51 | ÇOK İYİ ARKADAŞ OLACAĞIZ

40.2K 1.6K 216
                                    

Karşılıklı susmak gibi bir eylemi gerçekleştiriyorduk şu an. O suratıma hayretle bakarken, benim gözlerimde korku hâkimdi. Ya beni sapık sanarsa diye içim içimi kemiriyordu. Gözlerinde öfkeye dair kırıntılar belirmeye başladığında, karşısındakinin ben olduğumu yeni idrak ettiğini anlamıştım. Zaten öfkesini, boynuma doladığı parmaklarından da çok net anlamıştım. Bir anda sırtım duvara çarpmış ve ayaklarım havalanmıştı. Parmak uçlarımda duruyordum. Ve ellerimi boynumdaki ellerinin üzerine koymuş, çekmesi için çabalıyordum fakat boşa bir çabaydı benim ki. Elleri bir kerpeten gibi tutmuştu boynumu ve gözümden yaş gelecek kadar canımı yakıyordu. Her şeye rağmen, güçlü kalmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.

"Beni mi dikizliyorsun?" Sesi kısık, boğuk ve yoğun bir öfke barındırıyordu. Başımı iki yana sallayıp, çıtımı çıkartmamayı çok isterdim fakat başımı iki yana sallayabileceğimi sanmıyordum.

"Ha... yır." Diyebildim zorlukla. Suratıma öyle bir bakıyordu ki, birazdan duvara gömüleceğimden korkuyordum. Yapar mıydı? Bu öfkeyle ondan her şeyi bekliyordum doğrusu.

"O zaman kapımın önünde ne işin var?" Sesi öncekine nazaran daha keskindi. Derimi kesiyordu adeta. Korku bedenime nüfuz ediyor ve beni karanlık kuyularda doyasıya korkutuyordu.

"Ne... fes." Diyebildiğimde boynumdaki elini yavaşça gevşetti fakat tamamen çekmemişti. Ardından ben kısa bir nefesi içime çekmiştim. Bana Utku'yu hatırlatıyordu ve bu korkunç bir şeydi. Utku'nun ben de bıraktığı hasarlar çok büyüktü ve ondan korkuyordum. Ne kadar istemesem de ondan korkuyordum işte. Şimdi karşımdaki Timuçin'den de korkuyordum. Beynimde 'Sana zarar verecek!' sinyalleri yanıp sönüyordu. Bedenim alarma geçmişti. Tehlike anında boşaltılan bir bina kadar boş hissediyordum ayrıca. Savunmasız, aciz ve boş... Şuracıkta ölsem, kimin sabaha kadar haberi olacaktı ki? Gürkan desen, götünü devirip yatmıştı. Ne halde olduğumu merak dahi etmiyordu belki de. Belki de gerçekten mesafeler aramıza girebilmişti, bilmiyorum. Fakat bildiğim şey, her an boğularak ölebileceğimdi.

"Bırak, lütfen." Daha rahat konuşabiliyordum fakat ağzımdan çıkan her bir harf acizliğime bulanmıştı. İçimi kemiren bu duyguya karşı büyük bir öfke beslemekteydim.

"Neden.beni.dikizliyorsun!" Korkuyla baktım gözlerine. "Dikizlemiyordum." Diyebildiğimde benden daha fazla açıklama bekleyen gözlerle bakmıştı suratıma.

"Gitar sesi..." diye zırvaladım. Hadi Ilgın, daha iyisini yapabilirsin, diyerek ilk kez bana destek olan içsesime karşılık devam ettim.

"Onu dinliyordum!"

"Gizlice?" Tek kaşı yoğun tehdit barındıran bir edayla havalandığında, elini iyiden iyiye gevşetmişti fakat henüz çekmemişti.

"Odana girmemi mi tercih ederdin yani, düşünemedim üzgünüm." Sözlerimle gevşemiş olan eli bir anda sıkılaşmıştı. İçsesime uyup, ona kafa tutmanın aptallık olduğunu konuşmadan önce düşünseydim şu an boynumda oluştuğuna emin olduğum kızarıklar olmayacaktı.

"Benimle uğraşmak mı istiyorsun? Pekâlâ, öyle olsun! ben de seninle uğraşacağım." Sözlerini söylerken tükürürcesine konuşmuş ve içime kadar girerek fısıldamıştı. Bunun ne kadar büyük bir etki yarattığını, o rüzgâr gibi yanımdan çekip giderken fark etmiştim. Elimle boynumu tuttum ve kısa bir an öksürdüm. Sanırım az önce bir meydan muharebesine hiç istemeden sokulmuş bulunuyordum.

***

Sabah kahvaltıdan sonra ablamın kendi evine geçmiştik. Adının Serap olduğunu öğrendiğim arkadaşıyla tanışmıştım ve eşyalarımı kalacağım odaya yerleştirmiştim. Tabii, onların yardımlarıyla yapmıştım bunu. Tek başıma yapmama izin vermemişlerdi.

Romantik Komedi [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin