1

4.7K 507 671
                                    

"Uyanma vakti, kahvaltıya inmelisiniz."

Esneyerek uyandım. Yavaş adımlarla pencereye ilerledim ve gözlerimi kaşıdıktan sonra perdeleri açarak ışığın tüm odayı aydınlatmasına izin verdim. Güneşe el sallayarak ona gülümsedim.

"Merhaba, Bay Güneş!"

Taehyung'a baktım. Yastığın üstüne yatmak yerine yastığı kafasına koymuş, yorganı ise yerdeydi. Monki'ye sıkı sıkı sarılmış ve surat ifadesi güzel bir rüya görüyormuşçasına mutlu gözüküyordu.

Yanına yanaşarak uyanması umuduyla kafasındaki sıkı sıkı tuttuğu yastığı çektim. Hiçbir şey olmamış gibi uyumasına devam etmesiyle homurdandım ve omzunu dürttüm.

Yine hiçbir işe yaramadığında, hayatı pahasına sarıp sarmaladığı Monki'yi sertçe çektim. Gözünü, hissetmiş gibi açmış ve sinirli bir şekilde etrafına bakmıştı.

Taehyung gerçekten sarılmazsa uyuyamıyordu.

Taehyung, yatakta ayağa kalkıp etrafa saçma sapan uçan tekmeler atmaya başladı ve sinirli ifadesini takınmaya devam etti.

Uykudan yeni uyanmasının sersemliği üstünde bolca bulunmasından olacak ki, ne olduğunu yaklaşık otuz saniye boyunca anlayamadı.

Elimdeki oyuncağı görmesiyle gözlerini kocaman açmış, kızgın ve bir o kadar acı ile bana bağırmıştı.

"Seni öldüreceğim Jimin!"

Taehyung her sabah uyandığında çok huysuz olurdu. Bu saatte kalkmamıza alışmış olması gerekirken yine de bizi bu saatte uyandıran hemşireden tutup buradaki aşçıya kadar sövüyordu.

Odanın içinde beni kovalamaya başladı. Tepkisi yüzünden gülmekten gözümden yaş gelmişti. Çünkü içinde bulunduğumuz durum gülünmeyecek gibi değildi. Sinirli bir adet Taehyung sizi kovalasaydı, eminim bu durumun saçmalığına benim kadar gülerdiniz. Odadan çıkıp koridorda koşmaya devam ettim.

Beni yakalamasına az bir mesafe kalmışken, kafamı bir şeye çarptığımda duraksadım.

"Afedersin."

"Jimin, pijamalarınla nereye gittiğini sanıyorsun?"

Kafamı kaldırdığımda Jungkook'u görmemle şaşkınlıktan gözlerim daha fazla açılabilirmiş gibi açıldı.

"Şey, ben, yani Taehyung dedi ki..."

Taehyung'ın gülme seslerini duyunca sinirle ona döndüm. Ve dudaklarımı oynatarak çenesini kapatması gerektiğini söyledim. Ne dediğimi umursamadı ve parmağıyla beni işaret ederek gülmeye devam etti.

"Tamam, gidip üstünüzü giyin. Sizi bekliyor olacağım."

Jungkook boşvermiş gibi kafasını salladı ve gülümsedi. Koridorda gitmek istediği yöne ilerlemeye devam etti.

Kaşlarımı çatıp Taehyung'a baktım. Benden almak istediği intikamı çoktan almış gibiydi.

"Bu kadar komik olan ne?"

Gülüşünün arasından zorlukla konuştu ve yanakları ağrımış olmalıydı ki yanaklarını tutarak gülmeye devam etti.

In Your Arms | JikookDonde viven las historias. Descúbrelo ahora