2. Bölüm

129 8 0
                                    

MULTİMEDYA DA FERHAT VAR / ŞARKI ADI:GİDENLERİN ARDINDAN

Anneye özlem,özlemlerin en ağırıymış meğerse annem.Ben bunu sen yokken anladım,senin özleminle içim dolup taşarken ve çaresizce beklerken anladım annem

                                                            &&&&&&&&&&&&&&&&&&&

6 saattir çalışıyordum ve çok yoruldum.Hiç yerime oturmamıştım.Ama ne yalan söyleyeyim iyi geldi en azından beynimin içinde dönen düşünce selinden bir süreliğine de olsa kurtulmuştum.Çağrı'ya da haber verdim. Sonra da çalışanlara ait olan bahçeye çıktım. İstanbul Boğazına bakıp derin bir nefes aldım.Bu sırada cebimdeki telefon titremeye başladı. Telefonumu açıp 12 cevapsız çağrı olduğunu görünce çok şaşırdım, hepsi de abimdendi hemen telefonumu cevapla kısmına kaydırıp kulağıma götürdüm.Ama götürdüğüm gibi telefonu kulağımdan hızlıca uzaklaştırdım. Çünkü abim;

-''DENİZ BEN SANA O TELEFONU SÜS OLSUN DİYE Mİ VERDİM.'' cümlesini bitirince telefonu tekrar kulağıma yaklaştırdım.

-''Yok abicim ne alakası var niye süs olarak verecekmişsin''

-''DENİZ DELİ ETME BENİ NİYE TELEFONLARIMA CEVAP VERMİYORSUN''

-''Abicim delisin zaten benim seni deli etmeme gerek yok ki''

-''BANA LAF CAMBAZLIĞI YAPMA DENİZ NİYE TELEFONLARIMA CEVAP VERMİYOSUN VALLAHİ VAR YA SENİ BİR GÜN ELİME ALACAĞIM O OLACAK'' dedi.Sesimi incelterek;

-''Sen bana kıyamazsınki'' dedim.

-''Şaka yaptım zaten neyse konumuza dönelim telefonlarıma niye cevap verilmiyor'' dedi.Sonunda normal sesine dönerek,birazdan söyleyeceğim yalanın gerginliğiyle yerimde volta atmaya başladım.Normalde bu kadar çok yalan söyleyen birisi değilim ama bu günde bir tuhaflık var anlamadım.Zaten yalan da söylemeyi beceremiyorum ama bu gün her şey bana inatmış gibi ters ilerliyor hayır yani kimseyi de inandıramıyorum inşallah abimi yalanlarıma inandırma umuduyla ;

-''ben odamda ders çalışıyordum telefonumu da sessize aldım ancak bakmak aklıma ge...eldi'' zaten kekeleme gibi bir salaklığı ancak ben yapardım şimdi gel de inandır;

-''Hmm... demek evdesin ve ders çalışıyorsun bir de üstüne telefonu sessize aldın öylemi''

-''Tabi ki de abicim başka ne olabilir ki'' dedim sesimi şirin çıkarmaya çalışarak abimin yalan söylediğimi anlayacak  korkusuyla kalbim deli gibi atıyordu ve dudaklarımı ısırmaktan artık dudaklarım kanamaya başlamıştı.

-''Bana öyle gelmedi nedense sanki restoranda sipariş alıyormuşsun gibi geldi de '' abimin bunu demesiyle dudaklarımı daha çok ısırmaya başladım ve titreyen ellerimi yumruk yaptım titremenin geçmesi için ama daha çok ellerim titremeye başladı.Kalbim deli gibi attığı için nefes nefese kalmıştım.Ne kadar orada dikildim bilmiyorum ama abimin;

-''Deniz orada mısın?'' diyen sesini duymamla kendimi biraz toparladım sonra da aceleyle;

-''Ben mi? ben restoranda sipariş almak ben ha..ha..ha... yok canım ben değilimdir o''dedim büyük bir salaklıkla resmen sıçtım bir de üstüne sıva yapıyordum yani bu kadar mantıksız cümle kuramazdım hayatta. Abim hızlı bir soluk alıp verdi telefonun ucundan ve;

-''Deniz sana kaç kere daha söylemem gerek bilmiyorum canım kardeşim çalışmana gerek yok sen benden iste ben sana veririm çok şükür halim vaktim yerinde senin arkanda abin var senin bütün ihtiyaçlarını karşılayabilirim sen benim canımsın paranın lafını bırak harfi bile olamaz aramızda, benim her şeyim zaten senin bırak artık bu inadı çalışmanı istemiyorum'' abimin sesi o kadar yumuşak çıkmıştı ki bir kere daha böyle bir abiye sahip olduğum için Allah'ıma içimden  şükür ettim.Ama kabul edemezdim bu zaman kadar kimseden para almamıştım alnımın teri olmadan, zaten telefonu bana zorla vermişti.Eğer almasaydım kırılacağını bildiğim için kabul etmiştim ama bu çok fazlaydı bu yüzden kesinlikle olmazdı.

-''Abi bende sana kaç kere dedim artık ayaklarımın üzerinde durmam gerek büyüdüm kendi kararlarımı verebilirim ve şimdi de çalışmak istiyorum çalışmak bana iyi geliyor lütfen karşı çıkma arkamda dur senden başka kimsem yok eğer bana arkanı dönersen ne yaparım ben zaten aylardır burada çalışıyorum merak etme yani'' dedim ama söylediğim şeyi idrak edince gözlerimi kocaman açtım. Vallahi bu sefer bittim kesin lime lime edecek beni.

-''Aylardır, yani aylardır sen çalışıyorsun ve benim daha bugün haberim oluyor aferin Deniz böyle burnunun dikine gitmeye devam et tamam mı? abicim '' dedi. Şu an abimden fena halde tırsıyordum. Resmen telefonun ucundan abimin soluk alıp verme sesi geliyordu onu fazla sinirlendirmiş olmalıyım. Şimdi de ne halt edeceğimin hakkında bir fikrim yoktu.Acaba lafı çevirmeye mi çalışsam belki yerdi.

-''Neyse abicim sen beni bırak ta yenge var mı yenge?'' diye sordum gerçekten o kadar güzel çevirdim ki tebrik ediyorum kendimi.

-''Deniz lafı değiştirmeye çalışma çünkü beceremiyorsun'' dedi

-''Yemedin yani'' dedim. Abim de telefonun ucundan cııık diye bir ses çıkardı.

-'' Yinede kendin bilirsin ama içim hiç rahat değil lütfen kendine dikkat et meleğim bu arada yanına Barın'ı gönderdim seni istediğin yere götürecek yani hem şoförün hem de koruman sakın itiraz etme tamam mı? Bari bunu yapmama izin ver içim rahat etsin en azından'' dedi ve cevabımı beklemeye başladı.Ben biraz düşünüp o na hak verdim ve en azından içi rahat etsin diye ;

-''Tamam abicim teşekkür ederim her şey için'' dedim.

-''Ne teşekkür etmesi sen benim bir tanemsin tabii ki de seni koruyup kollamak benim görevim bir daha bana teşekkür etme'' dedi sert sesiyle ve telefonu yüzüme kapattı.Ben telefona aval aval bakarken hala şoktaydım.Ne oldu şimdi anlamadım.Ama abimin beni bu kadar önemsemesi ve sevmesi küçük bir kız çocuğu olan tarafım o kadar seviniyordu ki çünkü bu zaman kadar abimden başka kimse beni sevmemiş ve bu kadar beni düşünmemişti.Bazen yaptığı kıskançlıklar o kadar hoşuma gidiyordu ki narin bir çiçekmişim gibi beni kırmamaya çalışıyordu.Babamın yapamadığı babalığı bana uzakta olsa hep bir şekilde arkamda olduğunu göstererek zaten benim abimden çok babamdı, her şeyimdi onu o kadar çok seviyordum ki ama birlikte yaşasak babamın bana yaptıklarına karşı çıkardı.Kaç yıldır onun yanına taşınmam için ısrar etse de ben gitmiyordum çünkü abime yük olmak istemiyordum.Zaten kendimi bu dünyada fazlalık gibi hissediyordum.Hangi çocuk annesini ölümüne sebep olurdu ki ben olmuştum.Doğduğum zaman ben gözlerimi hayata açarken annem sonsuz bir uykuya dalmıştı.Onu o kadar özlüyordum ki nasıl özlüyorsun daha hatırlamıyorsun filan demeyin benim annemle yapamadığım o kadar çok kaçırılmış şey vardı ki evet annemin kokusunu doya doya içime çekemedim ya da kucağında hiç bir zaman uykuya dalamadım hiç kollarımı boynuna sıkıca saramadım  bunlar sadece annemle yapamadıklarımdan bir kaç tanesi daha doldurulacak o kadar anı vardı ki bazen hayal ediyorum acaba annem ölmeseydi babam beni sever miydi ya da abim mutlu olur muydu ben abimin annemle güzel anılarının hepsini çalmıştım.Hepsi benim yüzümdendi abimin mutlu bir ailesi vardı ama ben gelince hepsini darmaduman etmiştim.Kendimden o kadar nefret ediyorum ki ben böyle düşüncelere dalmışken yanağımın ıslaklığıyla kendime geldim sicim gibi yaşlar akıyordu.Ağlarken sesimi bile çıkaramıyordum artık o kadar kendimden nefret ediyordum ki ağlamam yasak gibi geliyordu hiçbir zaman hıçkırarak ağlamadım hıçkırarak ağlamayı dudaklarıma ve gözlerime günah saymıştım.Ben hem ağlayıp hem de düşüncelere dalmışken arkamdan birisi beni sarsıyor aynı zamanda da ismimi söylüyordu. Hemen beni sarsan ellerden kurtuldum ve arkamı dönmeden gözyaşlarımı sildim.









DENİZDonde viven las historias. Descúbrelo ahora