•AHUDUDU•19.BÖLÜM

12.8K 793 48
                                    


"Öyle kolay aşık olmam.
Ama senin ayrı bir havan var.
Seni gördüğümde, beynim oyunlar oynar.
Yine görüşürüz
Hiç sanmam, yaşıyoruz çok farklı hayatlar..."

#Can Ozan - Öyle Kolay Aşık Olmam (ft. Damla Eker) |


#Evgeny Grinko - Valse 🍃


*Şarkı önerilerinizi bekliyorum.

AHUDUDU 19. BÖLÜM: "Aşkın İmkanı"

Ahu, oturduğu rahatsız tahtanın üzerinde kalçalarını sağa sola kıvırarak gerinir gibi sürtündü, vücudunun tutulmasına neyse ki engel olmuştu. Fotokopi çektirdiği notlara son kez bakarken, içeri gelen yeni iş arkadaşı Sakine, kızın hala burada olmasından dolayı içten içe patronu -kayınbiraderini- suçlayarak, yüksek, canlı gür sesiyle bağırdı. Sesi, Ahu'yu yerinde sıçratmıştı.

-Kız! Ne arıyorsun sen burada? Bitti senin iş. Paydos! Hadi hadiii." Kirpiklerini kırpıştıran kız zaman kavramını kaybetmiş gibi olunca, saate baktı ve suyunu köşeye koyarak depoda ayaklandı. Burası sebzelerin getirildiği depoydu ve sayımı erken bitirdiği için biraz notlara göz atmıştı. Herkes onu çaylak sanıyordu ve gün boyu hafif işler vermişti ama o yaşının aksine tecrübeliydi. İş arkadaşlarını sevmişti, Gökhan ve Sakineyle tanışmıştı bugün.

Gökhan, sözlü olan, yirmilerinin sonlarında bir delikanlıydı. Ahu'ya şimdiden "mektepli" diye sataşıyor, kendisinin eğitimsizliği hakkında rahatça konuşuyordu. Hayatı boyunca çalışmıştı, lise terkti ama gözü kapalı güvenilecek insanlar olurdu ya? Gökhan da onlardan biriydi özünde. Kafede ona bakışan kızlara asla yüz vermiyor gün içinde sık sık vakit buldukça sözlüsüyle konuşuyordu. Ona yüzük almak için son üç aylığını biriktirmişti konuşma arasında kızın duyduğu kadarıyla.

Sakine ise otuz yaşlarında bir kadındı, dediğine göre yedi yaşında bir oğlu vardı. Kocası iki sene önce vefat etmişti, bu kafede ise 8 senedir çalışıyordu. Kocasıyla burada tanışmıştı ve şuan bu kafeyi idare eden de, rahmetli kocası Yavuz'un işe yaramaz kardeşi Tayfundu.

-Fark etmemişim. Sayımı erken bitirdim." Kızın iki adım arkasından yürüyerek onu takip eden Sakine, deponun kapısını kapatıp Ahuyla yürümeye devam etti ve bir yandan da hızlı konuşmasıyla, gür sesi koridoru doldurdu.

-Salak Tayfun. Seni çömez sandı herhalde. Kafa yok ki adamda!" Çantasını koyduğu odaya girdiğinde eski dolabın, işe yaramaz kilidini çevirdi ve tişörtünü soyarken yüzünü dolabın içine doğru döndü Ahu.

-Sen neden yönetmiyorsun burayı? Hem her işi de biliyorsun."

-O kaynanam olacak kadın varken mi? Hıh. Sen de amma saf bir kızsın Ahu. Kadınlar istediğinde her işe bulaştıramaz elini, izin vermezler."

-Aptallar. Vermiyorlar da ne oluyor? Sen olmasan batacaklar. Öyle dedi Gökhan ağabey."

-Hehehehe...Sen ne hırçın bir şeysin öyle! Aman diyim, ele karışma. Koca evinde olamazsın böyle." Bu esnada kazağını giyen kızın, parmağında takılı kafası kadar yüzüğe kaydı gözleri. Bugün sormak için dört kere gözleri kaymıştı o büyük taşa, ama hep araya iş girmişti. "Diyecektim ki...Nişanlısın kız sen." Kadın söylenirken, Ahu dolabındaki telefonun son kez yanan ışığına baktı. Şarjı azalıyordu ama dört cevapsız arama vardı. Demek ki Dinçer, kapıda bekliyordu. Onu daha fazla bekletmemek adına montunu da hızlı hızlı giyerken, Gökhan omzuna astığı, dizinin bir karış üzerine gelen yatay silindiri andıran uzun spor çantasıyla, kapıyı tıklattıktan sonra girdi odaya.

AHUDUDUWhere stories live. Discover now