SADECE SEN

44 17 2
                                    

13 Sene Önce

 "Anne nereye gidiyoruz?" dedi uykulu sesle Bora. Arabanın arkasında ablası Beril ve 1 yaşındaki kardeşi Beste vardı. Herkes uyumuş, sadece Bora uyumuyordu.

 Annesi arkasına dönüp çocuklara baktı ve gözünü Bora'ya sabitleştirip gülümsedi. Bora da karşılık verdi. "Ecrin'lere gidiyoruz bir tanem," kafasını sallayıp yoldan geçen arabalara gözünü çevirdi.

"Bu kim?" Kafasını yoldan çevirip gelen sese doğru baktı. Annesi elindeki telefonu babasına gösterdiğini ve ellerinin titrediğini gördü. Babası ise gözünü yoldan ayırmıyor, annesine cevap vermiyordu.

"Rıza bu kim?!" Annesinin sesi yükselince korktu Bora. Çünkü annesi kolay kolay çocuklarının yanında sesini yükseltmezdi.

"Bilmiyorum," Babasının sesi annesine göre daha rahattı. Annesi tekrar bağırdı. "Yalan söyleme bana!" Rıza sinirlendi ve eşine baktı. "Ver şu telefonumu Nur!"  babası uzanırken annesi telefonunu diğer tarafa uzattı. Annesi kafasını çevirdiğinde Bora'nın uyuduğunu gördü ama bilmiyordu ki Bora taklit yapıyor...

"Rıza beni aldatıyor musun?" Rıza ses vermedi. Annesi mesajını sesli okudu. 'Aşkım bugün kocamla konuştum ayrılıyorum seninde en kısa zamanda ayrılmanı bekliyorum. Sevgilerle Sevdiğin...'  "Bir açıklama bekliyorum senden!" Bora gelen seslerden korktuğu için elini kulağına götürdü, gözlerini sıkıca yumdu ve ayağına karnına doğru çekti. Sonra kafasını çevirip ablasına kardeşine baktı. Uyuyorlardı, uykuları çok derinmiş diye söylendi kendi kendine ve kardeşiyle ablasına sokuldu. O küçük parmaklarıyla onların da kulaklarını kapattı, uyumaya çalışıyordu.

"Ver şunu dedim Allah'ın cezası!" Babasının sesi git gide artıyordu. Nur tekrar çocuklara bakmak için arkasına döndü. "Bağırma çocuklar uyuyor!" Annesinin sesi biraz da olsa kesilmişti tabii bu sefer de ağlama sesleri geliyordu. "Ağlama be kadın!"  Rıza Nur'un saçından tutup sertçe geriye yaslandırdı. Nur'un ağlaması bir nebze olsun dinmiyordu. Canını yakıyordu nasıl dinecekti ki ? "YAZIKLAR OLSUN" diye bağırdı son gücüyle Nur. Kafasını kaldırdı ve karşıdan gelen farla birlikte korna sesine baktı. Rıza ise gelen mesaja cevap veriyordu. "Arabaaaa!" diye bağırınca anca bakabildi karşıya... 

---

Beste ağlıyordu, acıkmıştı... Beril ise şokun etkisiyle tepki bile veremiyordu. Bora arabadaki sesleri ve şu anda bulundukları yeri -hastane- hatırlayınca avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Karşıdan anneannesi gelince küçük ayaklarıyla atladı onun kucağına. 2 gündür hastenedeydiler. Annesi ile babası ağır yaralanmışlardı. Beril, Beste ve Bora'nın birkaç kırık-çatlakla çabuk toparlanabilmişlerdi. Anneannesi çocuklarla birlikte annesinin odasındaki camın oraya götürdü ve içeri girdiler. Annesi Beste'yi emziriyordu.

Beril ve Bora anneannesinin elinden tutmuş annelerine bakıyorlardı. Annelerini görünce kocaman sarıldılar. Annesi Bora'yı ve ablasını tek tek bir sürü öptü. Bora'nın yüzü güldü. Anneannesi Beril'le birlikte Beste'yi de alıp babasın odasına götürdü. Bora gitmek istemedi, annesinin yanında kalmayı tercih etti. 

"Anne çok korktum," dedi tüm masumluğuyla. Annesi elini kaldırıp yanağından akan yaşı öptü. "Artık korkma bir tanem, bak ben buradayım." Bora annesine kocaman sarıldı. "Hep ol melek annem. Seni çok seviyorum. Babamdan nefret ediyorum." 5 yaşındaki bir çocuk ne  anlardı ki nefretten ? "Şşşt!" Bora'yı bağrına bastı annesi. "Bora'm canım oğlum, büyüyünce bana bakabilecek misin? Baksana küçücük kazada bile toparlanamıyorum." deyip güldü.

"Öyle deme annem, ben sana korurum. Hem ben süpermenim," deyip üstünü gösterdi. Üstünde en sevdiği süpermen üstlüğü vardı. "Gurur duyuyorum seninle," deyip tekrar sarıldı oğluna. Biraz öksürdü. Toparlanıp boynundaki kolyeyi verdi oğluna. Bora bir annesine birde verdiği kolyeye bakıyordu. Bu annesinin en sevdiği kolyeydi. Üzerinde sonsuzluk işareti vardı ama sıradan değildi, maddi durumu oldukça iyiydi Boraların o yüzden sadece annesinde vardı bu kolye. Geri takmaya çalıştı. 

  "Bunu büyünce benden sonraki seveceğin kişiye ver, ve söz ver her zaman çok çalışacaksın tamam mı?" itiraz etse de annesi ikna edip kolyeyi cebine koydu. "Ama gerçekten aşık olduğun kişiye vereceksin. Sonra da gelip beni onunla tanıştıracaksın. Söz ver yakışıklı oğlum." Bora anlamadı annesinin ne konuştuğunu. "Anne aşk ne demek? Nasıl anlayacağım ben onu? Süpermeni daha çok seviyorum ben. Onun gibi olacağım." annesi gülümsedi. "Aşk bu dünyadaki en güzel şey. Bir kız olacak hayatında onu görünce çok farklı hissedeceksin, sürekli gözün onu arayacak, kıskanıp sahipleneceksin, yanındayken sürekli gülümseyip hep yanında olmak isteyeceksin." Bora hâlâ anlamadı ne demek istediğini. "Büyünce anlayacaksın beni." 

 Bora annesini öpüp tam kapıdan çıkacaktı ki annesinin garip sesler çıkardığını işitti. Arkasını döndü. Annesi olduğu yerde titriyordu. Koşarak yanına gitti. "Anne, anne!" cevap vermedi. "Anne cevap ver anne!" annesi gözlerini açtı ve ağzını kıpırdattı. "Kardeşlerin sana emanet, verdiğin sözleri tutmayı unutma süpermenim." Bora ağlıyordu. Ses bile veremiyordu. Ağlayışı koridorda yankılanınca hemşireler geldi ve annesinin üstünü örttü. 

Koridora çıktığında babasının kapısının önünde bir kadın gördü. Orta uzunlukta kumral saçlıydı ama yüzünü göremiyordu. Arkası dönüktü. Ablasının sesini duydu ve onun yanına gitti, o zaman gördü kadının yüzünü.

Bu kadın mıydı babasının aldattığı kadın?

Bu kadın mıydı kazaya sebep olan?

Bu kadın mıydı annesini ölüme sürükleyen?

SADECE SEN!Where stories live. Discover now