9.bölüm-İtiraf

4.6K 201 16
                                    

Sabah çalan alarmla gözlerimi açtığımda işe gitmem gerektiğini hatırladım. Yerimde doğrulurken yine acıyla kıvranıyordum. Bu sefer kendi isteğimle bu hatayı yapmıştım, onunla beraber olmuştum.

Utançla ona döndüğümde o mışıl mışıl uyuyordu. Kahverengi saçları dağılmış, hafif sakalları çıkmış, kapalı gözleri şişmişti ve bu hali çok tatlıydı.

O ne de olsa uyuyor diyerek utancı bırakıp ona bakmaya devam ettim. Bu adam gerçekten nefes kesiciydi. Bakışması, konuşmaları, kokusu, sesi, her şeyiyle bayılıyordum ona.

Elimi ürkek hareketlerle saçına götürdüm ve yine ürkek hareketlerle saçını okşadım. Gece saçları terden sırılsıklam olmuştu.

Bana tek dokunan oyken onun başka birileriyle beraber olma ihtimali kalbime bir bomba bıraktı. Daha önceki gün evinden kız arkadaşı çıkmıştı. O kızla neler yaşadığını bilmiyordum.

Elimi hızla çekip yataktan çıktım. Babamlar salondayken bu halde banyoya gitmek çok zordu. Çizdiğim projeye bir kere daha sinir oldum.

Yanımda eşyalarım olmadığı için kıyafetlerimi giyip banyoya girdim. Bu başkalarının evinde banyo yapma işi hiç güzel değildi. O kadar rahatsız oluyordum ki rahatça yıkanamıyordum. Kendi evimde bir saate yakın banyo yaparken başkasında 5 dakikada çıkıyordum. Gerçi bu kendi evimde yapmadığım ikinci banyoydu ama olsun.

Can'la yapmadığımız şey kalmamasının verdiği rahatlıkla onun lifini ve bornozunu kullandım. Neden ondan artık çekinmediğimi merak ediyordum. Her ne kadar bir şeyler yaşasak ta beni içine böyle çekmesi ne derece normaldi?

Giyinip hızlıca evden çıktım. Motorsikletimi parkedip şirkete girerken titreyen telefonumu elime aldım. Kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj vardı.

"Babamları bana bırakıp hiç bir şey demeden çıkıp gitmen çok manidar."

Can olduğu açıktı, onu kaydettim ve yürümeye devam ettim. Odama girdiğimde yeniden mesaj geldi. "Alo ben kime diyorum?"

"Çalışıyoruz burada." yazıp masama oturdum.

"Gerçekten mi bayan korkak?"

Korkak demesi yeniden sinirlerimi zıplatırken aklıma gelen ilk şeyi yazdım. "Dün üstümdeyken öyle demiyordun ama."

Yazdığım şey hoş değildi ama o da kaşınmıştı. Dün demişken yüzüm kızardı yine. Biz birbirimizden kaçarken neden bedenlerimiz birbirini çekiyordu? Neden birbirimize dokunmadan yapamıyorduk?

"Çok hoşuna gitti herhalde. İstersen işten gelince yine yaparız." yazdığında gözlerimi pörtlettim.

"Küstah, terbiyesiz." yazıp telefonu kapattım. Daha fazla sinirimi bozmasına izin vermeyecektim.

İşime gömülerek onu unutmaya çalıştım.

Akşam iş çıkışı kendi evime geçip birkaç parça kıyafet alıp Can'a gittim. Can'dan önce eve girdiğim için anahtarla değil kapıyı çalarak girmek zorunda kaldım.

Babalar evin içinde muhabbet ediyorlardı ama belli ki çok sıkılmışlardı. Onlara gezmeyi teklif ettiğimde çok hoşlarına gitti.

Kulağımı dolduran anahtar şıngırtısı eşliğinde arkamı döndüğümde Can ile göz göze geldim. Hala telefonum kapalıydı.

Babalar ise hasbihal ettikten sonra koluma girip kulağıma fısıldadı. "Sen gelsene iki dakika benimle."

Ona ayak uydurduğumda beni yatak odasına götürdü. İşin komik yanı yine o kırmızı gözlükleri takmıştı. Aklıma tramvay geldi, suçsuzken ona attığım tokat hala içimi yakarken işin acı yanı o tokatı atanın ben olduğumu bilmiyordu.

SİYAH KAPÜŞONLU KIZ | Tamamlandı Where stories live. Discover now