Altıncı Bölüm-Birinci Kısım

45.5K 2.1K 116
                                    

4 Saat Önce

"Sana bir iyi bir de kötü haberim var!"

Bora başını okumakta olduğu raporlardan kaldırdı ve heyecanla odaya giren Eşref'e baktı. Eşref'in yüzü karışık duruyordu. Hangi duyguyu yaşayacağını bilemiyor gibiydi. Bora elindeki gümüş kalemi sinirle açık dosyaların üzerine bıraktı. Bu günün de olaysız geçeceğini ummuştu, görüyordu ki yanılıyordu.

"Seni dinliyorum!"

"Önce hangi haberi duymak istersin?" Eşref her zaman oturduğu koltuğa oturdu ama arkasına yaslanmadı. Onun bu kabına sığamayan heyacanlı tavırları Bora'yı her zaman huzursuz ederdi.

"Kötü haberden başla!"

"Kabil'in evine sızdırdığımız adamlardan günlerdir haber alamıyorduk, bizimkiler birinin cesedini bulmuş." Bora gözlerini devirince Eşref devam etti. "Şah damarını birisi parça parça etmiş! İmzanın kime ait olduğunu söylemeye gerek duymuyorum!"

Bora gözlerini devirdi. "Biliyor musun bunu çirkin dev bana o kadar çok yaptı ki artık sinirlenmiyorum bile! Alışmaya başlıyorum. Yarın seni de doğrasa kılım kıpırdamaz!"

"Bana olan hassasiyetin hep gözlerimi yaşartmıştır!" Somurttu."Kötü haber bu değil! Kötü haber adamımızın ona konuşmuş olması!"

"Ne demek konuşmuş?" Bora hırsla masaya vurdu, hesap soran bakışları adamın üzerindeyken. Bu haber onun bütün planlarını suya düşürürdü. Eşref konuşmuş diyordu, öyleyse diğer adamları ona haber vermiş olmalıydı.

"Konuştuğuna emin misin?"

"Evet, ikinci adamımız haberi uçurdu. Dinlenmediğinden ve izlenmediğinden emin olmak için birkaç gün beklemek zorunda kalmış. "

"Ne kadarını biliyorlar? Öğreneli çok olmuş olmalı, buna rağmen harekete geçmediler. Ne yapmaya çalışıyorlar?"

"Abdi, Tansel'in senin kardeşin olduğunu artık biliyor. Zaten adam konuşur konuşmaz attığı ilk adım senin için yaptırdığı araştırmayı büyütmek olmuş. Senin soruşturduğun bütün insanları gidip bir de o görmüş!" Eşref arkasına yaslandı. "Neden harekete geçmediğini ben de bilmiyorum. "

"Planı neymiş bir öğren Eşref. Bu sessizlik hiç hayra alamet değil!" Aklına birden Alpay bebek gelince ekledi, "Peki Alpay'ın bende olduğunu biliyorlar mı? Daha doğrusu O... Hazer Durukan?" Eşref'e sorarken bile sesinin çekingen çıkmasını önleyememişti. Eşref omzunu silkti.

"Bana kalırsa hayır. O bir kadın ve bundan öte bir anne! Aylardır deliler gibi bebeğini aramış, adresini bilse ne yapar eder onu senden almaya çalışırdı!"

"Haklısın!" Bu keyfini biraz olsun yerine getirmişti. O da derin bir nefes alarak kendinden emin bir ifadeyle koltuğundan kalktı. "Artık iyi haberi duymaya hazırım, Eşref."

"Karazahit..." Eşref ışık saçan gözlerini adamın yeşil gözlerine dikti. Ona beklediği cevabı vermek genç adamın gurunu okşuyordu. Bu başarı tamamen onun emekleriyle elde edilmişti.

"Söyle hadi, Eşref. Bana duymak istediğimi söyle!"

"Kabil'in şirketlerinin yeni CEO'su artık sensin, Bora Karazahit! Onu yendin! Onu bitirdin!"

"Eşref! Biz yaptık! İkimiz başardık!" Adamın omuzlarından tutup sımsıkı sarıldı. "Teşekkür ederim, kardeşim!"

"Zevkle yardım ettim. O ihtiyar piçin Alpay'ı bize getirdiği günü asla unutamıyordum!"

Bora minnettar bir şekilde ona dikti bakışlarını. Sadakatin ne demek olduğunu Eşref'ten öğrenmişti. Böylesine çalkantılı giden bir hayatta böyle sağlam duran bir yol arkadaşı olması Bora için ne büyük bir şanstı. Adamın omzuna eliyle vurdu manidar bir şekilde.

Kızıl AyazOù les histoires vivent. Découvrez maintenant