Yeryüzündeki Cehennem

18K 786 524
                                    

Öncelikle bu hikayeyi;
Hep bastırmak zorunda kaldığımız, saklamak zorunda bıraktığımız ruhlarımıza adıyorum. Kaybolduğumuz yerden, kaybettiğimiz yeri yakana kadar. Daima ve birlikte olma dileğiyle.

İyi okumalar.

🔥

YERYÜZÜNDEKİ CEHENNEM

Gökyüzünde ay vardı. Kanlıydı ve gecenin yarısında bir yara gibiydi. Sokaktaydım, ellerim soğuktan dolayı kıpkırmızı olmuştu. Omzumdaki keman çantam dünyanın yükü gibi ağırlık yapıyordu.

Hızlı adımlarla gece yarısına yaklaşan saatin aksine oldukça yorgun hamlelerle yürüdüğüm yolda omzum bir yabancıya çarptı.

Sendeledim. Adımlarım boşa çıkarken düşüyor gibi olsam da son anda kendimi toparlamıştım.

''Onlar Tanrılar!'' dedi. Çarptığım bir kadındı ve muhtemelen sokakta yaşıyordu. Saçları birbirine girmişti, yüzünde siyah kir tabakaları vardı ve önünde olduğumuz mağazanın beyaz ışıkları onun yorgun yüzüne vuruyordu.

''Anlamadım?'' dedim şaşkınca. Adımlarım durmuştu, etrafa kısa bir bakış attım. Kadın kolumu tuttu. Gözleri irice açılmıştı ve gözlerime bakıyordu.

Kolumu kurtarmak için silktiğimde parmakları daha da sıklaştı. ''Onlar Tanrılar!'' gök gürledi. ''Geliyorlar, ayak sesleri... Ayak seslerini duyuyor musun?'' kadının sesi giderek inceldi ve sonra fısıldamaya döndü, soruyu bir sır verirmişçesine bana sorduğunda bir adım geriye gidebildim.

''Bırakır mısınız?'' dedim buz gibi bir sesle. ''Rahatsız olmaya başlıyorum, lütfen bırakın.''

Güldü, kahkahası kulaklarıma arsızca sızdığında sararmış dişlerini görmüştüm. ''Şşş...'' diye fısıldadı ancak sesi vurguluydu. ''Dinle!''

Kadının yüzüne baktım. Sessizlik çöktü ve istemsizce kadına uyarak onu dinlediğimi fark ettim. Kendi halime umutsuzca gülecek gibi olduğumda ''Üzgünüm, hiçbir şey duymuyorum. Artık bırakır mısınız?''

Kolumdaki elini savurdu, bedenimde onunla beraber sarsılırken kolumu yine de bırakmamıştı. ''Saklanalım!''

''Bırakın!'' deyip kolumu kendime çektiğimde tenim karıncalanmaya başlamıştı. Elimi hızla kadının göğsüne bastırarak onu geri ittiğimde kadın hızla geriye savruldu.

Bir hayal olmasını diledim ancak gerçekti ve kadının ayakları yerden kesilmişti.

Bunu sen yapmadın, dedim kendi kendime. Yerler ıslaktı ve ayağı kaydı.

''İblis!'' kadın oldukça güçlü bir şekilde bağırdı ve onu ittirdiğim için bize birkaç göz dönmüştü, bağırmasıyla bu gözler ikiye katlanmıştı. ''Sen iblissin!''

Arkamı döndüm. Titreyen ellerimle üzerimdeki paltomu ve keman çantamın omzumdaki askısını düzeltirken göz ucuyla arkaya baktım.
Kadının elleri saçlarındaydı ve saçlarını iki yana asılırken bağırıyordu.

''İblis!'' sokaktaki insanların gözleri üzerimizdeydi, kalbim panikle çarptı.

''O kız bir iblis. Onun için geliyorlar!''

Gök gürledi, yıldırım gökyüzünün yarasını deşmek istercesine gökte büyük bir hızla ilerleyip etrafı gündüzden farksız halde aydınlatırken kafamı önüme çevirdim.

Bir beden bana çarptı.

Gözleri kahverengiydi ve kırmızı pençe izleri açık mezara gömülen kanlı bir cesedi andırıyordu.

Kadının kısılan seslerini duyduğumda karşımdaki adamın şeytan kadar tehlikeli bakan gözlerini izliyordum.

Ve kadın şunu diyordu:

''İblis! Kanında şeytanın kadı var!''

🌘

Kurguyu kısa özetleyen bir gif bırakıyor ve bir sonraki bölümlerde sizi görmek istiyorum. 🥀🔥

 🥀🔥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yeryüzündeki CehennemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin