ஜBölüm 21ஜ

6.4K 734 451
                                    

Belki de şu hayatta torpilli olduğum tek yer bu hastaneydi. Diğerlerinin aksine herhangi bir sıra almadan ya da beklemeden öncelikli olarak doktorumun yanına girebiliyordum. Ve her defasında da ilgiyle karşılanıyordum.

Yine sabah erkenden geldiğim doktorun kapısını çaldıktan sonra kolu aşağı indirip yavaşça araladım ve başımı içeri uzattım. Şu an içerisi, az önce çıkmış olan hasta nedeniyle boştu. Ve beni gören doktor gülümseyerek "Hoş geldiniz Bay Jeon," diye atılmıştı.

Başımla ufak bir selam verip içeriye geçtim ve kapıyı arkamdan kapattım. Daha sonra işaret ettiği koltuğa oturdum.

"Bir problem yoktur umarım. Minik bebek iyi mi?" Yüzümde sevinçli bir gülümseme oluşurken "Dün ilk defa tekme attığını hissettim," diye cevapladım. "Tüm gün onun hareketlerine odaklandım. Sık sık hareket etti."

"Anlıyorum. Aslında, bebek yaklaşık yedi ila sekiz haftalıkken hareket etmeye başlar. Fakat sizin bunu anlamanız biraz daha geç olur. İkinci üç aylık döneme çoktan girdiniz. Artık hareketlerini daha net hissetmeye başlayacaksınız.

"İlk başlarda bebeğinizin farkedebileceğiniz tekmeleri çok az sayıda ve seyrek olacaktır. Bir gün bu tekmelerden birkaç tane hissedip, ertesi gün hiç hissetmeyebilirsiniz. Bebeğiniz sürekli hareket halinde olsa bile bu tekmelerin bir çoğu çok güçsüzdür. Fakat bu tekmeler ikinci üç aylık dönemin sonlarına doğru daha güçlü ve düzenli hale gelir."

Başımı olumlu anlamda sallayarak anladığımı belirttim. Onun varlığını daha sık hissedecektim ve bu çok güzel bir haberdi...

"Gelin şimdi bebeğin kontrollerini yapalım."

Doktorun yönlendirmesiyle ultrason odasına geçerek her zamanki uzandığım yere uzandım ve tişörtümü sıyırıp, doktorun işini bitirmesini bekledim.

Jeller sıkıldığında ve cihaz göbeğimde gezinmeye başladığında, bu kez meraklı bakışlarım sağ tarafımdaki ekrana dönmüştü. Aradığını kolayca bulmuş olan doktor "İşte bebek," diyerek daha iyi görebileceğim ayarlara getirdi.

Onu ve küçük hareketlerini gözlerimle görmek ister istemez heyecanlanmama ve kalp atışlarımın hızlanmasına neden olmuştu.

Doktor bilgisayardan kontrollerini yaparken ben sadece dikkatle ekrana bakıyordum ve bu görüntüyü akşama kadar izleyebileceğime emindim...

"Cinsiyetine bakmamı ister misiniz," diye sorduğunda heyecanla "Görebilir miyiz," dedim. Cinsiyetini de uzun zamandır merak ediyordum.

"Bebek dört aylıkken cinsiyetine bakılabilir. Bakalım ufaklık bize cinsiyetini gösterecek mi?" Karnımda küçük hareketlerle gezdirdiği cihaz yardımıyla cinsiyetini görmeye çalışırken, büyük bir dikkatle ekrana odaklanmıştı.

Bir dakikaya yakın bir süre beklememe rağmen bir sonuç bulamamış olsa gerek, pes etmişçesine bana döndü. "Göstermiyor. Eğer isterseniz önümüzdeki ay olan kontrollerde bakabiliriz."

Yapacak bir şeyim yoktu. Bu nedenle "Olur," diye onayladım kısaca. Cinsiyeti sağlığından daha önemli değildi. Ve göstermek istemiyorsa bir aciliyeti de yoktu...

"Peki, o iyi mi?"

"Evet. Ufaklık sağlıklı görünüyor. Gelişimi de iyi. Siz sadece bol su içmeye bakın. Ne kadar su içerseniz, o kadar rahat hareket edersiniz. Bebek artık hareketlerinizi kısıtlamaya başlayacaktır. Ayrıca karnınıza yapılacak herhangi bir baskıdan kaçının. Ne olursa olsun, bu hamilelik hâlâ riskli..."

Highly Regret≒JiKook [Completed]Onde as histórias ganham vida. Descobre agora