29♤

11.5K 901 551
                                    

Yuşa

Sınıfta oturmuş Oğuz'dan nasıl ayrılacağımı düşünüyordum. Üzmeden, nefret ettirmeden uzaklaştırmam şarttı.

Zaten soğuktu ki bu iyi bir şeydi. Eh yılbaşına girerken başkasının yanındaydım. Olanları bilmese de yanında olmama kızmıştı. Umrumda değildi. Hiç bir zaman olmamıştı.

Sorun benim sorunlu oluşumdu. Sanki her zaman her şeyi mahfetmek üzerine programlanmıştım. Ama bu sefer çabalayacaktım. En azından kendi mutluluğum için çabalayacaktım.

"Ya sen nasıl bir insansın? İnsan en azından mesaj atar?" diye söylendi Oğuz sinirle.

"İyi bir insanım." dedim gevşekçe.

"Anlamıyorum ben seni."

"Ben de beni." ne saçmalıyordum aq ben. İki gündür gece gündüz konuştuğum kişi Yiğit olunca salaklık bulaşmıştı galiba.

Öğle arası zili çalmıştı ve sınıfta az kişiydik. Oğuz bozuk plak gibi atarlı cümleler kurup duruyordu.

"Selamün aleyküm." diye bağırarak içeri dalan bedene baktım. Dünyanın en sevimli aynı zamanda en salak insanıydı. Yani Yiğit. Kolunun altında bir yemek kabı vardı.

"Oo Oğuz abicim naber."

"İyi Yiğit sen."

"Ben de iyi Yuşa sen?" dedi imalı imalı.

"Değil o iyi falan." diye homurdandı Oğuz.

"Aaa niye?" diyerek bir kaç adımda gelip yanıma oturdu.

"Oğuzcum sende gelsene." dedi yapmacık bir sesle.

Oğuz gelip önümdeki sıraya oturdu.

Yiğit elindeki kabı açarak sırıttı. Kısır mı cidden mi?

"Yuşa abicim ve ben çok severiz. Çok güzel anılarımız var kısırla. Ben de tekrarlanır belki dedim. İyi etmiş miyim?"

"Sorma. Çok iyi etmişsin."

"Sende kısır sever misin? Oğuz abi."

Yüzünde hin bir gülümseme vardı. Mahsus yapıyordu şerefsiz.

"Severim de. Siz ne alaka? Kısır falan?" dedi Oğuz anlamayarak.

"Aaa Yuşa anlatmadı mı? Anlatacakları vardı oysa."

"Ne anlatacaktın?"

"Bir şey değil ya. Annelerimiz gün arkadaşıymış o." diye açıklama yaptım.

Anında bacağımda sıcak bir el hissettim.

Sustum. Zaten başka bir şey yapamazdım.

"Bu mu sadece emin misin?" dedi eğlendiğı aşırı belliydi.

"Bu." demem üzerine elini bacağımın iç tarafına getirip ileri geri hareket ettirmeye başladı.

"Dalabilir miyim kısıra?" dedi Oğuz Yiğit'e gülerek.

"Tabi." dedi Yiğit yapmacık samimiyetine devam ederek.

"Eee Yuşa sen devam etsene konuşmaya."

"Boşver konuşmasın. Küsüm ben ona."

"Konuşsun konuşsun."

"Yo konuşmayayım." Elini ağır ağır üstlere doğru hareket ettirmeye başladı.

Hayatımın en saçma anındaydım. Ayrılmak istediğim sevgilim karşımda kısır yiyiyor. Sevmek istediğim insansa beni resmen taciz ediyordu. En sonunda elini tam olarak aletimin üzerine getirip bastırdı.

Ne yapacağımı bilemeyerek masaya yumruk attım.

"Ne oluyor sana?" dedi Oğuz. "Kızarıp bozardın?"

"Havalardan hep." dedim zorlukla.

"Tabu havalar. Hasta olmaya çok müsait." dedi Yiğit yüzündeki hin gülümseme tekrar yerini almıştı.

"Ta-" eliyle tam orayı kavraması üzerine istemsizce inledim.

"Kardeşim niye ayağıma basıyorsun?" diye bağırdım ardından.

Yiğit'in kahkaha atmaya başlamasıyla bacağına bir tekme attım. Ardından oturduğum yerden kalktım.

"Oğuz konuşmalıyız."

"Ne konuşması?" dedi ağzı dolu dolu.

"Hadi kalk!" diyerek kolundan tutup onu da kaldırdım ve sınıftan dışarı sürükledim.

"Normal davranmıyorsun. Ne var? Yiğit'ten mi hoşlanmıyorsun?"

"Oğuz."

"Ne?"

"Söylemek istediklerim var."

"Acil miydi?"

Derin bir nefes aldım. "Geçen seneyi hatırlıyor musun? Gezide milleti kaybedip sonra fıskıkiyelerin önünden geçerken sırılsıklam olmuştuk."

"Eeee?"

"O zamanlar benim için önemliydin. Çünkü arkadaşımdın."

"Nereye varacaksın Yuşa?"

"Seni sevemiyorum. Daha fazla uzatamam. Arkadaşımken her şey güzeldi. Ama biz biz olamıyoruz."

Konuşurken yüzde bin beş yüz saçmalıyordum. Tek istediğim bu işi bitirmekti.

"Bu bir şaka falan değil. Değil mi?"

"Hayır. Değil."

"Sen yavşağın tekisin." diye soludu aniden sinirlenerek

"Özür dilerim." dedim

"Arkadaşta olmayacağız biliyorsun."
"Ben-"

"Siktir et. Konuşmak istemiyorum." diyip arkasını döndü ve hızla uzaklaştı.

Derin bir nefes alıp sınıfa girdim. Salak Yiğit Zişan ve Beratla oturmuş kısır yiyiyordu. Bir yandan da konuşuyorlardı.

"Yiğit!" dedim gür bir sesle.

"Hı?"

"Gel buraya."

"Oley. Kısır sadece bize kaldı." diye bağırdı Berat.

"Hı ne var?" dedi Yiğit oturduğu yerden kalkıp yanıma gelerek. "Sonunda, hallettin mi?"

"Ben hallettim de. Senin de halletmen gerekenler var." Sınıfın açık olan kapısından çıkıp sürüklemeye başladım.

"Ne? Nereye gidiyoruz?"

"Tuvalete."

....

Geri kalanını sizin engin hayal gücünüze bırakıyorum ramazan ramazan yazılmaz öyle şeyler dimi jdlalzlalzllaan

Bunu bitirene kadar başka şeye yazmıcam bitsin istiyorum artıkın tşk öd

Bölüm hazır o yüzden bekletmiyorum diğer bölümü atlayanın evini ateşler salsın amin

KALEYDOSKOP ( BOYXBOY // TEXTING )Where stories live. Discover now