Aşkına Serisinin ikinci kitabı olmakla birlikte ilk kitaptan bağımsızdır. Ancak arada Giray ve Cansu'yu görebilirsiniz benim önerim onu da bir okuyun ne dersiniz?
Yatağımda uykumun açılmasını beklerken dün olanları düşünüyordum. Yeni işim, Ulaş'ı tekrar görmem. Onun beni tanımamazlık geleceğini düşünürken kardeşiyle bile tanışmış olmam. Sanırım iş gözümde büyümeye başlamıştı çünkü Ulaş'ın varlığı beni geriyordu ister istemez. Ne şartlar altında tanıştığımız malumdu ve...
Devamı yoktu işte. Aldatıldığım gün tanıştığım bir adamdı o sadece benim için. Şimdi ise onun sağlığından sorumluydum. Sürekli iletişim halinde olacaktık.
Bunları boş vererek yatağımdan kalktım. Yine normalden erken kalkmıştım ve bu da benim için demek oluyordu ki güzel bir koşu beni bekliyordu.
Spor kıyafetlerimi giymiş kulaklarımı takmış bir şekilde önce yavaşça ısınarak yürümeye daha sonrasında ise koşmaya başlamıştım.
Koşarken yüzüme vuran rüzgar ile uykum iyice açılmış olsa da dün olanları bir türlü unutamıyordum. Hızımı artırarak koşmaya devam ettim. Eve vardığımda kendimi hemen duşa atmıştım. Saatimin az kaldığını fark ettiğimde ise hemen hızlı hareketlerle saçımı kurutmuştum.
Saçlarımı düzleştirdikten sonra altıma beyaz pantolonumu üzerime de yarım kollu tişört giymiştim. Hafif bir makyaj yapıp güneş gözlüğümü de aldığımda hazırdım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karşınızda Talia Yıkılmaz)
Geçen seferki gibi taksi ile uğraşmayıp arabama binmiştim. Sabahtan beri kahvaltı namına bir şey yememiştim ve sanırım açlıktan bayılabilirdim. Tesisin kapısından içeri girip arabamı park etmiştim.
Odama doğru giderken iyice midemin bulanmaya başladığını hissediyordum. Odaya girdiğimde elim direkt telefona gitmiş yiyecek bir şeyler isteyecektim ki destursuz bir şekilde odaya giren şahıs ile elim havada kalmıştı.
"Günaydın Talia."
"Ulaş."
"Niye bu kadar şaşırdın ki? Neyse umarım kahvaltı yapmadım dersin."derken diğer elindeki torbayı göstermişti.
"Şey yapmadım ama.."
"Ama?"
"Burada kahvaltı ediyor oluşumuz sıkıntı çıkarmaz mı?" Sonuçta ikimizde bu odada yalnız olacak.
"Hangi konuda sıkıntı olacağını düşüyorsun ki?"diyerek sırıtarak konuşması iyice sinir olmuştum.
"Of Ulaş lütfen çıkar mısın? Zaten başım ağrıyor."dediğimde kaşlarını çatarak bana bakmaya başladı.
"Neyin var?"
"Bir şey yok." İyice ters bakmaya başladı bana.
"Talia."diye tekrar sorarcasına baktı.
"Sadece acıktım." Kaşları iyice çatıldığında çekinerek baktım. Masanın karşısında otururken bir anda sandalyesini yanıma çekti.
"Sen al bakalım şu torbayı. Bende hemen içecek bir şeyler kapıp geleyim. Çay mı Kahve mi?"
"Çay alırım zahmet olmazsa."
"Duymamış olayım Talia."
Masaya tek tek eşyaları yerleştirirken kapının açılması ile yine bir tedirgin olmuştum. Gerçi antrenman saatine daha vardı yani takımdan birinin bizi görme olasılığı yoktu.
Masama çayları da koyduğunda yine sandalyesini ta yanıma kadar çekti.
"Eee gevrekler nasılmış?"
"Gevrek?"
"İzmirliyim diyordun o yüzden gevrek demiştim."dediğinde kahkaha atmıştım. Dikkatlice baktığını görünce ona döndüm.
"Niye bana öyle bakıyorsun?"
"Çok güzel gülüyorsun sadece."dediğinde utanarak ona bakmıştım bende.
"Kasmana gerek yok. Ben bile simit diyorum gevreğe dilim alışkın değil."dediğimde abartılı derin nefes verdi.
"Sevindim." Bana hala biraz önce baktığı gibi bakmaya devam ediyordu.
"Bakma bana şöyle. Aç ağzını."diyerek reçele batırdığım simidi ağzına tuttum. Şaşkınlıkla bana baktı. Tekrar uzattığımda şaşkınlığını kenara bırakarak ağzını açtı.
Simidi aldığında parmağımda hissettiğim ufak bir sızı ile kendimi geri çekmek istedim. Geri çekilirken elimi tuttuğunda göz göze gelmiştik. Isırdığı parmağı tuttuğu gibi öptü.
"Ulaş."
"Hı."
"Şey toplanalım mı artık?"diyerek gözlerimi ondan kaçırdığımda çenemi kavradı.
"Talia."
"Efendim."
"Kaçırma gözlerini benden."diyerek bana yaklaştığında gözlerimi kapattığımda açılan kapı ile kendimi geri atmıştım.
*****
Bu bölüm oldukça kısa yani yorumlarınızda haklısınız. Diğer bölümün uzun olmasını diliyorum.
