final

29.2K 2.3K 1.9K
                                    

"babişko, yanık kokusu geliyor!"

elindeki su tabancası ile jisoo'yu kovalayan minho, barbeküden gelen kokuları babasına bildirmişti. jungkook, pişirme işini üstlenmiş olsa da masadaki muhabbete dalmış ve yanan etleri unutmuştu. oğlunun seslenmesi ile kendine gelerek barbekünün olduğu yere koşturduğunda elindeki maşa ile fazla pişmiş (!) etleri tabağa doldurmuştu.

"of jungkook ya," yardıma gelen taehyung, eşine söylene söylene yükselen dumanı yelliyor ve uzaklaştırmaya çalışıyordu. "çok güzel pişiyorsun gerçekten."

"ya ne yapayım, lafa tuttunuz beni!"

"yalancı, masanın altından bacaklarımı elliyordun sadece!"

taehyung'un yüksek sesle söyledikleri arkalarında kalan masadaki hoseok'un kahkaha atmasını sağlarken jungkook sırıtarak eşinin beline sarılmıştı. "hayatım, senin sinirlerin gerilmiş. hazır yatak odamız yakınken bir gitsek de gevşesen mi acaba?" kaşlarını kaldırarak konuşan jungkook taehyung'un gülmesini sağlarken, esmer olan hafifçe eşinin omzuna yumruk atmıştı. "rahat dur jungkook, sağlam kalan etleri de yakacağız şimdi."

havanın güneşli olmasını fırsat bilerek arka bahçelerinde akşam yemeği yemeye karar vermişlerdi. çimlerin üzerinde yuvarlanarak namjoon ile oyun oynayan bogum'un ve jisoo'yu su tabancası ile ıslatan minho'nun keyfi gayet yerinde gözüküyordu. üzeri mezelerle dolu olan masanın etrafında hoseok, yoongi ve seokjin oturmuş sohbet ederken jimin, üzerleri ıslanmış olan küçüklerin peşinden koşturuyordu.

"jisoo, hasta olacaksınız bebeğim, kıyafetlerinizi değiştirelim mi?" jimin yumuşak sesi ile koşturan küçüklere yetiştiğinde jisoo, yüzüne yapışmış saçları ile babasının kollarına koşmuştu. kucağına aldığı kızı ile bahçe kapısından gülerek içeriye giren jimin, onları hayranlık ile izleyen yoongi'den bir haberdi.

eğlencesi sona eren minho büzdüğü dudakları ve ellerine zor sığan su tabancası ile babalarının yanına ilerlediğinde, onların etleri pişirmekle uğraştığını görmüştü. sinsice gülümseyip tabancasını jungkook'un kalçasına doğrultmuş ve açık renk kot pantolonunu ıslatmaya başlamıştı.

"jungkook altına yapmış!"

kahkaha atarak jungkook'a tabancası içerisindeki tüm suyu fışkırttığında, bahçede yankılanan sesi herkesin gülmesini sağlamıştı. jungkook, elindekileri taehyung'a vererek minho'yu kovalamaya başladığında küçük olan çığlık atarak kaçmaya çalışıyordu. taehyung ise onların bu hâline son derece aşina olduğundan gülmekle yetinmişti.

"sen şimdi görürsün." jungkook uzun bacakları ile minik oğluna yetiştiğinde hızla minho'yu kucağına almış ve çimlere yatırmıştı. küçük olan çığlık atarak düşen tabancasına ulaşmaya çalıştığında babası tarafından gıdıklanmaya başlamıştı. etrafa yayılan şirin kahkahaları kardeşinin koşarak yanlarına gelmesini sağlamıştı. az önce namjoon'un omuzlarında bahçeyi turlayan bogum babasıyla oynayan abisini kıskanmış olmalı ki, çoktan yanlarına ulaşmıştı.

"ben de istiyorum ben de!" ayaklarını yere vurarak yerde minho ile boğuşan babasına seslendiğinde kendini bir anda abisinin yanında kahkahalar atarken bulmuştu.

"cidden bazen çocuk olan jungkook'muş gibi geliyor." seokjin, elindekiler ile masaya yaklaşan taehyung'a söylediğinde, esmer olandan kısa bir onay almıştı.

"kesinlikle öyle, bazen çocuklarla oyuncak kavgası bile yapıyor." söyledikleri masadakilerin kahkaha atmasını sağlarken jimin ve jisoo işlerini bitirip onlara katılmıştı. küçük kızları koşarak yoongi'nin kucağına yerleştiğinde babasının saçları ile oynamaya başlamıştı. yoongi'nin yüzünden düşmeyen gülümsemesi kızına olan düşkünlüğünü belli eder nitelikteydi ve bu jimin'in onlara hayran hayran bakmasını sağlıyordu.

rich & married | taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin