XXV

4.8K 357 151
                                    


Taehyung evden çıktığında ağlıyordu. Son bir saattir ağladığı gibi. Asla onunla bu halde buluşacak cesareti yoktu, kendinden nefret ediyordu.

Ona böyle davranmak zorunda olduğu için. Onu sevdiği için...

Gözleri şişmişti dün geceden sonra.'Hiçbir şey bilmiyorlar oysa.' diye düşündü. Jeongguk'un varlığıyla ilgili bir şeyler bilmedikleri halde böylelerse, kim bilir bilseler ona ve Jeongguk'a neler yaparlardı. Tekrar hatırlattı kendine olan nefretini.

Ölmek istiyordu. Günahından arınsın, yanıp kül olsun istiyordu. Her parçası, her noktası, tüm benliği gökyüzüne süzülsün ve Jeongguk'u izlesin diye her gün yalvarıyordu. Ama ne buna cesareti vardı ne de ailesinden kaçacak bir yeri.

Her şeyi anlatmak istiyordu ama dili varmıyordu işte." Korkağın tekiyim." diye mırıldandı.

Yürürken korkudan -ve pişmanlıktan belki de- titriyordu. İnsanların acıyan ve garip bakışlarını görmezden gelip yürümeye devam etti.

Dışarı çıkması mucize değildi, ama çıkarken çok dikkatli olması gerekiyordu. Annesini atlatsa da babası bunu öğrenmemeliydi.

Sonunda üniversitenin kapısına geldiğinde gözlerini sildi hızla. İç çekti, böyle bir okula gidemediği için.

Jeongguk ise hemen yakınındaki bankta otururken V'yi görüp, el salladı. Biliyordu ki araları limoniydi.

"V!" diye seslendi gülümseyerek. Ama kızarık gözlerini, hala izleri belli olan yaraları gördüğünde gülümsemedi dondu ve yerini şaşkın bir ifade aldı.

Soran bir sesle "V?" dedi bu defa ona doğru yaklaşırken. Yanına gelip ellerini yanaklarına çıkardı.

"Tanrım! Ne oldu? Ne zaman? Ben-"

V ise acıklı bir gülümseme sundu sevgilisine. Sevgililerdi evet, tabi buna sevgililik denebilirse.

"Gguk, sorun yok. Hadi, oturalım."

Dün daha dik başlıydı ona karşı, artık yumuşamıştı. Çünkü Jeongguk'a hak veriyordu. Kim adını bilmediği, görüşemediği biriyle çıkmak isterdi ki? Ama yapamazdı işte, ne söyleyebilirdi ne de görüşebilir...

"Sorun var V! Baban mıydı bunu yapan? Ne zaman yaptı? Sikeyim, neden söylemedin? Neden bir kez daha dışarı çıktın benim için?" Banka oturmuşlardı ama Jeongguk ayağa kalktı.

"Sen... Neden söylemedin?"

V ise suçlulukla başını eğdi. Yüzünü görsün istemiyordu hem.

"Söylesem de bir şey değişmeyecekti."

"Başka neren de var?" Jeongguk tekrar oturup V'nin elini kavradı. "Her şey değişirdi, eğer bana söyleseydin. Kim olursa olsun seni oradan alırdım. V, şimdi söyle sevgilim. Başka neren yaralı?"

V ise pes etmiş gibi gözlerini yumup karnının sol alt bölümündeki çürüğü gösterdi. Bunu yapmamalıydı ama Jeongguk çok kararlıydı.

Yaklaşıp V'nin karnına bir öpücük kondurdu.

"Başka?"

Kolundaki kesiği gösterdi. Jeongguk yine tüy kadar bir öpücük bahşetti V'ye.

V derince bakıp kalbini gösterdi. Jeongguk öpmedi bu kez gösterdiği yeri. İlk önce kabuk bağlamış dudağına sonra da alnına kısa süren ama büyük anlamlı iki öpücük kondurdu.

Kalbine yaklaşıp fısıldadı. "Orası çoktan kabuk bağladı sevgilim. Yakında iyileşecek. Ben iyileştireceğim, söz..."

Kimseyi takmamışlardı. Üniversite tıklım tıklım doluydu ama kimse durup da onları izlememişti de.

Biraz sonra Jeongguk "V," dedi. "Neden gitmiyoruz buradan? İzin ver, yurt dışına gidelim. Artık bunu yapmasına izin veremeyiz. Bu... suç değil. " Deminki öpücüklerden ve hızlı atan kalplerinden bahsediyordu.

"Değil," dedi V de ardından. "Ama senin okulun var, sadece bu konuyu kapat. Her an tetikte olmalıyız, ben..."

"Biz ayrılalım." diye devam ettirdi.

Jeongguk şaşkınlıkla kaşlarını çatıp "Ne?" diye sordu fısıltıyla. "Hayır, delirdin mi? Sırf beni korumak için ya da sıkıldığımı falan düşündüğün için bunu yapıyorsan, yapma. Dün çok düşündüm, salak gibi eskiyecek sevgim dedim. O kadar aptalım ki, senin davranışlarından bir şeyler olduğunu anlamalıydım. Özür dilerim, ama lütfen bunu yapma."

V ise bunu söylemek için gelmişti işte buraya. Onu seviyordu, deli gibi seviyordu. Ama aptallık değildi bu, fedakarlıktı.

"Gguk, sadece bir süre. Bilmiyorum, unutacaksın illa ki. Asla sevgini basit ya da küçük görmedim ama unutmak zorundasın. Lütfen..."

Jeongguk bir şey diyemedi.Kendini zorlayıp "Bu zor durumda seni bırakacak değilim." derken ikisi de birbirine bakmıyordu.

"Bırakacaksın. Sadece, özür dilerim... Sana hiç yazmamalıydım."

Bir şey demesine fırsat bırakmadan uzaklaştı V.

Jeongguk zor tuttu kendini. Ağlamamak için. Çünkü garipti olanlar. İlk önce kendisine zor durumda yazan V. Sonra ona aşık olması. Her şey çok garipti.

Bir insan sadece sesini ve yüzünü bildiği birine aşık olabilir miydi ki?

Oluyordu işte, Jeongguk'un kalbi acıyordu. Onun yanında ne kadar hızlıysa kalbi, sanki V uzaklaştığında yavaşlıyor ve duruyordu.

Ölüyordu....

Ama bir şey de yapamıyordu. Neden sorusunun kafasında dört dönmesine engel olamıyordu bir türlü. V neden bu kadar çok korkuyordu? Kendisinden ayrılacak kadar...

Gözleri dolsa da ağlamadı.

V'nin uzaklaşışını izledi arkasından. Aşkını bilmesi için ölebilirdi.

V pişmandı ama Jeongguk biliyordu.

İkisi de dünyanın en şanslı insanlarıydı.

Birbirlerini buldukları için...

***

Kitap bok yoluna mı gidiyor? Hiç bilmiyorum...

Umarım seviyorsunuzdur, bu kitabı sonuna kadar yazacağım çünkü.

Okuyanlara teşekkür ederim^^ Sizleri seviyorum.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Captive 🏩 Taekook (Texting)✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin