0.1

16.9K 730 436
                                    

"Oğuz oğlum uyansana, ders bitti.Aloo!!"

  Sırasına çökmüş umarsızca uyuyan çocuk , kitaplarının üzerine koyduğu kafasını kaldırıp şaşkın bir şekilde gözlerini bir kaç kez kırparak uyanmaya çalıştı ama gözleri ısrarla açılmıyordu.Oflayarak tekrar kafasını kitaplarının üzerine koydu.Yanındaki arkadaşı çok rahatsız edici bir şekilde Oğuz'u dürtükleyince istemsizce yüzü buruşmuştu Oğuz'un.

"Muharrem oğlum rahat bırak beni bak çok fena s.kerim seni."

"Tamam be , kalk ama sende.Hem yüzünü buruşturunca çok çirkin oluyorsun."

"Ya bi git."

"Okulda kalmaya çok meraklısın anlaşılan.İyi bende gideyim de Sema tezemin senin doğum günün için yaptıklarını yiyeyim.Dün akşam sarma yaptığınızı söylemişti."

"Bak Muharrem tam olarak şu kapıdan s.ktir git."

  Oğuz tek gözünü açmış işaret parmağıyla sınıfın kapısını işaret ediyordu.Muharrem  yüzüne sahte alınmış bir ifade yerleştirmiş ,  sınıf kapısından çıkmadan önce de bağırmıştı.

"Sonra çok pişman olursun Oğuz ,Nerde benim Muharremim  dersin de ben o zaman olmam.Başka kankalar bulurum."

  Muharrem de gittikten sonra sınıfta kimse kalmamıştı.Okul 5 buçukta kapanıyordu.Bugün kurs falan da yoktu.Saat'e baktı , 4'ü 10 geçiyordu.1 saat daha burda takıldıktan sonra çıkabilirim diye düşündü.Annesine kitapçıya uğrayacağını söyleyen bir mesaj attı ve kafasını tekrar sırasına koydu.Normalde her zamanki gittiği kitapçıya okuldan sonra gittiğinde yol ortalama 2 saat çekiyordu , o yüzden bir sorun çıkmayacağını düşündü.

  Saat 5'i 10 geçerken tekrar uyandı Oğuz.Dışarısı çoktan kararmaya başlamıştı.Tahminince ezan okunması yakındı.Hızlıca ayağa kalktı ve kitaplarını çantasına koyarak koşar adımlarla okuldan ayrıldı.Bahçe kapısına geldiğinde hangi tarafa  gitmesi gerektiğini hatırlayamadı bir süre.Boş gözlerle etrafına baktı.En son oraya gittiğinde kafası biraz dumanlıydı anlaşılan.Sonraysa uzun zaman görüşmemişti onlarla.

  Biraz daha düşündükten sonra karşı taraftaki yokuştan indikten sonra ara sokaklara girmesi gerektiğini anımsadı.Sırtından aşağıya kayan çantası düzeltti ve koşarak karşı caddeye geçip karanlık sokaklara inen yokuşa yöneldi.

  Yokuştan sonraki derenin yanından  girdiği bir ara sokakta 15 dakika yürüdükten sonra gelmesi gereken yerin burası olduğuna emindi.

  Hava soğumaya başlamıştı.Sabah annesinin sözünü dinlemeyerek ceketini almadığı için bir kez daha kendisine sövdü.Bir yandan da hala burada ne halt ettiğini düşünüyordu.

"Oğuz , burda ne işin var."

  Ses arka tarafından geliyordu.Kafasını çevirip baktığında buraya gelme sebebini gördü , Berkay.Biraz sinirli görünüyordu.

"Mesaj attım , görmedin.Ben de geldim."

"Telefonum bozuktu gerizekalı.Ailen nerede olduğunu düşünüyor."

"Kitapçıda."

"Kitapçıda öyle mi?Peki sen ne bokum burdasın."

"Alışveriş için."

"Paran var mı bari?"

  Küçük bir çocuk gibi hevesle kafasını salladı Oğuz.

"İyi al şu paketi de gözükme çok buralarda.Polis babanın kulağına gitmesini istemezsin herhalde burada olduğunun."

  İkisi de ellerindeki paketleri değiş tokuş ettiler ve hızlıca birbirlerinden uzaklaştılar.Bir yarım saat sonra otobüste eve giderken bile cebinde sımksıkı tuttuğu paketi düşünüyordu Oğuz.

  Eve vardıktan sonra annesine bile selam vermeden hızlıca odasına geçip kapıyı kapattı ve çantasını bir köşeye fırlattı.

"Oğuz ! Hemen hazırlan ,  yardım edeceksin bana.Zaten baban da yok bu akşam o kadar misafiri ben nasıl ağırlayayım."

"Bana ne ya! Ben mi çagırdım o kadar misafiri?"

"Aa çok ayıp , hem senin doğum günün için geliyorlar onlar.İtiraz istemiyorum.Yeni aldığımız gömleğini giyip hemen mutfağa , yanıma geliyorsun."

''Tamam!"

  Babasını olmaması işine gelirdi.Bu gece kullanabilirdi ve kimsenin ruhu bile duymazdı.
 
   Yatağına oturdu ve sakince kıyafetlerini çıkarıp aynadaki çıplak görüntüsüne baktı.Vücudunu hiç beğenmiyordu.Çok soluk beyaz bir ten rengine sahipti ve bir erkeğe göre oldukça zayıftı.Ayakları ve kolları sanki her gün mümkün olandan daha da çarpık gibi duruyorlardı.Saçları çirkin bir sarıydı ve mavi gözleri korku filmerindeki cinlere taş çıkartırdı .Kısaca bir ucube gibi gözüküyordu yani.

  Daha fazla kendini izlemeye dayanamayacağını düşündü ve cebinden çıkardığı paketteki haplardan bir tane aldıktan sonra  dilinde yuvarlayarak yuttu. 10 dakika sonra dışarıya çıkmak için hazırdı.

  Hemen mutfağa geçerek annesine sarıldı.

"Oy oğluşum , tamam ben de seni özlüyorum ama şimdi çalışmamız lazım.Hadi şu böreklerı alıver de salona ,  masaya götür."

  Oğuz börekleri masaya koyduktan sonra zil çalmıştı.Yüzüne o sahte ama gerçekçi gülümsemelerinden birini kondurdu ve kapıyı açtı.

"Hoş geldiniz Suna teyze , Ömer amca.Muharrem sen de hoşgeldin kardeşim."

Ay ay ilk bölüm bitti ve nasıl oldu hiç bir fikrim yok.Aslında bu kurgu böyle değildi ama sonra burası için hazırladığımı başka bir hikaye için yazdım ve buranın da kurgusunu değiştirdim.

Neyse umarım seversiniz.

Sevgiler...

Anne Ben Çirkin Miyim?  ||Boy×Boy||Where stories live. Discover now