1

2.2K 155 30
                                    

Sehun henüz 5 yaşında küçük bir çocuktu. Annesi akşam yemeği için çok önemli misafirlerin geleceğini, bu gece uslu durması gerektiğini tembihlemişti ona.  Diğerlerine göre daha hareketli, sevecen olan çocuk bazen de çok sivri dilli olabiliyordu. Annesinin Sehun'a söylediğine  göre gelen kişiler yeni ortaklarıydı. Babası için önemli bir gece olmalıydı. Sehun babasını severdi.  Bu yüzden uslu bir çocuk olmaya karar verdi.

Hava henüz kararmıştı ki zil çaldı. Yatağında uzanmış yeni oyuncağıyla oynayan Sehun, oyuncağı bir kenara bırakıp aşağı kata indi çünkü annesi ona gelen ailenin ondan 2 yaş büyük bir oğulları olduğunu da söylemişti. Beraber yeni oyuncağıyla oynayabilirlerdi.

Kapının biraz çaprazına geçip içeri giren kişileri izledi. Kendinden oldukça uzun, esmer tenli ve  kahverengi saçlı çocuğu görünce küçük parmaklarıyla onu işaret edip konuştu, ‘’Uh bu hyung olmalı. Değil mi anne?'' Annesi gülümseyerek Sehun’u başıyla onayladı ve misafirleriyle ilgilenmeye geri döndü.

Sehun koşarak çocuğun yanına yaklaştı ve kollarını beline doladı.  ‘’Hyung-nim!! Hoş geldin. Ben Sehun, senin adın ne?’’

Karşısında ki çocuk Sehun’u hızla yere itti ve yere düşmesini sağladı. ‘’Kim Jongin, ayrıca tanımadığım insanların bana sırnaşmasından nefret ederim. Benden uzak dur ufaklık.’’ Çoktan birbiriyle sohbete dalmış olan diğerleri arkada kalan karmaşayı görmedi. Sehun’un gözleri doldu ve ağlayarak odasına kaçtı. Jongin ise  anne ve basının yanında ki yerine gidip oturdu.

Yemek saati geldiğin de az önce heyecanla etrafında dolanan oğlunun ortalıkta görünmediğini fark etti annesi.  Odasında olabileceğini tahmin ederek küçüğün odasına çıktı. Tahminin de yanılmamıştı. Küçük yatağında oturmuş parmaklarıyla oynuyordu. İyice yanına yaklaşıp yemek yiyeceklerini söylediğinde çocuğun ağlamış olduğunu fark etti. Onu kendine çekip nazikçe sordu, ‘’Sehun-a bana anlatmak istediğin bir şey var mı?’’ ç
Çocuk hayır anlamında başını iki yana salladı.

‘’Neden ağladın o zaman, hayatım?’’ 

‘’Ağlamadım ki.’’ Gülümseyerek cevap verdi Sehun sonra da devam etti. ‘’Anne, o misafirler ne zaman gidecek? Hemen gitseler olmaz mı? Onları hiç sevmedim!’’ Kadın oğlunun davranışlarından bir şeyler olduğunu anlamıştı ama üstüne gitmek istemedi.

‘’Daha yeni geldiler, onlara evimizden gitmelerini söylemek sence de ayıp olmaz mı? Hem onları daha tanımıyorsun bile. Belki de tanıyınca seveceksin.’’

Çıkıştı Sehun, ‘’Sevmeyeceğim! Kaba insanlardan nefret ederim.’’ Annesi oğlunun bu sevimli haline güldü. Kollarını yavaşça bedeninden çekip küçük ellerine yöneltti ve çocuğunun elini tutup yataktan indirdi, ‘’Hadi şimdi yemek yiyelim. Sevip sevmeyeceğine sonra karar verirsin Hunnie.’’ Sehun annesine itaat edip onunla aşağıya yemek odasına indi.

Yemek yerken Sehun hiç konuşmadı. Az önce ki kaba çocuktan tarafa da hiç bakmadı çünkü onu kırmıştı. Sadece yemeğine odaklanmıştı. Ta ki annesi onu uyarana kadar,

‘’Hunnie biliyor musun seneye sende Jongin’le aynı okula gideceksin. Bu senin için büyük bir şans değil mi oğlum? Yalnız kalmayacaksın.’’

ÇOCUKWhere stories live. Discover now