DUYURU:
[Duyurunun altında yeni bölüm var arkadaşlar, merak etmeyin:) ]Merhaba DIBA okuyucuları...
Belki de artık bu açıklamalardan çok sık yaptığım için sıkılıyorsunuzdur ama inanın bunlardan bahsetmekten ben de sıkılıyorum.
Ama yine de yazmak istiyorum. Çünkü bazı şeyleri doğru yapmıyor olabilirim ya da bilmiyorum işte...
Takdir edersiniz ki okunma sayısına göre oy sayıları çok düşük.
Ben bu bölümleri önce bir deftere yazıp daha sonra buraya geçiriyorum. İnanın sadece bir bölümü geçirebilmek için bile en az bir buçuk saat harcıyorum.
Ben yazıyorum, yazmaktan da gocunmuyorum asla. Bunu buraya yazmamı yanlış anlamayın lütfen. Sadece sizin 10 belki 15 dakikada okuyup bitirdiğiniz bölümler için ne kadar uğraşlar verdiğimi sizlerle paylaşmak istedim.Lütfen okuyup oy vermeyi unutmayın arkadaşlar ve tabii fikrinizi yorum olarak belirtmeyi de...
👇👇👇Keyifli Okumalar!👇👇👇
Eymen geriye doğru sendeleyince hemen koluna yapıştım.
"Sanırım." dedi. Sesi sarhoş gibiydi. "Başım dönüyor."
"Poyraz bana yardım et." dedim ona bakarak. O da kafasını sallayıp hemen Eymen'in kolunun altına girdi. Onu beraber arabaya taşıdık. Ben Eymen'in yanına, yani arkaya binmiştim. Poyraz da şoför koltuğuna oturup arabayı harekete geçirdi. Birkaç dakika sonra Eymen başını yorgunca omzuma koydu.
"Başın çok ağrıyor mu?" diye sordum ona sıkıntılı bir sesle.
"Çok." dedi fısıltıyla.
"O kadar öfkeleneceğin ne vardı Allah aşkına? Değer miyim ben?" dedim sitem dolu bir sesle.
Eymen kan çanağına dönmüş gözlerini usulca kapattı.
"Sen her şeye değersin. Hem de her şeye..."
Kurmuş olduğu cümle beni mutlu etse de sevinememiştim. Hem nasıl sevinilirdi ki?"Senin için ne yapabilirim söyle bana onu yapayım." dedim çaresizlikle.
"Şarkı söyle." deyip gözlerini araladı.
Kafası hala omzumda şoför koltuğu ile yolcu koltuğu arasındaki boşluktan ön cama bakıp dışarıyı seyretmeye başladı.
"Yalnız seni uyarıyorum buna katlanamayabilirsin." dedi Poyraz lafa girerek.Ona şu an en pislik bakışlarımı yollamakla meşguldüm.
"Ben katlanırım. Sen rahat ol." dedi Eymen de cevap olarak.
Bu haldeyken bile Poyraz'la atışmaya hazır bekliyordu.
"Hey, abartma! O kadar da kötü değil sesim." deyip tavır alınca; "Göreceğiz." dedi Poyraz ve pis bir sırıtış attı.Eymen gözlerini kırpıştırarak;
"Artık söyleyecek misin?" deyince aklımdan hangi şarkıyı söyleyeceğimi belirledim ve derin bir nefes alıp söylemeye başladım:"Gözlerimi kapatsam
Yüzünü görür müyüm?
Gündüzleri uzatsam
Geceler bir kördüğümKapıları kapatsam
Yalnız üşür müyüm?
Bir kuş olup da uçsam
Üzerine süzülür müyüm?"Ben şarkı söylerken Eymen çok huzurlu görünüyordu. Onun huzuruyla huzur bulmuş, ben de kafamı hafifçe onun kafasına yaslamıştım ve ikimiz de gözlerimizi kapattığımızda, gözlerimi kapatmadan önce gördüğüm tek şey kuzenimin dikiz aynasından bize gülümseyerek bakıyor olmasıydı.
♤♤♤
Bir hastanenin önüne geldiğimizde Eymen camdan dışarı bakıp yüzünü buruşturdu.
"Lütfen beni hastaneye getirmediğinizi söyleyin."
"Evet seni hastaneye getirdik." dedim minnoş çıktığına inandığım bir sesle.
Ben cümlemi bitirir bitirmez Eymen ölümcül bakışlarıyla bana döndü.
"Ben iyiyim geçti bitti bile." dedi başını ileri geri sallayarak.

YOU ARE READING
DOLUNAY IŞIĞINDA BİR ASKER
ChickLitKaç aydır buralardayım lakin senin gibisine rastlamadım... Bu Dünya'nın kusursuz parçası, özel asker... Kim derdi ki bu gizemli askerle sonuçları tahmin edilemez bir yolculuğa çıkacağımı, onunla soluksuz geçireceğim bir sürü anılarım olacağını, beni...