five

4.3K 522 112
                                    

"Gerizekalısın sen."
Mark kendinden bir yaş küçük olan Donghyuck'a baktı. Revirdeydiler ve Donghyuck bayıldığı için revirdeki yataklardan birine yatırılmıştı. Kadın hemşire, çocuğun koluna serum takmış ve gerekli açıklamayı dersin ortasında tuvalet izni alarak buraya gelen Mark'a yapmıştı. "Şekeri düşmüş sadece. Uyanana kadar burada yatsın, sonra da hemen yemek yesin. Serum da belli bir yere kadar yardımcı olur."

Mark da kafasını sallamış ve kuru bir teşekkür etmişti.

Şimdi de buradaydı işte. Ablasını kaybettikten sonra bir kişiyi daha aynı sebepten kaybetmek istemeyerek önünde yatan sevimli çocuğa bakıyordu.

Donghyuck'un saçları kahverengiydi ve teni esmerdi. Kaslı olmayan ince kolları ve bacakları Mark'a eskiden ne kadar güçlü ve sağlıklı olduğunu hatırlatıyordu. Şimdi ise Donghyuck biraz daha kilo verirse kemiklerini sayabileceğinden emin olmaya başlamıştı.

Aslında Donghyuck'a bu kadar ilgili olmasının sebebi onun, ablasına benzemesiydi. Mark, Donghyuck'a bakınca daha fazla alay edilmek istemeyerek kendini aç bırakıp kilo veren ablasını görüyordu. Onun da esmer bir teni, kahverengi saçları ve güzel bir yüzü vardı. Ablası Lee Hannah, önünde eriyip giderken onu görmüş; okulda onunla uğraşırlarken sadece uzaktan izleyen ve bunun için derin bir pişmanlık duyan Mark'a son nefesini verirken dediği tek şey "Sorun değil." olmuştu. Bu tabii ki de bir sorundu. Ablasının ölümü onun suçuydu. O... Eğer o tüm bunlara engel olup onun yanında olsaydı...

Yutkundu ve dolan gözlerini hırsla sildi. Bir Lee Hannah skandalını daha kaldıramazdı. Donghyuck'a yardım edecekti, her ne olursa olsun.

Ablasını düşününce dışlanma korkusunu göz ardı etti ve ne kadar pişman olduğunu bir kez daha hatırladı.

Keşke, diye geçirdi içinden; keşke zamanında korkak olarak yaşamasaydım da ablamın arkasında dursaydım. Belki de bunlar olmazdı. Onun yanında olmalıydım, sahne arkası görevlileri gibi hayatında figüran olmasaydım ablamın. Keşke, o yalnız başına sahnedeyken beraber rol yapsaydık. O tüm sahteliklerle boğuşurken kalkan olsaydım ona.

O sırada kafasının içinden Hannah'nın sesini duyar gibi oldu.
"Korkak olarak yaşamaya devam edip pişmanlık duymak zorunda değilsin." Ablası ekledi:
"Yık şu tabularını artık Mark, yık ve önünde yatan kişiyi kurtar."

Mark zaten uzun zamandır düşündüğü şey konusunda kesin kararını vermişti artık. Lee Donghyuck'un karşısına çıkacak ve onu ne yaparsa yapsın bu Anoreksiya denen illetten kurtaracaktı.

Artık mesaj atarak ve onun kalbini kırarak korkaklık etmeyecekti.

❝eat something❞ ↬mark&hyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin