TAVŞAN ADASI

27 4 4
                                    

Biz olacakları bu kadar ince düşünemezken, kirli Hasan ve arkadaşları piç Erol'u çok yakın tanıdıklarından sessiz sedasız kaçacaklarını düşünmüş olacaklar ki, yol üstünde terminal binası bile olmayan ve sadece günde iki arabanın kalktığı otobüs yazıhanesi önünde nöbet tutmaya başlamışlar. Bekledikleri gibi de olmuş, sabah erkenden kalkacak olan İstanbul otobüsüne iki bilet almak için yazıhaneye geldiklerinde Kirli Hasan'a yakalanmaktan kıl payı kurtulmuşlar. 

Piç Erol uyanık, gazinoya gidip çocuk garsonlardan birini yazıhaneye yollamış, "bak bakalım orada bu tiplerde üç adam var mı?" diye...Çocuk bakıp o üç adamı görünce hızla gazinoya dönüp "dediğin tiplerde üç adam var abi"  deyince bizimkiler soluğu evde aldılar. Biz geceden kalma deliksiz uykudayken bunlar içeriye girip kapıyı pencereyi örtmeye çalışıyorlar. Yataktan yarı uykulu bir şekilde "noluyo yahu" dememe kalmadı, Erol durumu hızlı hızlı ve pür telaş anlatmaya çalışıyor. Kız da iki gözü iki çeşme ağlıyor. Hengameyi duyan Baba Bico'da yataktan fırladı, onları bu halde görünce valla dedim piç miç, özünde insandır yani, insanoğlu şaşar beşer, yapmışlar bir üç kağıt lakin sonuç bu olmamalı. gideyim şu adamlarla bir kez de ben konuşayım, bulalım bir ortak yol, belki insafa gelirler beni dinlerler diye düşündüm.

Baba Bico'yu da yanıma alıp otobüs yazıhanesine doğru yola çıktık. Zaten bizim eve üç beş adım. Baktım ikisi orada, biri yok. Selamlaştık. "Hayırdır dedim yolculuk mu var? bir iki gün daha misafirimiz olsaydınız" İnce uzun boylu olan "yok Ayhan kardeş, dönüş yarın da, bu fırıldaklar bu gün voltayı alırlar buradan, tanırız biz onları, o yüzden buradayız" dedi. "Boşverin abicim nereye giderlerse gitsinler, görmedik duymadık dersiniz olur biter, yapılmış işte bir hata, zaten bizim de grup olarak bir hafta daha onlara ihtiyacımız var, Piç Erol davulda bizi rahatlattı, ee kız desen allah için okuyor şimdi, bizi de düzenimiz bozulacak" deyince..."Valla ona ben karar veremem patron ne derse o, sigara almaya gitti gelir şimdi, anlatırsınız derdinizi" dedi bıraktı. 

Baba Bicoyla biz göz göze geldik, omuzlarımızı kaldırdık indirdik, yapacak bişey yok. Kirli Hasan geldi, sarıldık kucaklaştık. durumu ona da anlattık böyle bir ricamız var diye. Yeni aldığı sigara paketinin jiletinini açtı bir sigara çıkarttı ve yaktı, derin bir nefes çekip hiç konuşmadan camın önünden denize, uzaklara doğru baktı. Sonra bana dönüp, "sen çok iyi niyetli bir arkadaşsın, diğer arkadaşların da öyle, bulaşmasaydınız bu ipnenin evladına, çok zor bir şey istedin şimdi benden" dedi. Bizde tık yok. Öylece konuşmadan dinliyoruz. "Görmedim duymadım diyemem, bizde yalan dolan olmaz, olursa zaten biz olmayız". Sonra yazıhanenin zaten iki bilemedin üç metre odasında bir aşağı bir yukarı volta atmaya başladı. Eli çenesinde sigaradan bir nefes çekiyor üflerken diğer tarafa dönüyor. vallaha hilafsız 15 dakika falan sürdü bana sor 3 saat falan gibi geldi. Zaten Ağustos sıcagı, bunalmışız bir de stres var, ter saçlarımın dibinden fıskıye gibi çıkıyor. Mekan da dar...Sonra dedi ki ; " tamam ulan burada dokunmayacağız bunlara ama oturup konuşacagız, iş bitimi istanbula beraber döneceğiz, tamam derlerse sorun yok, yok caz cuz ederlerse ikisinin de topuğuna sıkar döneriz"...Topuğuna sıkmak ne abicim? böyle terimler duymadık ki biz hayatımızda, tamam dedik biz boku yedik, bunlar işi halledecek eee sonra ceremesi bize kalacak. hadi bakalım yine karakola gidecez hep birlikte. 

Eve gittik durumu Piç Erol'a anlattık, dedik oğlum bunlar sizden söz almak istiyor, yoksa sıkacaklar topuklarınıza ona göre adam gibi konuşun. Tama dedi Erol konuşalım, sarıldı bana, ama yaprak gibi titriyor, kız da odadan çıktı o da sarıldı. Akşama dedim iş bitimi oturup konuşuyorsunuz biz de orada olacağız merak etmeyin. Biraz rahatladılar ama hala bir tedirginlik var. Eeee abicim topuk dedi adamlar, sıkarım dedi, boru mu bu...

Sabahtan beri bir şey yemedik, kahvaltı bile yapmadık, ha bire sigara içiyoruz, ağzımın içi çamur gibi oldu. Baba Bicoyla taş fırın var köprünün hemen yanında bir tereyağlı poğça yapıyor adam sıcak sıcak, en az beş tane yersiniz. Aldık gazinoya geldik bir de çay söyledik afiyetle yedik. Şimdi akşamı düşünüyorum nasıl olacak? nerede olacak? lafa nasıl başlanacak? Bizimkilerin cevabı ne olacak? Dön baba dönelim hacılara gidelim. Lan oğlum sana ne, ne bok yerlerse yesinler, sen her boka maydanoz olmaya mecburmusun? çekil kenera, topuğuna mı sıkarlar, belini mi gevşetirler, boynunu mu kopartırlar es geç....sen müziğine bak allah allah...diyorum ama gel de bana sor. Biz masada oturmuş ben kafamda bunları kurgularken, Amasra gençlerinden ikisi geldi, Baba Bicoyu da çok severler bizimle de güzel arkadaşlık ilişkileri var. "Akşama Tavşan adasına gidecez Bico abi, Bizim balıkçı teknesiyle, Tavşan eti ve rakı içeceğiz gemide sizi de bekleriz iş bitimi" dedi....Bico bana baktı ben Bicoya bir şey söyleyemedik o an...sonra aklıma akşamki toplantı geldi hep beraber binelim motora hem orada toplanır yer içer eğleniriz diye düşündüm. sonra çocuklara dönüp, ama biz 7 kişiyiz kalabalık olmasın sonra, üç de misafirimiz var İstanbul'dan deyince, "yok abi olmaz koskoca motor ne olacak ki siz yeter ki evet deyin" o zaman dedik içkiler bizden siz kaç kişisiniz ona göre içkileri alalım. Biz de 7 kişiyiz deyince anlaştık... çocuklar ayrıldı. Akşam gazino önünden bizi alacaklar. Kirli Hasan'ın yanına gittik, abi akşama misafirimiz olun gemide tavşan eti ve içki alemi yapacağız aramızda olursanız bizi sevindirirsiniz" deyince. sırtıma üç kez vurdu ve "sen var ya adamın dibisin dibi, gelmezmiyiz? kardeşime bak..."deyince bir rahatlama geldi. İnşallah sular biraz durulur niyetiyle akşamı beklemeye başladık. 

Akşam proğramı yaptık, ama nasıl yaptık ben ne çaldım ne söyledim hiç birini hatırlamıyorum. Piç Erol'la kıza da söyledik akşam gemide yapacağız toplantıyı diye. Olur dediler. İş bitti, toplandık Amasris hamamının önünde baklemeye başladık. (Amasris, Amasra kraliçesiymiş. Eskiden bulunduğumuz yere de bir hamam yaptırmış, yarısı deniz suyu yarısı tatlı sudan oluşan bu mekanda hem denize girer yüzer hem tatlı suda durulanırmış. Heraklaus yani Herkül de Ereğli kralıymış adı da oradan gelir Ereğli'nin Heraklaus Herekli sonradan da evrilip Ereğli olmuş. Amasra kraliçesi Amasris Ereğli Kralı Herküle aşık olmuş diye de bir rivayet vardır) her neyse küçük bir tarihi bilgi ardından biz konumuza geçelim. :)))

Motor yanaşıp bizi aldı, biz hep birlikte geminin kıç tarafına yerdeki minderlere kurulduk, elimde getirdiğim içkileri de çocuklara verdim. Onlar da iki mangal yakmışlar iki tavşanı çeviriip kızartıyorlar. Gemi içinde mangal...Teee allaam ya...daha neler göreceğiz bakalım. Bizim kirli Hasan ve grubu içmeye başlamadan şu konuşma işini halletseler bari, yoksa bulutlu kafayla ters bişey olursa  yunan askeri gibi denize döker bunları. "Abi siz konuşmanızı yapın, biz geminin baş tarafına geçelim sonra geliriz" deyip onları yanlız bıraktık. amasralı gençlerle de konuştuk, mevzu derin diye, onlar da tamam abi dediler. 15-20 dakika sonra ince uzun elemam ön tarafa geldi. "abi gelsinler dedi, bizim konuşma bitti" dedi. Masalar kuruldu, rakılar şaraplar biralar ne ararsan var, şarkılar türküler diz boyu. Bizim kirli Hasan ellerini geminin küpeştesine koymuş, anıra anıra şarkı söylemeye çalışıyor. Bir bizim çarşaf (orgçu) söylüyor bir ben...Sonra kirli Hasan birdenbire "durun" dedi...Gemide çıt yok..."Herkes şarkı söylüyor hatta ben bile söylüyorum da bu kancık niye söylemiyor" dedi. Gemide buz gibi bir hava esti.  Sonra kıza dönüp "çık bakayım şöyle ortaya, söyleeee....söylerken de dans et" Biz hepimiz birbirimize bakarken, Erol biraz kımıldayacak oldu, İnce uzun eleman Erol'un başına çöktü "Noldu rahatsız mı oldun" Erol oturdu, kız geminin orta yerinde şarkı söylüyor, Kirli Hasan bağırıyor "Oynaaaaa"... Dedim biz boku yedik. Şimdi kız ağlamaya başlar da söylemem derse bunları denize atarlar. Kız hem oynuyor hem söylüyor, belli ki bu adamın şakası olmadığını biliyor. Bir şarkı iki şarkı üç beş derken biz de mecburiyetten alkış tutuyoruz. Kirli yerinden sendeleyerek kalktı, ortada duran kızın kolundan tutup geminin baş tarafına dogru karanlıkta kayboldular. Elemanlar da baş tarafa kimse geçmesin diye elleri belinde geminin ortasında duruyorlar. Erol'da tık yok. Bizim zaten kımıldayacak söz söyliyecek halimiz yok... Yarım saat sonra kız üstünü başını çekeleye çekeleye geldi Erol'un yanına çöktü. Ardından da Kirli Hasan tabii....Pavyondan tanıdığı için kızı her manevrasını bizden daha iyi biliyor tabiki. Yemeler içmeler yeniden başladı. Sabaha karşı da motor bizi sahile bıraktı. Ama bu durum benim hatırlarımda kötü bir anı olarak kaldı. 

Sabah erkenden de kirli ve ekibi İstanbula haraket etti. bir hafta sonra da Erol ve kız. Artık ne yaptılar nasıl hallettiler ondan sonrasını bilmiyorum. Küçük bir ip ucu vereyim...Erol daha sonra Sezon bitimi Ereğli'ye gelip bizi buldu, ve bizimle kısa bir müddet çalıştı. Ama yanında kız yoktu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 19, 2018 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BALIK HAFIZASIWhere stories live. Discover now