다섯: Why You're So Alone?

199 21 35
                                    

Kafeyi ilk defa bu kadar yoğun görüyordum. Bir doğum günü vardı ve kafe bir sürü ergenle doluşmuştu. Benim ilgimi çeken tek şey ise her zaman oturduğu pencere kenarındaki yerinde öylece oturan Renjun'di. Sonunda boş bir an bulmuş ve onu dinleyebileceğim bir yere geçmiş, masayı silmeye başlamıştım.

"Ah, çok kalabalık. Sanırım bugün burda daha fazla duramayacağım."

İç çekişin arından adımı duymamla yerimden sıçradım.

"Sooyun, hesabı da getirebilir misin?"

Elimdeki bezi bırakıp hızlıca parayı koyacağı küçük kutuya bir not yazmaya karar verdim.

"Neden bu kadar yalnızsın?"

Altına da sevdiğini bildiğim için küçük bir Moomin çizmiştim. Yanımdan geçen Chenle'yu görmemle onun eline tutuşturmuştum.

"Bunu da Renjun'in masasına koyarsın."

Kafasıyla onayladı ben de arkamdaki tezgaha yaslandım.

"Şu çocuğu kese kese bitiremedin bir türlü."

Donghyuck'un sesiyle yerimden sıçradım. O ise sırıtıyordu.

"Korkuttun beni!"

"Sooyun-shi, birisi sürekli sana senin Renjun'e baktığın gibi baksa nasıl hissederdin?"

"O kadar rahatsız edici mi bakıyorum?"

Dudaklarını büktü

"Yaaani, rahatsız edici değil ama salak değilse ona baktığını anlamıştır ve bilirsin o böyle şeyleri pek sevmiyor."

"Bakmayayım mı yani?"

Donghyuck gözlerini devirdi

"Bakma, git konuş. Ne de olsa her gün burda. Yarın geldiğinde konuşabilirsin."

Chenle gülümseyerek elime kağıt tutuşturduğunda kağıdın bana geri geldiğini fark etmiştim.

"İnsanlar yalnız olmama karar kıldılar. Peki bu neden seni ilgilendiriyor?"

Pekala, böyle bir cevap beklemiyordum açıkçası.

"Ben de bakacağım!"

Donghyuck elimdeki kağıdı aldı ve okudu.

"Bence anladı ve senden atak bekliyor."

Donghyuck, arkadan ona sarılan sevgilisini fark edince ona döndü ve dudaklarını birleştirdi. Chenle ile birbirimize kusuyormuş gibi yaptık.

"Kim atak bekliyormuş, sevgilim?"

Elindeki kağıdı salladı. Sunae'de kağıdı okurken gülümsedi.

"Ouuu~ demek bizim küçük Sooyun'umuz artık Moomin delisi çocuğa açılıyor!~"

Sesini inceltip konuşmasıyla gözlerimi devirdim.

"Lütfen şunu yapma."

Öğle yemeği saatimiz geldiğinde sırayla çıkmaya karar verdik. Chenle işi kısa süreceği için ilk çıkmaya karar vermişti. Donghyuck zaten kendi yemeğini kendi yaptığı için öğle arası ihtiyacı duymuyordu. Telefonuma gelen mesaj sesiyle kasadaki küçük sandalyeye oturdum.

Nana: Omo! Renjun bana bir not attı, sanırım tavsiye alman gereken küçük bir şey var~

Nana: Öğle yemeğindesiniz değil mi? Jeno'yu da alıp geliyorum!

Ben: Sana notu mu attı?!

Ben: Bir şey dedi mi?

Ben: Ne dedi?

Ben: Tersledi mi?

Ben: Benden nefret mi ediyor?

Nana: Hey hey sakin ol! ㅋㅋㅋ

Nana: Bir şey demedi sadece notu attı. Gelince konuşuruz, tamam mı?

Telefonun ekranını kitleyip bacağımı sallamaya başladım, korkmalı mıydım?

Hiç ama hiç ama hiç içime sinmese de bölüm atma dürtüme engel olamadım aktif olabilmek ve bölüm yazabilmek beni için daha da zıtlaşmadan işleri rayına oturttmak istiyorum. Umarım bunu yaparken rayları da bozmam...

Moomin Cafe | 런쥔 |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin