GÜL'ÜMSe

455 261 63
                                    

  Bir kız sevdim; Gözleri, bu dünyadaki tüm güzellikleri içinde saklayan bir deryaydı. Ben onun sahiline vurmuştum, o bana kıyı olmuştu. Issız limanların martı çığlıkları gibi sevdim onu. Öyle sessiz sedasız. Onu otobüste ilk gördüğümde, iş dönüşü babasını camda bekleyen bir çocuk gibiydi, öyle umut dolu bakıyordu ki camdan dışarı, babası bile olmaya razı gelebilirdim. Sanki, kışın ortasındaki bir kumsal kadar boştu otobüs, sanki sadece ikimiz vardık. Otobüsten ineceği durağa kadar onunla gittim. İndim, bekledim. hiç bu kadar beklememiştim birini, bir şeyi. Sonra, tekerlekli sandalyesiyle aşağı indirdi 4 kişi. Kucağında bir kitap, dizlerinde kareli bir şal, başında ponponlu bir kırmızı şapkası vardı. Gözleri kahve değildi, kahve onun gözleriydi. Bir baksa 40 yıl hatır sayardım.. Baktı, güldü. O güldü ben aşık oldum... Arabasını iten kadına baktı, o hatırı sayılır gözleriyle. Takip ettim evine kadar, hangi katta oturur bilirim, hangi cama çıkar göreyim diye saatlerce bekledim. Ve ertesi gün, ve ertesi gün, ver ertesi. Her gün gittim evinin önüne. Ve bir gün gördüm, tekrar. Zor bela tanışmak için adım attım, sağ eliyle gelme diye işaret etti, sol elinde bir kitap. Sağ elini hiç tutmadım o yüzden. O el beni istemedi diye düşünüyordum. Aradan zaman geçti, sen de 1 ay, ben diyim bir ömür. Sevgili olmuştuk sonunda. 6 yıl sürdü ilişkimiz, ilişiğimiz, her şeyimiz. Akşamları baş ucunda kitap okurdum, o uyuyana kadar uyumazdım. Onu izlemek, onu sevmek kadar güzeldi. O uyuduğu zamanda sessizce koltukta uyuyakalırdım. Sabahları, yüzüne vuran güneşi hatırlıyorum. Gün batımına benzer mi hiç gün doğumu. Ama benzerdi işte, öyle güzeldi. Ona mektuplar yazar, baş ucuna bırakırdım işe gitmeden. Ve bir gün öldü, lösemiydi. Mektupları açacak elleri gitti, o camda bekleyen çocuk gözleri gitti, ben ona gittim, o benden gitti. Yatağını aldım annesinden izin alıp, odama koydum, yastığını aldım başımı koydum. Bir kutu dolusu mektubu aldım, okudukça yerine göz yaşımı koydum. Adı Gülhan' dı. Ona sadece annesi ve ben Gül derdik. Biz ona Gül derdik, o da bize gülün derdi. Ben yokken de gülün. Annesine bir gün sordum, ''o yokken nasıl gülebilirim'' diye. O yokken nasıl gülündüğünü bilmiyordum. Aradan geçen 20 yıla rağmen, onsuz gülmeyi öğrenemedim. O Gül' dü geçti. Ben GÜLüp geçemedim. Rabbim bizim gibi sevdiğini kaybeden tüm insanlara sabır versin.  

Varolsun  GülümsemesiWhere stories live. Discover now