↳ f i v e

3.8K 347 52
                                    

"Selam öküz. Çöplüğe ziyarete geldim."

"SeoNeul, arkadaşınla düzgün konuş." Annem arkamdan kolumu dürttüğünde acıyla kolumu tuttum. Kapıdan bizi izleyen Bayan Lee halimize güldü. "Hoş geldiniz. Sonunda geldiniz de nükleer bomba yollamak zorunda kalmadım."

"Anne..." Taeyong bıkkınlıkla elini alnına yapıştırdığında güldüm ve ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim.

"Bayan Lee, görmeyeli yine formdasınız?"

"Her zamanki hâlim."

Böylece hep beraber müstakil evlerindeki geniş koridorda ilerledik. Annem ile Bayan Lee sohbete mümkünmüş gibi saliyesinde daldığında ben, Park SeoNeul, en yakın arkadaşım Lee Taeyong'u mafya babasının yardımcısı gibi kolundan tuttuğum gibi merdivenlere yönlendirdim.

Merdivenlerin ortasında durduğumda Taeyong az kalsın bana çarpıyordu fakat umursamadım. Uyuşturucusunu bekleyen müşteri misali ona bakıp kulağına eğildim (sakin olun, benden bir basamak aşağıdaydı yani eğildim, parmak ucuma çıkmadım).

"Mallar sende mi?"

"Kastın yoğurt çeşnili ve baharatlı patates cipleriyse evet, mallar bende." Taeyong benim bu klasik hallerimi bıkkınlıkla es geçip merdivenlerden çıkmaya başladı.

"Yaa~ Taeyonggie! Utanma, beni de bekle!~"

"Manyak."

INSTAGRAM ☆ 2Where stories live. Discover now