ஜBölüm 36ஜ

7.1K 672 283
                                    

Hastaneden çıkar çıkmaz, Jimin'in aşağıda olduğuna dair mesajını aldığım için etrafıma bakınarak onu aramaya koyulmuştum. Biraz ileride arabasını gözüme kestirince gülümsedim ve beklemeden oraya doğru ilerledim.

Bugün yolculuğa çıkacağımız için sabah erkenden kalkmış, hastaneye gelmiştim. Herhangi bir acil durumda ne yapmam gerektiğini ve aklımdaki birkaç soruyu sormuştum. Jimin de ben hastanede işimi halledene kadar son ana bıraktığı hazırlanma işini tamamlayıp çıkmıştı. Bu sayede, haftasonu olmasından ötürü evde olan Yoongi durumdan şüphelenmemişti.

Ön koltuğun kapısını açtım ve içimdeki saklayamadığım heyecanla arabaya binip hemen yanımdaki bedene döndüm. Özenle taranıp ortadan ayrılmış saçları, kot gömleği ve aynalı mavi camları olan gözlüğüyle o kadar tapılası duruyordu ki, bakarken dalıp gittiğimin farkında bile değildim.

"Kemerini benim bağlamamı mı bekliyorsun? Sen bilirsin." Daha sorduğu soruyu düşünmeme fırsat bırakmadan bana doğru eğilip özellikle burnunu burnuma sürterek uzandığı kemeri, kışkırtmak istercesine yavaş yavaş çekerken amacına çoktan ulaşmış, nefesimi tutmama neden olmuştu. Zorlukla yutkundum ve gözlerini görmeme engel olan gözlükle bakışmaya devam ettim. Ta ki burnumun ucunu öpüp geri çekilerek kemerimi yerine takana kadar.

"Direk Goyang'a gitmeyeceğiz. Uğramayı planladığım bir yer var." Heyecan ve merak duygusuyla ona doğru dönüp "Neresi," diye sordum. Dürüst olmak gerekirse neresi olduğu önemli değildi benim için. Beni heyecanlandıran, içinde onun olmasıydı.

Arabayı çalıştırırken dudağına çarpık bir gülüş yerleştirdi ve "Sürpriz," dedi. Derin bir iç çekip başımı arkama yaslayarak yolu izlemeye koyuldum. Aslında daha çok Jimin'e gözüm kaydığı için yola pek odaklanabildiğim söylenemezdi fakat bu durumdan şikayetçi değildim. O saatlerce izlenmeye değerdi.

Yüzümdeki mutlu ifade yavaş yavaş kaybolurken, bir korkunun içimi kapladığını hissetmiştim. Ben şimdiye kadar mutlu olabilen bir insan değildim. Mutlu bir geleceğim olduğuna da hiç inanmamıştım.

Ya bu anlar çok uzun sürmezse, ya onu tekrar kaybedersem, ya her şey güzelken hayatım eskisine dönerse ben ne yapardım?

Bunun gibi bir çok soru beynimde cirit atmaya çoktan başlamıştı ve korkuyla göğsümdeki emniyet kemerini sıkmama neden olmuştu. Her şey bu kadar güzelken bitmesine dayanamazdım...

Başını hafifçe bana doğru çevirip gülümsediğinde, kısaca karşılık verdim gülümsemesine. Öyle güzel gülüyordu ki, hayran olmamak elde değildi.

"Neden suratın asıldı," diye sorunca omuz silktim ve "Hiç," dedim. Fakat böyle konularda işin peşini bırakmamak gibi bir huyu olduğunu biliyordum...

"Jungkook, bana bir söz vermeni istiyorum. Biz birlikteyken, yanımda olduğun sürece, benden bir şey gizleme."

"Ama sen gizliyorsun," diye karşılık verdim hiç düşünmeden. Ve benim bu cevabımdan sonra sessiz kaldı. Çünkü haklıydım. O benden hep bir şeyler gizlemişti...

"Öğrendiklerin ilişkimize zarar vermesin ya da aramızda bir tartışma çıkmasın diye gizliyorum. Ellerini tutabilmişken tekrar gitmenden korkuyorum. Ama emin ol, tüm bunlar son bulduğunda öğreneceksin." Ne tür bir gizem ortaya çıktığında bizim ilişkimizi sarsabilirdi anlam veremiyordum. Yine de sessiz kaldım. Ona güveneceğimi söylemiştim.

"Seni kaybetmekten korkuyorum sadece. Bu hayatta kime değer versem kaybettim. Annem, babam, kız kardeşim... Kız kardeşimi kaybettiğimde daha çok küçüktüm. Yağmurlu bir günde, onunla okuldan dönerken karşıdan karşıya geçmek için elimi bırakıp yola atlamıştı. Hızla gelen arabayı fark etmemişti ve bağırışlarıma kulak asmamıştı. Gözümü kapatıp açmama kalmadan kanlı bedeni yerde uzanıyordu. Başında ne kadar ağladım bilmiyorum. Çok net de hatırlamıyorum sonrasını. Dediğim gibi, daha çok küçüktüm. Ben ikinci sınıfa gidiyordum, Sohye ise birinci sınıfa. Yine de ne olursa olsun ona karşı ağabeylik görevimi yerine getiremedim... Babam ise, gece bankadan para çekerken gaspçılar tarafından bıçaklandı. Bu kadar acıyı kaldıramayan annemi de liseye geçeceğim sene uzun süredir tutsak olduğu hastalığıyla verdiği savaşı kaybetti. Ve ben o günden sonra kimseye değer vermeyeceğime dair kendime söz verdim. Ailemden başka kimse olmadığı için üç senemi yetimhanede geçirirken de, okulumda da, dışarıdan da... Hiç gerçek bir arkadaş edinmedim..." Sesim sonlara doğru kısılırken elimin üzerinde, güven verici bir el hissetmiştim.

Highly Regret≒JiKook [Completed]Where stories live. Discover now