Shithole

2. Bölüm-Şeytanın Elçisi

Mert'in cenazesini izledikten sonra -eski sevgilim- koluma jiletin dansıyla bir çizik daha attım.Böylelikle 8 çizik olmuş oldu.Bu öldürdüğüm sevgililerimin sayısıydı.Uyuşturucu işinede bulaşmıştım bunları yaparken.Çünkü ne de olsa Deniz'in -yani üçüncü sevgilimin- vücuduna aşırı doz uyulturucu verip damarlarını genişleterek ölüme sunmuştum.Tekrar belirtiyim ben kullanmıyorum,Emir bozuntusu yani uyuşturucu mafyası cesetlerimin polis bölümlerini halletmek için benimle flört ediyor.Yani öyle sanıyor.O benim ayakaltı bişey.

Herneyse,bugün bir meleğin (!) daha ölümüne sebep oldum.Şimdi duş alıp huzurlu bir uykuya dalabilirdim...

* * *

Sabah uyandığımda telefonuma baktım.18 tane çağrı gelmişti.ESİRGEMEDEN.

20 yaşındayım ve hala esirgeme tarafından denetleniyorum?! where is the freedom?!

Hemen siyah üstüne tül elbisemi giyip ayaklarıma siyah dolgu ve zımbalı ayakkabularımı geçirdim sonrasında esirgemeye gittim.Ve kulaklarım yine o lanetimsi sesi duymak zorunda kaldı ;

"Kumsal,artık şikayet almak istemiyoruz,Sorumluluğun bizden alınmış olabilir ama sonuçta seni biz yetiştirdik belirli bir süre.Ve senin üzerine gelen her sabıka bizim kurumumuzu da etkiliyor.Baban yüzünden seninle ilgilenmek benim şahsi sorumluluğum olmuş durumda.Artık polislerle bizi akraba etmek yerine geleceğini planlamayı düşünebilirsin.Değil mi?" dedi Haluk Bey.

Tanıtayım ; kendisi çocuk esirgemenin müdürü ve BABAM dediği insandan aldığı sorumluluğu korumaya çalıyormuş (!)

"Bakın Haluk Bey,BABAM diye adlandırdığınız şahısın benimle alakası yok.Ondan ne aldınız bu da beni ilgilendirmiyor.Beni korumak zorunda değilsiniz.Uğraşmanız gereken daha önemli şeyler var sonuçta değil mi? Mesela yasaları tekrar inceleyip esirgemede büyüyen bir çocuğun 18 yaşından sonra sorumluluğunuz altında olmadığını öğrenip uygulayabilirsiniz?!"

Gerçekten bu lafları dinlemekten sıkılmıştım Evet,annemde öldükten sonra çocuk esirgeme tarafından alınmıştım.Ve bu adamın fare leşi gibi duran görüntüsünü görmekten de,küçük bebek vızıltısı gibi konuşmasında da iğrenmiştim.Suçlarımdan dolayı tanındığım için Türkiye'de tam 21 tane il gezdim.Hemen her yerde parmakla gösteriliyorum.Youtube'da kıçına şaplak atıp acayip sesler çıkarıp mutlu olan maymundan bile fazla tık rekoru alan cinayet videolarım vardı.Haluk Bey beyinsizini bu düşüncelerden uzak tutarak sabırlı bir şekilde "Tamam" deyip buradan gitmek istedim.

Ama adam anlamıyor ki! Tanrım,artık beni sınama?!

"Bundan yedi kere öncede böyle demiştin ama !"

O sırada kolumdaki çizikleri görmüş olmalıydı ki elimi tutup onalara bakarak konuşmasına devam etti ; 

"Sen has-ta-sın"

İşte şimdi bittin sen adamım! Tutmayın beni !.

"Bana hasta demeyi kesin tamam mı?! Asıl bu lanet olasıca dünyada uçguruna düşkün bir varlık olup mutlu olmaya çalışmanız büyük bir hastalık örneği! Orta parmağımı yala kaltak!"

Dedikten sonra orta parmağımı gösterirken kapıyı çarpıp müdüriyet odasından çıktım.Bu kurumdan ne kadar çabuk çıkarsam ruh sağlığım için o kadar iyi.

Sıla'nın evine doğru yürürken düşüncelere daldım.Artık Türkiye'de yaşayamazdım.Farklı bir ülkeye gitmeliydim.Tüm pisliklerin serbest olduğu ve zevk verdiği bir yere,AMERİKA'ya..Bu arada Sıla benim en yakın kız arkadaşım.Esirgemeden ayrıldığımdan belli onunla kalıyoruz.Eve geldiğimin farkına vardım.Sıla bu gece Emir'le beraber benim Türkiye'den ayrılmama yardım etmeliydi.Sıla ve Emir -uyuşturucu mafyamız- pasaport ve amerikan vatandaşı olma işlemlerini felan halletmelilerdi.Hemen Sıla'yı aradım ve Emir'le yapması gerekenleri söyledim ve onun ne dediğini bile dinlemeden telefonu kapattım.

Sonra kırmızı bavuluma bütün elbiselerimi,ayakkabılarımı,şortlarımı ve tişörtlerimi sıkıştırdım.Ah,tabi şarj aleti olmazsa yaşayamam.Her şey hazır olduktan sonra telefonla uçak biletimi ayarlattım bu gece 02:00 da uçak yolculupum başlayacaktı.Sonra herşeyin hazır olduğunu düşündükten sonra sıcak suyun altına girerek rahatlayıp duş aldım.

* * *

Emir ve Sıla gece beni evden aldılar.Arabayla beraber beni havaalanına bırakacaklardı.

Sessizliği bozan ben oldum.

"Emir pasaport işlerini yaptın mı?"

"Kimliğin ve pasaportun hazır,sorun çıkarmaz" diye karşılık verdi Emir.

"Süper,Sıla okula ve esirgemeye gerekli konuşmaları sen yapacaksın arkamda hiçbir izlenim kalmasın.Beni öldü olarak göstereceksiniz.Cenaze işlemleri ve daha fazla için evde odana para bıraktım.Herkesi öldüğüme inandıracaksınız ve polis esirgemede Haluk Bey'den dosyamı almadan önce siz alacaksınız.O dosyaya ulaşırlarsa yaptığımız her şey bok torbası olur.Anlaşıldı mı?"

Sıla ve Emir'den bir süre ses gelmedi.Tek kaşımı kaldırıp "beni takıyor musunuz?" bakışı attım.Ve emir hemen sonra lafa girdi ;

"Ama Kumsal bu her ne kadar da olsa çok ince bir iş,yaşayan birini öldü gibi göstereceğiz.Ve bu sadece benim çetemle Sıla arasında olacak bir iş değil.Eğer sen Amerikada yapacağın pisliklerinle beraber herhangi bir sosyal medya yoluyla izlenirsen seni öldü olarak gösterdiğimiz için ayrı bir ceza alırız ve gerçekten ölürsün.

"Emir senin beyninin içinde olan şey ince bağırsak mı?! Sosyal medya sitelerinin işlemlerini ve denetlemelirini Onur halledecekmiş.Ayarladım ben o işi,siz dediklerimi düzgün yapın yeter." 

Ben sözümü bitirdiğimde havaalanına gelmiştik.Arabadan inip uçağa doğru ilerlemeye başladık.Sıla meraklı bir şekilde yüzüme bakarak sorusunu yöneltti ;

"Kumsal Amerika vatandaşı olman için kimlik işlemleriyle uğraşırken isim konusunda bize çok ısrar ettin,neden Evilance senin için bu kadar önemli bir isim haline geldi?" deyip benden mantıklı bir cevap bekledi.Bense ona alması gerekeceği kadar blgi verdim.

"Ben şeytanın silahıyım Sıla.Ve onun kalıntısını kanımda hissederek nefretmi kazanıyorum.Beni bunun için yargılaman iyi olmaz." dedikten sonra gözlerinin içine sivri bir bakış atıp etkili bir veda ederek uçakta yerimi aldım.

Bekle beni Amerika,Şeytanın Elçisi geliyor...

Uzun zamandır hikayenin devamını yayınlamadım çünkü yazmak için gerekli kurguyu bulduğumu düşünmüyordum.Şimdide bişeyler yazmaya çalıştım eksiklerim veya hatalarım olabilir kusura bakmayın hızlı yazmak zorundaydım ^.^ Sizi seviyorum :))