Kavga

635 41 70
                                    

10. BÖLÜM

-

Sınıftaki gergin ortam benim içimdeki bütün neşeyi alıp götürürken kollarımı göğsümde birleştirdim. Yanımdaki Asya kafasını sıraya koymuş uyuyordu. Asya gibi bir kız uyuyordu. Bu hayatta en önem verdiği şey sadece dersleriyken şu an uyuyordu. Kıyamet alametiydi. Net.

Kafamı Sarp'a çevirdiğimde tekli sıralardan birine kurulmuş Arda'ya kötü bakışlar atmakla meşguldü. Arda deseniz Aslı'nın saçlarıyla oynamaktan derse odaklanmıyordu bile. Aslı'nın durumu içler acısıydı. Ter döktüğünü buradan bile görebiliyordum. Ortam gergindi. Çünkü Aslı sanki hissetmiş gibi Asya'ya tuhaf bakışlar atıyordu. Ya da Asya kendisine kötü davrandığı için de öyle bakıyor olabilir. Artık hiçbir şey anlamadığım için kafam oldukça allak bullaktı. Hoca haftaya sınav haftası olduğu için ders çalışalım diye serbest bırakmıştı ama bu ortam gerçekten hiç ders çalışılacak ortam değildi. Bir saniye ya. Hangi ortam ders çalışılacak bir ortam ki?

"Lavinya" bana seslenen Melisa'yla ona baktım. Gülümseyerek yanına gelmemi işaret etti. Hocaya baktığımda çok da sınıfı umursuyor gibi durmadığı için ayağa kalktım. Asya zaten beni takmadığı için yanından kalksam sorun olmazdı. Ayrıca ona kırgındım.

Melisanın yanına oturduğumda gülümsemeye devam etti. Daha sonra bakışlarını Aslı'ya çevirdi. "İyi gözükmüyor." Dedi. Konuyu neden Aslı'ya bağlamıştı bilmiyordum ama şu an bunu düşünecek de değildim. Çünkü düşündükçe kafam allak bullak oluyordu. Kafamı sağa yatırıp Aslı'ya çevirdim bakışlarımı. Gerçekten hali hiç iç açıcı değildi. Bir de diğer yandan bu kötü halinde Asya'ya tuhaf bakışlarını atmayı da ihmal etmiyordu. "Onun için zor olmalı."

"Eminim ki Aslı'nın şu an ki sıkıntısı Arda ve Sarp değil. Senin o sarışın arkadaşın."

"Asya." diye düzelttim. Umursamaz bir tavırla omuz silktiğinde dirseğini masaya koyarak avuç içini çenesine yasladı. Aslı'ya baktı sonra. Düşünüyor gibi bir hali vardı. Aslı'yla önceden arkadaş oldukları aklıma gelince yutkundum. Kafam gerçekten çok karışıktı. Aslı okulun ilk günü onlardan öyle bir bahsetmişti ki sanki hiç tanımıyor gibiydi. Dün gece ise bir geçmişleri olduğunu öğrenmiştim. Keşke bu kafamdaki soruyu ona sorsaydım o an. Neden diye, neden bana yalan söyledin? 

"Neyse işte." Asya dememe yanıt vermişti sanırım. Bakışlarını bana çevirerek göz kırptı. "Aslı'yı az buçuk tanıyorsam o sarışın arkadaşına hayatı dar eder. Bence ona söyle, yol yakınken vazgeçsin." Söylediği şey kaşlarımın çatılmasına sebep olmadı değil hani. O ne demekti şimdi? Aslı Asya'ya hayatı falan dar etmezdi. Aslı pamuk gibi bir kızdı, kıramazdı ki. "Aslı mı yapacak bunları?"

"Sen Aslı'yı tanıdığına emin misin?" Melisa'nın tuhaf bakışları altındaki soruyla kendimi bir an ezilmiş gibi hissettim. Ben Aslı'yı ne kadar tanıyordum sahiden? Onunla ortaokuldayken çok samimiydim. Zaten ben Londra'ya gittiğimde telefonla görüşmüştük arada. Onun dışında bir kez yanıma beni ziyarete gelmişti ama Asya surat asıp sorun çıkarttığı için çok durmamıştı. "Ben..." Bir şey diyemedim. Tanıyorum diyemedim çünkü bir düşündüğümde onun hakkında tek bir bilgim dahi olmadığını fark ettim. Bu gerçekten üzücüydü. 

"O zaman ben sana anlatayım," Melisa bana şu an iyilik yaptığını düşünüyordu belki ama söyledikleri üzerimde büyük bir küfür etkisi yarattı. Hafifçe tebessüm ettim yine de. Kötü bir niyeti olmadığını biliyordum çünkü. "Aslı yufka yüreklidir ama oldukça öfkeli bir kızdır da. Öfkesinin altında büyük bir kıskançlık da yatar. Özellikle sevdiklerini çok kıskanır. Büyük ihtimalle şu an kendi kendine 'Belki Sarp da onu sever' diye düşünüyordur ama bir yandan da olmasın istiyordur. Aslı'yı tanıyorum Lavinya. O Arda'yı sevmiyor. Hala Sarp'a aşık. Bu yüzden de asla Asya'ya karşı yumuşak olmayacaktır." 

ŞAHWhere stories live. Discover now