Albay Kızı

Manyak mısın sen?

"Komutanım."

"Ha Selçuk söyle." Dedim sakin kalmaya çalışarak.

Bunlar ucuz verilen elektronik eşya gibi beni zorluyorlardı. Kesinlikle donan telefon, çekmeyen şebeke gibilerdi.

"Eğitimlere gireceksiniz değil mi?"

"Farkındaysanız istifa etmiyorum arkadaşlar, kalıcı tim komutanı geliyor o kadar. Yani benden daha kurtulamazsınız."

"Estağfurullah komutanım." dedi Eren.

"Kesin öyledir Eren, susun geliyorlar!"

Tüm tabur sıra olmuş Cevdet Albay'ı ve Oğuzlar timine;yani benim üsteğmeni olduğum time gelecek yeni komutanı bekliyorduk.

 Cevdet Albay yanında 185 boylarında,hafif sarışın,bordo bereli bir subayla karşımıza geçti.

Bir dakika bir dakika,

BORDO BERELİ?

Ayrıca bu adam?

Bu benim markette çarpıştığım adam değil mi?

"Günaydın asker!" dedi iç sesimi bölen Cevdet Albay'ın sesi.

"Sağol!"

"Nasılsınız!"

"Sağol!"

Yüzbaşıyı gösterdi;

"Oğuzlar timinin yeni komutanı, Özel Kuvvetlerden Emir Oğuz Zorlu"

Yüzbaşı konuştu;

"Özel Kuvvetlerden gelmiş olmam şu anlama geliyor, Oğuzlar sınır dışında da aktif hale geçecek."

Ve arkamdaki Timur'un sesi doldurdu kulaklarımı;

"Boku yedik."

Gülmemek için dişlerimi sıkmıştım ama gerçekten bitmiştik.

"Tanışabilirsiniz,tanışmanız bitince toplantı odasına gelin" dedi ve gitti Cevdet Albay.

Komutanlarımdan sonra sıra bana geldi.

Bir adım öne çıkıp asker selamı verdim.

Hatırlamıştı.

Yüzündeki tebessümden anlamıştım bunu.

Bozuntuya vermeden konuştum;

"Üsteğmen Sara Nur Tamer, hoş geldiniz komutanım!"

"Sen marketteki kızsın,hoş bulduk üsteğmen."

"Öyle komutanım."

Toplantı odasındaydık.

Cevdet Albay geldi ve otoriter duruşunu hiç bozmadan konuştu;

"Oturun!"

Oturduk.

Hepimizi şöyle bir süzdü;

"Yeni tanıştınız,Oğuzlar sizde yeni görevden geldiniz ama göreve gideceksiniz"

"Nereye komutanım?" dedi yüzbaşı.

Ben içimden Allah'ım ne olur duhoq olmasın diye üniversite sınavında kendime etmediğim derecede dua ederken,

Cevdet Albay konuştu;

"Duhoq"

Zaten olmasa şaşardım.Nerede bokluk orada Oğuzlar olurdu.