❧ 50 | Final

2.8K 203 571
                                    

Harry sesini çıkartmadan parmaklarını toprağın üzerinde gezdiriyordu. Sadece gülümsedi. Dışarıdan kendisini izleyen ailesi ve Niall bunu garipsese de Harry sadece gülümsedi. Toprağı Diana'nın tenini sever gibi sevdi. Konuşmamıştı, geldi geleli ağzını bile açmamıştı. Sadece gülümseyerek Diana'sını sevmeye devam ediyordu.

Bayan Styles oğlu için endişelenip yanına gitmek istese de Niall onu durdurmuştu. Biliyordu ki Harry şu an kendilerinin görmediği şeyi görüyordu. Orada uçsuz bucaksız bir çukuru örten toprağı değil, kollarının arasına yatan, kızıl saçlı, parlak mavi gözleri olan biricik sevgilisi görüyordu.

Gülümserken bir yaş süzüldü Harry'nin gözlerinden. Yine de gülümsemeye ve toprağı sevmeye devam etti.

"Bizi görmüyorlar Harry, artık tamamen özgürüz..."

Harry toprağı okşamaya devam etti. Ağır bir şekilde başını salladı. Evet belki onu değil ama, Diana'yı artık kendinden başka kimse görmüyordu.

"Ben mutluyum Harry, beni sevmeye devam et. Evet, işte böyle. Saçlarımı da sever misin?"

Harry'nin dışarıdan bakılınca garip görünen davranışlarının aksine Harry ellerini mezar taşına uzatarak okşamaya devam etti. İçinden konuşarak soru sordu Diana'ya.

"Seviyorum, bu hoşuna gitti mi?"

Diana gözlerini kapatarak onu onaylamıştı.

"Gitme Harry, hep burada kal. Beni yalnız bırakma. Yalnızlıktan ne kadar korktuğumu biliyorsun..."

Harry başını sallayarak ağlamamak için dudaklarını dişlediğinde annesi telaşla oğlunu izledi. Orada sessizce oturup başını sallıyor ayrıca karşısında biri varmış gibi dikkatlice toprağa ve mezar taşına odaklanıyordu.

"Konuş benimle Harry, ama az önceki gibi değil. Sesini duymak istiyorum, sesini çok seviyorum."

Harry dudaklarını aralamaya çalıştı ama başarısız olmuştu. Resmen konuşmayı unutmuştu. Mahçup bir şekilde başını eğdiğinde yanağında Diana'nın elini hissetti. Bakışlarını kaldırarak bulanıklaşan görüntüye baktı.

"Beni bu halimle de sever misin? Bana hala aşık mısın Harry?"

Harry sanki Diana hayallerinden kaçarcasına başını salladı. Çünkü Diana'nın görüntüsü gittikçe bulanıklaşıyor ve yok olmaya başlıyordu.

"Öyleyse... şunu bil... Harry, ben de..."

Sesler Harry'nin kulağında uğuldamaya başlamıştı. Görüntü tamamen kaybolmuştu. Hıçkırarak eliyle önünü yokladı. Ama bu sefer eli pürüzsüz beyaz bir tende değil, koyulaşmış bir toprağın üzerindeydi. Korkmaya başlamıştı. Derin nefesler alarak başını kaldırdığında mezar taşındaki isimle karşılaştı.

Ah, bebeğim seni son kez sevmeme izin ver...

* * *

Harry'nin annesi Denise, yine sabaha kadar Harry'nin başından ayrılmamıştı. Harry'yi üzgün görmek onu mahvediyordu. Gözlerini araladığında odada eşi Frank'i gördü. Frank tek kaşını kaldırarak elindeki ses kayıt cihazına bakıyordu. Denise yavaşça doğrularak Harry'nin uyanmaması için kısık bir sesle konuştu.

Diana ➳ H.SWhere stories live. Discover now