1.Bölüm:RUHUM SIZLIYOR

109 16 8
                                    

Mutlu olmadığın sürece zenginlik ne işe yarardı ki?
Mutluluğun kapısını açamıyordu zenginlik ama bazı insanlar için mutluluktan daha değerliydi para onlar için mutluluğun anahtarı paraydı.

Birden babamın sesiyle irkildim "Sizden kurtuluşum yok benim belli" diyordu. Yine ne olmuştu da böyle sinirliydi acaba? Ben doğunca işler kötüye gitmeye başlamış, işler kötüye gidince babam bunun benden kaynaklandığını düşünerek benden nefret etmeye başlamış. Annem de tabiki tıpkı babam gibi düşünüyor ikisi de benden nefret ediyor. Bu yüzden annem bana hep "uğursuz" diye seslenir. Abim ise olaylarda hiç bir suçumun olmadığını söyler ve onlara karşı beni korurdu. Bu düşünceleri aklımdan uzaklaştırıp aşağı indim. Yavaşça masaya yönelmemle bütün gözlerin bana dönmesi bir oldu. Abim genişçe gülümseyerek "Günaydın abicim" dedi. Onun bu samimi tutumu karşısında bende gülümseyerek "Günaydın abiimm" dedim.Hemen önümdeki dilimlenmiş ekmeklerin bulunduğu sepetin içinden bir dilim ekmek aldım ekmeğin üzerine bıçak yardımıyla marmelat sürdükten sonra bir ısırık aldım ve bir yudum çay içtim. Ekmeğimi bitirdikten sonra çay bardağındaki son yudumu da içtim ve ayağa kalktım. Abim" Abicim küçücük ekmekle karnını doyurabilecek misin? " diye sordu. Başımı salladım ve o da bana gülümseyerek "Peki" dedi. Koşarak yukarı odama çıktım. Dolabımı açtım, dolabımdan koyu mor yün bir kazak, siyah bir kot, beyaz spor ayakkabı ve siyah sırt çantasını çıkardım. Onları hızlıca giyindikten sonra hemen çantama yöneldim her zamanki gibi okuma kitabın oradaydı son olarak kulaklığımı küçük bölmeye atıp hazırlığımı tamamladım. Banyoya yöneldim dişlerimi fırçaladım ve saçlarımı ense hizamdan aşağıya doğru hafif hafif örmeye başladım, banyodan çıktım çantayı tek koluma takıp telefonu elime aldım. İrem'den bir cevapsız arama olduğunu gördüm,geri dönüş yaptım;
"Efendim İrem" dedim. "Nerede kaldın?" dedi merak içinde. "Geliyorum canım dedim büyük bir içtenlikle." Tamam görüşürüz canım " dediğinde ise telefonu çoktan kapatmıştım. Telefonu cebime atıp aşağı indim abim kapıda beni bekliyordu. Üstünde bordo bir gömlek açık mavi bir kot ve siyah bir spor ayakkabı vardı, gerçekten çok yakışıklı olmuştu abim "Hadi çıkalım" dediğinde hiç beklemeden " E hadi o zaman" dedim ve çıktık. Ben daha ehliyet alamadığım için abim beni okula götürüp getiriyordu, aslında bi arabam vardı. Abim doğum günümde siyah bir Nissan Qashqai almıştı, en sevdiğim rengin siyah olduğunu biliyordu tabi. Yol boyunca hiç konuşmadık önümde akıp giden yolu izliyordum. Okula yetişmiştik, arabadan indiğimde dosdoğru okulun zemin katında bulunan kafeterya ya gittim. Gözlerim masalarda İrem'i aradı arka masalarda elinde telefonla oturduğunu gördüm, hemen gidip yanına oturdum. "Günaydın" dedim
O da "Günaydın tatlım" dedi çok sıcak bir şekilde gülümseyerek.
Bende ona gülümsedim " Hadi geç kalıcaz derse gidelim" dememle hemen masadan kalktık.

...

Nihayet Coğrafya dersi bitmişti, işkence gibi geçen bu ders günden güne korkutuyordu beni. Sınavda ne yapacaktım ben hiç bir şekilde anlamıyordum bu dersi, sanki hoca başka bir dilde konuşuyordu. Birden adımın duyunca düşüncelerimden uzaklaşıp sesin geldiği yöne döndüm. Göktüğ tam karşımda duruyordu " Efendim Göktuğ" dedim merak içinde, " Benden istediğin ders notlarını getirdim ama iyi çalış iki gün sonra sınav var" dedi uyarıcı bir tonla. "Tamam sağol görüşürüz"
"Görüşürüz" dedi ve gitti.

Abim "hayırdır bunlar ne?" dedi soarcasına "Ders notları abicim" dedim. Yol boyunca hep Üniversitesi sınavını düşündüm şimdi eve gidince ders çalışmalıydım. Eve yetişince hemen arabadan inip odama çıktım, üstüme siyah bir tayt ve kırmızı bir kazak giydim ayağıma da pofuduk ev, ayakkabılarımı geçirdim. Hemen kitaplarımı masanın üzerine yerleştirdim kalemliğimi de alıp masaya koyduktan sonra da hemen masanın başına geçip ders çalışmaya başladım.
...

BAHARIYLA KIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin