"Özellikle senin için, aynı odalarda kalıyoruz!" Hevesle kollarını havaya kaldırdı. Ruth göz devirdi. "Herhalde Hiyam ve Astrid'de aynı yerde kalıyor?"
"Evet." Hiyam arkalarından konuşmaya katıldı. Elindeki karta baktı. "Oda numaramız 137. Sizin?"
Kart Ruth'da değildi. Emma ceninden bir kart çıkarıp Ruth'a gösterdi. "135."
Hiyam dudaklarını buruşturdu. "Aramızda bir oda var." Astrid bavulları getirdi. "Bir kat olmadığına sevin, canım." Ruth göz devirmemek için kendini kastı. Kasıntı.
"O zaman," Ruth'un elini tutan Emma onu merdivenlere çekiltirdi. "Odalara." Hiyam asansöre ilerlerken Astrid onu izledi.
Merdivenlerden ilk katı çıkarken bir sessizlik oldu. 135 numara üçüncü kattaydı. Otel mimarisi güzel olduğu gibi, kaliteli olduğu çalışanların tavırlarından belliydi. Geldikleri yer Florida'ydı. Emma özellikle Miami Sahili için seçtiğini söylemişti uçakta.
Odaya girdiklerinde klasik otel odası görüntüsü Ruth'u ilk defa sevindirdi. Kaç yıldır otele gitmemişti? Beş? Altı?
Emma yatağa bodoslama dalarken otel odası kartını aynı hızla Ruth'a fırlattı. Refleksleri kötü olsa da o an yakalamıştı kartı.
"Astrid ve sen anlaşamıyorsunuz."
Göz devirip kırmızı koltuklardan birine oturdu. Odada iki tane koltuk vardı, yatakların sağında balkona bakar şekilde. "Tam bir soğuk nevale. Sen onunla nasıl arkadaş oldun merak ediyorum."
Yataktan doğrulup sırtını çıtırdattı. "Ben Hiyam'la arkadaş olmuştum. Sonra onlar çıkmaya başladılar. Lezbiyen barda tanışmışlar, klasik. Tabii, kimsenin bizimki gibi marjinal bir tanışma hikayesi yok." Emma'nın sırnaşmalarını görmezden geldi. "Belli. Kimse onunla isteyerek arkadaş olmaz. Hiyam onu nasıl sevmiş?"
Emma omuz silkti. "Herkesin sevilecek bir yanı vardır."
"Astrid nereli?"
"Danimarka." Şaşkınlıkla sevgilisine baktı. "Nasıl yani? O mutlu ülkeden mi gelmiş yani?" Emma gülerek onayladı. "Hadi yatağa gel."
Kızaran yüzünü görmesini umursamadan dik dik kıza baktı. "Bir dur ya. Yeni geldik."
Emma kahkaha attı. Bu gülüşlerini seviyordu, hatta Ruth Emma'da en çok bu kahkahalarını sevdiğini fark etti. İnsanlar sevdiği kişilerin gülmesini görmekten hoşlanırdı, Ruth bunun doğruluğuna inanıyordu artık. Adam'ın gülüşü fok balığı gülüşü gibiydi. İnsanın işini ısıtan bir tarafı yoktu.
Acı da olsa, artık evlenmeden önce hissettiklerini hissetmediğini kabullenmeliydi.
🔆
Genç adam içindeki huzursuzluğu bastıramamış, kendine güvenmeyen insanların yaptığı şeyi yapmıştı.
Karısının gittiği yere bir bilet almıştı. Florida'ya. Ama sorun şuydu; hangi otele gideceğini bilmiyordu. Bir fotoğraf isteyebilirdi pek tabii.
Adam: hey
Ruth: adam? Ne oldu
Adam: merak ettim 😊
Adam: bir fotoğraf atsana :)
Ruth: *resim*
Adam: çok tatlısın hayatım
Adam: otelide atsana
Adam: merak ediyorum
Ruth: cidden oteli merak mı ediyorsun adam
Ruth: rahat bırak da tatilimin keyfini çıkarayım
Ruth: paranoyaklık yapma artık
Adam: paranoyaklık yapmıyorum :( sadece nasıl bir yerde kalıyorsunuz merak ediyorum ve bu hakkım sayılır. karım orada
Adam: klas bir yer mi
Ruth: hemde ne klas
Ruth: emma şımartmak ne demek iyi biliyor :)
Ruth: *resim*
Ruth otelin fotoğrafını attığında Adam havayoluna doğru gidiyordu. Attığı otel gerçekten çok güzeldi. Ve biraz zengin işi gibiydi ama yapacak bir şey yoktu. Evliliği (veya bekarlığı?) buna bağlıydı.
Gaza daha da çok abandı. Kaza yapmadan gitmeyi umuyordu ama yavaşlayamayacak kadar... sinirliydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/152127492-288-k943374.jpg)