-6-

74.4K 4K 302
                                    

Takip eden günler boyunca Hale'nin ruh hali yansıtacak tek kelime 'tutarsız'dı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Takip eden günler boyunca Hale'nin ruh hali yansıtacak tek kelime 'tutarsız'dı. Kazayı atlatmalarının üzerinden üç gün geçmişti ama sınıfta otururken bile tutarsızlığı yakasından düşmüyordu. Bazen suratında aptal bir sırıtışla hocayı izliyor, bazen çatık kaşlarıyla önündeki deftere karmaşık desenler karalıyor, bazense derince bir iç çekerek bakışlarını pencereden gözüken mavi göğe çeviriyordu. Ve her ne yaparsa yapsın sadece tek bir şeyi düşünebiliyordu. Akın'ı. Ah, tabi bir de Akın'ın öpücüğünü.

Geçen üç gün boyunca Akın bir yerlerde karşısına çıkmamıştı. Ya da onu aramamıştı. Hale kendisine sık sık en iyisinin bu olduğunu söylüyordu. Hem Akın'ın onu aramayacağını bilmiyor muydu? Genç adam muhtemelen çoktan onu aklından çıkarmış, bir Avrupa şehrinde keyifle içkisini falan yudumluyordu. Bu yüzden Hale'nin de aynısını yapması lazımdı. Akın'ı aklından çıkarıp keyifle bir şeyler içmesi... Ama yapamıyordu.

Acınası bir inleme eşliğinde kafasını sıranın üstüne koydu. Hayatı boyunca böylesine aptal duyguları bir arada yaşamamıştı hiç. Şimdi kalbini sıkıştıran ve düşüncelerini bulandıran bu his ona çok yabancı ve çok tuhaf geliyordu. Hem onu gülümsetiyor hem onu üzüyor hem de onu çileden çıkarıyordu. Evet, bu kesinlikle yaşadığı en aptalca şeydi.

"Ne bu hal kızım, âşık mı oldun yoksa?"

Yanında oturan arkadaşının dudaklarından dökülen bu sözcükler Hale'nin kafasını kaldırmasına neden oldu. Hatta öyle hızlı kaldırdı ki, bir an başı dönüverdi.

"Ne aşkı ya?" diye homurdandı huysuz huysuz. "Canım sıkkın sadece biraz."

Arkadaşı sessiz bir hımm'lamanın ardından yavaş yavaş başını salladı. Gözlerinde Hale'ye acıdığını gösteren yapmacık bir ifade vardı. Sonra "Kim bu çocuk?" diye sordu aynı acıyan ses tonuyla. "Anlat bakalım nasıl çaldı kalbini? Tamam, aşk biraz abartılı bir laf olabilir. Ama birilerinin seni epey çarptığı ortada."

Hale bir an ne diyeceğini şaşırıp bocalasa bile birkaç saniye sonra "Aman Melek," dedi. "Şimdi de Güzin ablalığa mı başladın?" Gerçekten çarpıldığı bu kadar belli miydi?

Melek kaşlarını çatıp başını hafifçe eğdi. "Madem öyle neden bu haldesin o zaman? Tamam ders sıkıcı ama bu kadar değil, inan bana."

Menekşe rengi gözleri bir kez daha pencereden dışarı kayarken iç çekti Hale. "Bilmiyorum," dedi fısıltıyla. Aslında içindekileri birilerine anlatmayı öyle çok istiyordu ki... Ama anlatamazdı. Melek iyi kızdı evet, fakat ağzında bakla ıslanmadığını bütün okul bilirdi. Bugün ona Akın'dan bahsederse yarın herkes Hale'ye düğünün ne zaman olduğunu sormaya başlardı.

Leylan'la konuşabilirdi belki... Ama Cesur'a ağzından bir şey kaçıracak olursa bu, Hale'nin sonu demekti. Ve elbette Akın'ın da. Genç kadın henüz hislerini anlamlandırabilmiş değildi ama Akın'ın yaşamasını istediğinden emindi.

Mor BulutlarWhere stories live. Discover now