;korkutan gece sevildi, en güzel anılar o gece birikti

2.2K 235 124
                                    

Seokjin sorulan soruyla tüm bedeninin bir anda buz tuttuğu hissetti. Elbette bunu bir gün duymayı bekliyordu, elbette Taehyung'un eninde sonunda bu soruyu karşısına çıkaracağını biliyordu. Fakat şimdi olmasını hiç istemedi, bağlarını daha yeni yeni bağlıyorlarken birbirlerine bunu öğrenmek tüm bağları bir anda yok edebilirdi. Seokjin en çok Taehyung'un tepkisinden korkuyordu. Taehyung daha önce bu gerçeği öğrenmişti, fakat buna dayanamamış zihni tamamiyle silmişti tüm anılarını. Seokjin'i de onunla birlikte silmiş, o olayı hatırlatan ne varsa yok etmişti. Şimdi her şeyi unutmuşken, ona gerçeği söyleyip üzmek ne kadar doğruydu? Kalbindeki acıyı, omuzlarındaki yükü unutmuşken, ona yeniden hatırlatmak ne kadar doğruydu? Peki ya hatırlarsa, yeniden unutur muydu?

Seokjin bakışlarını önündeki bardağa getirip, içti. Bu soruya nasıl bir cevap verebilir bilmiyordu, çünkü şu an ne kalbi, ne de zihni söylemesi için onu diretiyordu. Şu an tüm zerresiyle bu gerçeği saklamak istiyordu.

"Unuttun," dedi güçsüz çıkan sesiyle, gözlerini Taehyung'a getirdi. "Unutmuşken yeniden hatırlamak, özellikle sana acı verecek bir şeyi hatırlamak ne kadar mantıklı?"

Taehyung omuz silkti. Elbette acı vereceğini biliyordu fakat yine de duymak istiyordu. Kaldırabilir miydi bilmiyordu, fakat yine de her detayıyla bilmek istiyordu. Çünkü ne kadar acı verirse versin, ne kadar dayanılmaz olursa olsun, aklındaki soru işaretleri kadar acıtmazdı canını. Her geçen gün büyüyen cevapsız sorular kadar yük olamazdı omuzlarına. Şimdi cesaretini bulmuşken kaybetmek istemiyordu.

"Şu an acı çekmiyor muyum sanıyorsun?" dedi, gözlerini hiç ayırmadı Seokjin'den. Bakışlarındaki durgunluk, çektiği üç yılı belirtircesine yoğundu. "Hiçbir şey bilmemek isterdin değil mi? Her şeyi unutmak, sana acı veren her şeyi unutmak isterdin." Yarım ağız güldü. "Bir hafıza kaybı, her şeyi iyi yapabilir değil mi?" Başını iki yana salladı. "Yapmıyor, yemin ederim Seokjin her şey aynı kalıyor. Yüreğin acıyor, acıyor da sebebini bilmiyorsun. Birilerine muhtaç oluyorsun, sadece gerçeği duymak için birine yalvarmak bile istiyorsun." Yutkundu. "Kandırılıyor gibi hissediyorsun. Anlatılan her şeyi zihninde bulmak istiyorsun, fakat bulamıyorsun. İnanmak istiyorsun ama inanamıyorsun. Bu kolay bir şey değil, inan bana bu hiç kolay değil."

Seokjin bir bardağı daha dikti kafasına. Ne söylenilenleri kaldırabileceğini hissetti, ne de sorulan sorunun cevabını verebileceğini. Taehyung'a hak verememek imkansızdı, onun soru işaretleri içinde bırakmak çok acımasızlıktı. Ellerini başına getirip ovaladı, yüreği karışıktı, zihni karışıktı beyni sanki durmuş gibiydi. Seokjin tamamiyle gücünü kaybetmişti, tükenmişti. Aklında tuttuğu, gizlediği ne varsa tüketmişti onu. Eskiyi hafızasından söküp atabilse, anında yapardı bunu. Kaçmak isterdi, bir daha da asla hatırlamak istemezdi. Bundan oldukça emindi.

"Taehyung," dedi, sıkıntıyla nefes verdi. "Bu çok ağır." Başını iki yana salladı. "Ben bunun cevabını vermeye hazır değilim, ben şu an bunu kaldırabilecek kadar güçlü değilim."

Taehyung başını önüne eğdi. Merakı içinde büyüdü fakat yine de üstelemedi. Çünkü bu gerçek ikisini de kapsıyordu, eğer biri hazır değilse diğerinin hazır olmasının hiçbir anlamı yoktu.

"Ellerimi tut." dedi Taehyung, Seokjin'in kaşlarını çatmış kendisine baktığını görünce gülümsedi. "Masanın altından ellerimi uzattım, tut."

Seokjin yüzündeki şaşkın ifadeyle ellerini masanın altına getirdiğinde, Taehyung'un elleri tarafından anında kavrandı. Bu hoşuna gitmiş olacak ki, güldü.

"Belki masanın üzerinden ellerini tutmaya cesaretim yok, belki yüzüne seni seviyorum diye haykıracak cesaretim yok. Fakat senin her zaman yanımda olduğun gibi, her canım acıdığında ellerimden tuttuğun gibi, ağladığım zaman saçlarımı okşayıp, her şeyin geçeceğini söylediğin gibi, ben de senin yanında olmak istiyorum." Parmaklarını parmaklarına kenetledi. "Eğer kaldıramayacağını söylüyorsan ben beklerim, günlerce, haftalarca, aylarca. Sen hazır olana kadar beklerim. Ben cesaretimi topladım duymak için, ne zaman söylebilecek gücü toplarsan o zaman duymak istiyorum." Gülümsedi. "Şimdi bu soruyu hiç sormadım farz edelim."

tigers | taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin