[01] Başlangıç

4.6K 283 101
                                    

Başlangıç

•EMMA WILLIAMS•

Emma tavadaki köftelerini son anda yanmaktan kurtararak, ateşin altını kısıp tezgaha aldı. Bugün amcası geliyordu, uzun bir süredir işi yüzünden görüşememişlerdi ve şimdi yeniden bir araya gelecekleri için seveceği bir şeyler hazırlamak istemişti.

Köfteler tavanın içinde soğurken, spagettiyi hazırlamak üzere tencerede su kaynatmaya koyuldu. Amcasının en sevdiği yemeklerden biri köfteli makarnaydı. Karnı ağzına gelene kadar yer, yedikten sonra da bir süre neden bu kadar yediğiyle ilgili geveleyip dururdu. Emma onun söylenmelerini, kendine has sarkazmını seviyordu. Ciddi duruşunu bozan noktalarından biriydi.

Kabarmaya başlayan suya bir paket makarnayı ilave edip, mutfağın köşesine iliştirilmiş, boydan boya uzanan camın hemen yanındaki yemek masasını hazırlamaya başladı. Fazlaca sade olan iki porselen tabağı, gümüş çatal bıçak takımını ve kendisi için su bardağı koyarken, amcası içinse şarap kadehini koydu.

Bu evde ikisi beraber yaşıyordu. Dokuz sene önce hayatının tepetaklak olmasıyla, kimse almazken amcası onu evine almıştı. Her zaman yakın olmuşlardı, Emma onu anne babasını sevdiği ve değer verdiği kadar severdi, yeri hep ayrı olmuştu. CIA için çalıştığından, beraber vakit geçirebilmeleri pek mümkün olmuyordu. Amcası meşgul bir adamdı, işini severek yapardı ve her şeyin üstünde gördüğü için genellikle ilişkileri de fazla yürümezdi. Bu yüzden hep iki kişi kalmışlardı.

Emma'nın şikayet ettiği yoktu ama artık kırklı yaşlarına yaklaşan bir adamın evliliğe daha sıcak bakmasını ümit ediyordu içten içe. Kendisi yakında staja başlayacaktı, evde sürekli kalamazdı. Amcası dağınık biriydi, ayrıca kendine bakmak konusunda biraz sıkıntılar yaşadığını söylese yeriydi. Ajan olmasına rağmen onunla ilgili bu detayı hala tuhaf buluyordu.

Normalde CIA için çalışan çoğu kişi, hatta neredeyse herkes kimliğini gizli tutardı. Bu işlerini daha kolay ve gizli yapmalarında büyük bir kolaylık sağlıyordu. Amcasıysa ona söyleme konusunda bir çekingenlik yaşamamış, onu evine ilk aldığı gün direk konuyu onun önüne getirip, nasıl bir işte çalıştığını ve neler yaptığını anlatmıştı ona.

Bir bakıma ikisinin de hayatlarında birbirlerinden başkası kalmamıştı, Emma'nı sırtını yaslayabileceği tek sağlam kaya amcasıydı ve amcasının da ailesinden geriye kalan tek kişi kendisiydi. Bu da aralarında sır barınmasını engelliyor, daha sıkı kenetlenmelerini sağlıyordu. Amcasının o gün, kendini ona karşı tamamen açmasıyla yaptığı tam olarak buydu, gerçeği bilerek ona güvenmesini istemişti ve bunu başarmıştı da.

Dokuz sene önce çocuk sayılırdı. Başına gelenleri algılayabilmekte güçlük çeken, dünyadan nefret eden öfkeli ve inanılmaz kırgın bir çocuk. Ne kimseyle bir daha bağ kurmak, ne de sevmek istemişti. Çünkü sevdiği birini-birilerini- kaybetmiş olmasının verdiği acının o saf yıkıcılığı, onu mahvetmişti, tekrar düzelemeyeceğine inanmasını sağlamıştı. Bir başka değişle hayata küsmüştü.

Ama amcası nedenini çözemediği bir şekilde ondan ümidi kesmemişti. Belki geriye kalan tek kişi olduğundan, belki de kardeşinin çocuğu olmasından dolayı hissettiği sorumluluk duygusundandı. Her ne olursa olsun, o karanlık döneminde ona sahip olduğu için gerçekten inanılmaz şanslıydı.

Masayı hazırlamayı bitirince, pişmiş olan makarnaları süzgeçten geçirdi ve sosu hazırlamak için buzdolabına yöneldi. İki-üç tane kavanozu, domatesi ve tereyağını kucağında dengelemeyi başararak, sırtıyla kapağı kapayıp, son aşamayı hazırlamak için kollarını sıvadı. Uzun saçlarını gelişigüzel bir topuzla kafasında toplayarak, aspiratörü çalıştırdı ve etrafın fazla kokmayacağından emin oldu. Yemek yakan bir tip değildi fakat pişirme konusunda biraz heyecanlı olduğundan, etrafı az da olsa yanık kokusuna boğma ihtimali vardı.

İZWhere stories live. Discover now