1.2

332 53 6
                                    

Taehyung sabah kahvaltıda çocuklara haberi verdiğinde herkes rahatlamıştı. Seokjin rahatlıktan kendinden geçebilirmiş gibi gözüküyordu çünkü bütün hafta boyunca genellikle Namjoon'a ya da herhangi birine sürekli bu konu hakkında Taehyung'u doktara götürmelerinin gerektiğini söyleyip durmuştu.

Jeongguk grubun geri kalanının fark etmemesi için dudaklarına yalancı bir gülümseme kondurdu. Her an yıkılabilirmiş gibi hissediyordu. Bunun olacağını biliyordu ama yine de yapmaya devam etmişti. Ve şimdi her şey normale dönmüştü ama o artık Taehyung'un tadını biliyordu ve artık onun yanında normal olabilecek miydi emin değildi.

Jeongguk'un da tahmin ettiği gibi Jimin onda bir şeylerin olduğunu anlayan tek kişiydi. Kahvaltı boyunca Jeongguk onu ne kadar görmezden gelse de endişeli bir şekilde Jeongguk'a bakmış ve kahvaltıdan sonra da odasına gelmişti.

"Konuşmak istemiyorum." Jimin ağzını açar açmaz sinirli bir şekilde söyledi. Jimin ona alınmış bir şekilde bakınca iç çekti. "Özür dilerim."

"Sanırım nasıl olduğunu sormama gerek yok." Jimin kollarını göğsünün önünde bağlarken sordu.

Jeongguk omuz silkti. "Hepsi benim suçum. Bunun olacağını biliyordum ama yapmaya devam ettim."

"Kendini üstüne bu kadar gitme." Jimin nazikçe söyledi. "İyi bir arkadaş olmaya çalışıyordun."

Jeongguk komik bir şey söylemiş gibi kıkırdadı. "Evet, sırf birine aşık olduğun için penisini ağzına almak her arkadaşlıkta vardır."

Tanrım kendinden nefret ediyordu. Çok aptal davranmıştı.

"İyi olduğunu duydum." Jimin'in söylemesiyle Jeongguk hızlı bir şekilde ona döndü.

"Ne?"

Jimin kaşlarını kaldırdı ve sırıttı.

"Bunu o mu söyledi?" Jeongguk inanamıyormuş gibi sordu.

"Evet maalesef, bunları duyar duymaz sağır olsaydım keşke diye düşündüm." Jimin açıkladı. "Ama aynı zamanda bu işi şampiyon gibi başardığın için seninle gurur duyuyorum."

"Aman tanrım." Jeongguk şaşkın bir şekilde söyledi, yüzü kıpkırmızı olmuştu. Çok büyük bir şey değildi ama Taehyung Jimin'le onun hakkında konuşmuştu, karnındaki hareketlenmeleri durduramamıştı.

"Yani kendine yüklenmeye ve kendini suçlamaya başlamadan önce bunu düşün." Jimin söylendi. "Çünkü her şey senin düşündüğün gibi olmayabilir."

Jeongguk bu sabahı düşünmeye başladığında omuzları düştü. Taehyung'un ona hiç bakmadan odayı terketmesi... "Bilmiyorum, Jiminie," kafasını sallayarak söyledi. "Bu sabah bana açıkladığında hızlıca çekip gitti ve o zamandan beri konuşmadık bile."

Jimin iç çekti. "Ona biraz zaman ver. Eminim bu hafta onun için de kafa karıştırıcıydı."

Jeongguk kafasını salladı çünkü canı ne kadar yanıyor olsada Jimin'in haklı olduğunu biliyordu. Bu haftadan sonra ikisinin de düşünmek için biraz zamana ihtiyacı vardı.


Jeongguk Taehyung'a zaman vermeye karar vermişti. Birbirlerini görmezden gelmiyorlardı ama artık birbirlerinin yanında yaptıklarına ve söylediklerine dikkat ediyorlardı. Aralarındaki kolaylık artık gitmişti ve Jeongguk buna çok üzülüyordu. En yakın arkadaşını kaybediyormuş gibi hissediyordu.

Jeongguk'un nasıl hissettiğini açıklayabilen tek kelime komik bir şekilde soğuktu. Zamanının çoğunu yatağına uzanıp tavanı izlerken üzgün müzik dinleyip geçiriyordu. Taehyung'un her akşam yanında olan sıcaklığını, ona sarılıyken yaptığı gevezeliği özlüyordu. Bazenleri Taehyung'un ağzını onun penisine yaptığı baskıyı, küçük sessiz inlemelerini ve yakırışlarını ya da banyoda üstü Jeongguk'un sıvısı ile kaplıyken ona bakışlarını hatırlayıp kendini orgazma ulaştırıyordu. Ne kadar çok etkili olsalar da orgazmdan sonra çok boş ve suçlu hissediyordu.



Fever started long ago •Taekook (çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin