0.9

1.6K 121 56
                                    

Genç adam uyandığında genç kızı yatağında göremeyip endişelenmişti. Hemen çadırdan çıkıp dışarı baktığında kazanın başında heyecanlı heyecanlı bir şeyler yapıyordu. Sarı saçlarını arkadan tutturmaya çalışmıştı. Ama inatçı bir perçem onu rahat bırakmamıştı. Gözünün önünde gidip duruyordu. Genç kız elindeki şeylerle uğraşırken o kadar kendinden geçmiş görünüyordu ki.. Genç adam onu yıllarca izleyebileceğini düşündü. Hafif esen rüzgar saçlarıyla oynarken genç kız kazana attığı her şeyin ardından daha da mutlu oluyordu. Demek ki çok özlemişti, dersleri yani. Çok özlemişti. Başka bir şeyi özleyecek değildi ya..

Genç adam öküzün trene baktığı gibi Hermonie'yi izlediğini fark edince hemen toparlandı. Ve dışarı çıkıp ihtiyar Miller'dan su istedi. İhtiyar ona yüzünü yıkaması için bir miktar su verdi. Genç adam yüzünü ve ellerini yıkadıktan sonra genç kızın yanına döndü. "Her-Granger?" genç adam neredeyse Hermonie diyordu. Birden bire pişman olmuştu. Keşke Hermonie deseydi.

"Malfoy bak. Miller bana bir sürü şey öğretiyor. Mesela bu zehirli her hangi bir şeyin bizi etkilememesi için-"

"Tamam da biz bunu zaten yapabiliyorduk!" genç kız Draco'ya tekme attı ve sözüne devam etti. "Biri konuşurken lafı bölünmez Malfoy!"

Genç adam güldü ve onu izlemeye koyuldu. Bir sürü şey konuşuyordu. Ama genç adam sadece onu izliyordu. Ne dediği hakkında bir fikri yoktu.

"Sen de uyandığına göre artık yemek yeme vakti" dedi Poarth genç adamın manzarasını bozarken. "Ne yiyoruz?" dedi genç kız. Draco'nun bakışlarına aldırmamaya çalışıyordu. "Bizim hazırladığımız otlar ve yumurta."

"Mm yumurta" genç kız kazandan uzaklaşırken Poarth'ı takip etmeye başlamıştı. Genç kız ve delikanlı yürürlerken gülüşüyorlardı. Sonra delikanlı genç kızın perçemini kulağının arkasına ittirince genç adam deliye döndü. Ona dokunmuştu.

Hemen arkalarında bitmeliydi!

"Granger, hadi yemeğimizi yiyip ihtiyara gidelim" genç kızı elinden tutup kendine çekerken genç kız şaşkınlığını gizleyememişti. "Mal-foy?" bir yandan da onun bu hallerine gülüyordu. "İyi gidelim.." Draco cevap vermeyince genç kız da bir şey dememişti.

--

"Yemeğimizi yedik Granger. Hadi ihtiyara gidip bizi geri göndermesini söyl-"

"Harmoni bak," Poarth genç kızın yanında biterken Malfoy iyice deliye dönmüştü.

"Daha adını doğru söyleyemiyor" deyip göz devirdiğinde genç kız umursamayıp Poarth'a bakmıştı. "Ne oldu Poarth?"

"Bu sihirli bir elma. Bunun üzerinde bayadır çalışıyorum." "Ne özelliği var ki bunun?"

Genç adam Malfoy lafa atlamıştı. "Yedikten sonra zehirleniyorsun, seni öldü sanıp bir yere atıyorlar ve 7 tane cüceyle uyanıyorsun hahahahh" genç adam katılarak gülerken diğer iki genç Malfoy'a korkuyla bakıyorlardı.

"Bir kere Malfoy, masal öyle değil ne saçmalıyorsun. Ve neden zehirli olsun ki?" genç kız Malfoy'un hevesini kursağında bırakarak kafasını Poarth'a geri çevirmişti.

"Bu, bir ısırıktan sonra nerede olmak istersen iki üç dakikalığına orada olmanı sağlayan bir elma" genç kız büyülenmiş gözlerle elmaya baktı. "Isırabilir miyim?"

"Neden? Ronald'ın dudaklarında mı olmak istiyorsun? Üstelik seni hiç sevmemişken.." genç adam ne dediğini geç fark etmişti. Neden böyle bir şey demişti ki? Pişmandı. Hep böyle oluyordu. Kıskançlığıyla başa çıkamıyordu.

(l'm) THE FALLOUTWhere stories live. Discover now