım yalandır." Dedi. "Yalandı" dedim ve kollarımı boynuna sardım. Özlediğim dudaklarına yaklaştım ve hissettim. Elleri belimi sıkıca sardı ve öpüşüme karşılık verdi. Dudaklarım onun dudaklarında dans ediyordu. Nazikçe alt dudağımı emiyordu ve arada dişliyordu. Bu da acıtmıyor değildi. Dudaklarım dudaklarında kaybolurken bu hissi bu dudakları özlediğimi fark ettim. Nefes alabilmek için dudaklarımız ayrıldığında alınlarımızı birleştirdik. Elimden tutup koşmaya başladık...

Sevgili wattycikler,
Yb sizlerle. Anam ağladı yazana kadar. Parmaklarım şişti. Hafta içi bölüm girmiyecem. Fazla giriş yapamıyacağım. Kusuruma bakmayın. Arada girerim. Aslında bölümü yarıda kesip heyecanlı yerinde bitirirdim ama by kadar ibne deilim. Aslında ibnelik yapardım ama neyse uzmüyüm sizi. Hayde bana eyw. Size hoşçakalınnnnnn...

HAYATIMIN TATLI OYUNUWhere stories live. Discover now