11 | "İkimiz aynı kişiyi sevdik..."

1.2K 107 25
                                    


Sırtımda ki inanılmaz ağrı ile uyandığımda Taehyung'un bana sımsıkı sarılmış bir şekilde olduğunu görmüştüm. Kemiklerimi koparmaksa amacı başarıyordu. Rahatsız etmemeye özen gösterip kalkmaya çalıştığımda daha sıkı sarılmıştı. Sıkıntılı bir nefes verip başımı boynundan kaldırıp yüzüne baktım. Gözleri kapalıydı.

"Ya, Taehyung!" Onu itmeye çalıştığımda gözlerini açmadan alnıma bir öpücük bırakmıştı. Ani öpücüğü karşısında nefesimi tuttum. Böyle şeyler yapmamalıydı. Donup kalıyor tepki veremiyordum. "Hadi kalk. İşim gücüm var benim," kaşlarımı çatarak konuşurken yavaşça gözlerini açtı. Kısılmış gözleri ile bakarken ona sinire karışık şakayla vurdum. "Benim de işim var. Ben kalk gidelim, diyor muyum?" Gayet ciddi bir şekilde söylediğinde gözlerimi daha çok açıp ters ters baktım.

"Demen lazım zaten, Taehyung. Eğer geç kalırsam görürsün sen," boşluğundan yararlanıp kalktığımda duvarda ki saate bakıp saçlarımı karıştırdım. Dokuza geliyordu. İşe bugün de gitmeyecektim. Bensiz neler yapabiliyorlar öğreniyordum bahaneyle. Ve eve taşınmak için birkaç belge daha imzalamam ve ev sahibi ile tanışmam lazımdı. 

"Buluşmaya gideceksin, değil mi?" Düz bir ifade ve boş bakışları ile bakarken kaçamak bakışlar atıp onaylayan bir sesle mırıldandım. "Bir şey daha söylemem gerek," Yan taraftaki koltuğa oturup başımı ona çevirdim. Uzandığı yerden beni izliyordu. "Bugünden itibaren daha eve gelmeyeceğim. Evime taşınmam gerekiyor," gülümsemeye çalışarak açıklarken yerinde doğrulmuş çatık kaşlarının hedefi olmamı sağlamıştı. "Gitmene gerek yok, Jin. Birlikte kalabiliriz. Benim için sıkıntı değil," itiraza geçen ses tonuyla başımı iki yana salladım. 

"Yeterince yardım ettin, TaeTae. Evet, birlikte yaşamak güzeldi ama anlarsın ya kendi özel evinde daha rahat hissedersin. Biraz tuhaf bir şekilde karşılaşsak da seninle tanıştığım için mutluyum. Hem arada birbirimize gider geliriz, olmaz mı?" 

Kırmamaya çalışıyordum. Ona daha fazla alışmadan kendi kabuğuma çekilmeliydim. Bana karşı hisleri vardı bunu zaten biliyordum. Fakat aynı evde olunca kendimi kontrol edemiyordum. Her şey olayın akışıyla ilerliyordu. Ben böyle biri değildim. Düşünür, aklımda olayları toparlar ve öyle hareket ederdim. Şimdi ise hem kendi benliğimden uzaklaşıyor hem de karşı taraf yanlış umutlar veriyordum. Dediği gibi, seviyorsam ona gitmeliydim. Kimseyi üzme hakkım yoktu.

"Sen nasıl istersen. Sana karışacak bir pozisyonda değilim zaten," son cümleyi ağzının içinde söylerken zorlukla duymuştum. Ah, bana darılmamalıydı. Yoksa işleri daha farklı yollara iterdi. Boş umutlara kapılmaması için şu anlık bana kızabilirdi. 

"O zaman ben çıkıyorum. Kendine dikkat et ve düzenli bir şekilde beslen."

***

Yoongi elinde ki telefonu sinirle çevirirken sakin kalmaya özen gösteriyordu. Akşam saatlerce Jimin'i beklemiş ama gelen giden olmamıştı. Ki işi olabilirdi fakat haber vermesi gerekmez miydi? Üstelik gecenin bir vakti telefonuna gelen fotoğraflar ile sinir atmak için bir yer arıyordu. Tanımadığı bir numara Jimin ve siyah saçlı çocuğun fotoğraflarını atmış ve Gerçekleri Gör yazan bir mesaj göndermişti. Yoongi aklı başında biriydi bu yüzden olayları sevdiği çocuktan öğrenmenin çok daha doğru olduğunu düşünmüştü. 

Jimin'in kapısının önüne geldiğinde gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve kapıyı çaldı. Sakin kalmaya özen gösteriyordu çünkü sevgilisi -öyle sandığı- kırılgan biriydi. Ve onu kırmak isteyeceği son şey bile olamazdı. 

Kapı açıldığında gördüğü bedenle kalbinin karıncalanmasına engel olamamıştı. Salaş pembe bluz omzunu açıkta bırakmış ve izleri görmesini sağlamıştı. İnce pembe kumaş parçası kolundan sarkarken altına giydiği gri şort buruşuktu. Sarı saç telleri düzensiz bir şekilde alnını kapatmıştı. Yutkundu, Yoongi. Bu halde olması gereken oyken neden o bu haldeydi?

Pour Toujours | TaeJin √Where stories live. Discover now