6. Bölüm

936 53 7
                                    

Kai&Soo

   Kyungsoo esmer tenin sabah güneşinin altında parlayışını izliyordu. Tüm gece gözünü bile kırpmadan, sevdiği, sürekli peşinde olduğu adamı izlemişti. Esmer olan önceki gece ağlamalarını nihayet dindirdiğinde, başı Kyungsoo'nun omuzlarındaydı ve gündüzü o omuzlarda getirdi. Kyungsoo ise halinden memnundu, sevdiği adam kollarındaydı. Dün akşam onu öpüp nihayet sevdiğini söyleyebilmişti, sevdiği adam onun kollarında sevilmek için yalvarırken...

      Kai başının ağrısı ile uyandı tatlı uykusundan. Gözlerini açmaya çalışıyor fakat bir türlü gözlerini açmaya ikna edemiyordu beynini. Başı o kadar ağrıyordu ki, sanki bir çekiç almış ve kafasına bir çivi çakmış gibiydi. Kai önce içtiğini anımsadı sonra neden içtiğini. O anda her şey yerine oturmuştu ve "Luhan!" diyerek atmıştı kendini Kyungsoo'nun omuzlarından.

      Kyungsoo büyük bir şaşkınlık ve kızgınlık içindeydi. Kai'nin bir anda uyanmasına şaşırmıştı, uyanır uyanmaz Luhan demesine de kızmıştı. Henüz tepki bile veremeden Kai'nin şaşkınlıkla etrafına bakındığını fark etti. O uzandığı yerden doğruldu. Kai ise kıpırdanma ile arkasını döndü. İşte olanlar o anda oldu. Kai korkuyla kendini geriye attı ve küçücük odada upuzun boyu sayesinde kafasını giysi dolabına çarptı. Kyungsoo ise Kai'ye bakmak için acele ile kalkarken çarşaflara takılıp henüz doğrulmaya çalışan Kai'nin üzerine düştü ve ikinci kez kafasını dolaba çarpmasına neden oldu. Kyungsoo hızlıca onun üzerinden kalkıp kafasına bakmaya çalıştı ama Kai'nin sinirleri üzerindeydi. Ayağa kalktı ve resmen evin içinde kükremeye başladı.

"Hay sikeyim! Öldürmeye mi çalışıyorsun beni. Ha? Ne işim var benim burada! Sen mi getirdin beni buraya!? Konuşsana be adam!"

     Kyungsoo bu sözler üzerine resmen damarlarında akmaya başlayan öfke ile ayağa kalktı ve o da Kai'ye bağırdı.

   "Sikerim simdi senin ses tellerini. Elimi gırtlağına soktuğum gibi alırım nefesini senin. Bir daha benim evimde bana bağırmaya cürret edersen son göreceğin yüz benimki olur. Anladın mı beni?"

     Kai süt dökmüş kediye dönerken Kyungsoo sinirle ayağına takılan çarşaftan kurtulup çarşafı odanın bir köşesine fırlatıverdi. Kai'ye dönüp odanın balkonundaki sandalyeyi gösterdi.

    "Orada otur ve beni bekle. Kıpırdarsan ölürsün!"

      Kai sakince balkona çıkıp sandalyelerden birine yerleşirken Kyungsoo onun bu haline gülmemek için kendini zor tuttu. Aslan gibi kükreyen adamın son hali kedi miyavlamasından hallice idi... Hemen banyoya gidip elini yüzünü yıkadı ve kızıl saçlarına doğru düzgün bir şekil verdi. Mutfağa gidip iki kahve yaptı. Tepsiye kahveleri koyarken yanına ağrı kesici haplar ile bir bardak su koymayı da ihmal etmedi. Tepsiyi de alıp odasına, oradan da Kai'nin hala kıpırdamadan beklediği balkona geçti. Sandalyelerin ortasındaki masaya tepsiyi bıraktı ve Kai'ye "ağrı kesici iç" dedi. Kai baş ağrısı yüzünden istese de bu teklifi geri çeviremezdi.

    "Neler olduğunu anlatmamı ister misin?"

    "Mümkünse isterim Kyungsoo"

    "Dün baban Luhan ve Sehun'u evlendirme kararını açıkladıktan sonra her yeri dağıtıp gitmişsin. Seni her zaman gittiğin barda buldum. Dayak yiyordun. Bende seni döven adamlar ile münakaşa etmek zorunda kaldım. Sonunda seni bardan çıkarabildiğimde hem dayak yemiştin hem de sarhoştun. Eve seni getirdiğimde yarım saat boyunca ağladın. Sonra da omzumda uyuya kaldın."

Evlilik SözleşmesiWhere stories live. Discover now