4

571 110 169
                                    

[♢]

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

[♢]

"Yao-Momo, bugün boş musun?" kısa saçlı kız, çantasının kolunu heyecanla sıktı. Bunu nasıl sorduğunu bilmiyordu.

"Aslında boşum. Bir şeyler yapmaya ne dersin?" siyah saçlı kız, büyükçe gülümsedi ve elinde bunan kitabı çantasına sıkıştırdı.

"Y-Yapalım! Bizde y-ya da sizde kalalım mı? Eski günlerde olduğu gibi?"

"Bu iyi bir fikir. Ben sizde kalayım, olur mu?"

"Çok iyi olur!" kısa saçlı kız, heyecanla sıçradı yerinden. "Ben önden gidip evi toparlayayım o zaman."

Kısa saçlı kız, hızla sınıftan çıkıp tren istasyonuna doğru koştu. Koşabildiği kadar hızlı koşmaya çalışıyordu. Trene vardığı zaman; yorulduğunu far etmiş, boş olan bir yere atmıştı kendini.

Eve vardığında odasını toparlamış, Momo ile ilgili olan her şeyini dolaba kaldırmıştı. Odasında gereken tek şey çilek kokulu sevdiğiydi.

Kısa bir süre sonra çalan kapıyla odasından çıktı ve merdivenlere koştu. Kapıyı büyük bir sevinçle açtı ve at kuyruğu saçlı kızı içeriye aldı.

"Hoş geldin!"

"Hoş buldum... Ne yapacağız?"

"Eskiden olduğu gibi benim odamda eğlenebiliriz?"

"Oh, o zaman ben odaya çıkıyorum."

Uzun saçlı kız, gülümsedi ve odaya doğru ilerledi.

Jirou, elinde bulunan çerezleri yere bıraktı ve kızın yanına oturdu. Onunla aynı ortamda bulunmak bile heyecan veriyordu.

"Ee Jirou... Bu aralar neler ile ilgileniyorsun?"

Uzun saçlı kız, ortamda bulunan sessizliği bozmak için bir konu atmıştı ortaya.

"Babam şu aralar benim gitar çalmamı istiyor. Bu yüzden gitar kurslarına gidiyorum. Sen ne yapıyorsun?"

"Ben... Takılıyorum öyle ne yapayım."

Uzun saçlı kız, yalandan kıkırdadı. Jirou onun bu harektlerini garip ve tuhaf bulmuştu. Muhtemelen bir sorunu vardı.

"Bir şey mi oldu Yao-Momo?"

"H-Hayır, her şey yolunda."

"Kekeliyorsun, ne oldu?"

Uzun saçlı kız, bir iç çekti ve parmakları ile oynamaya başladı.

"Todoroki bana çıkma teklifi etti..."

"N-Ne?!"

"Bu tepki de neydi şimdi?"

"Şok oldum! Ne dedin?!"

"Düşünmem gerektiğini, bana biraz zaman vermesini istedim."

Jirou rohat bir iç çekip tekrardan Momo'nun gözlerinin içine baktı.

"Peki... Kabul edecek misin?"

"Bilmiyorum, düşünmem gerek. Sonuçta onun etrafında çok hayranı var... Baş edebilir miyim bilemiyorum."

"Senin üzülmeni istemiyorum Yao-Momo ama artık yeter..."

"Ne demek istiyorsun?"

Jirou, elinde bulunan cipsi yerine bırakarak ağzında bulunanları yuttu. Sonrasında işaret parmağını yukarıya kaldırarark -çok biliyormuş gibi- konuşmaya başladı.

"Onun çok talibi var ve bir gün senden ayrılırsa çok üzüleceksin. Bu yüzden bence teklifini kabul etme."

"Emin misin?"

"Evet, eminim. Seni seven çok kişi var."

"Gerçekten mi, kimler?"

Jirou ne dediğinin farkına vararak kızardı. Başka bir tarafa bakarak Momo'nun parıldayan gözlerinden uzaklaşmaya çalıştı. Her ne kadar denese de başramıyor, o tatlı sevdiğinin boncuk gözlerine dalıp gidiyordu.

"B-Bilmem! Güzel kızsın... Seni herkes sever."

"Öyle demesene... Sen de çok güzelsin! Ayrıca utanıyorum."

"Ben doğruları söylüyorum. Her neyse, haydi yiyelim şunları çok açım!"

Kısa saçlı kız, önünde bulunan çerezlere daldı. Onun hayvan gibi yediğini gören Momo, hafifçe kıkırdadı ve sadece kendisinin duyabileceği bir tonla mırıldandı.

"Senin de çok sevenin var..."

no pain ¦ MomoJirou ✔Where stories live. Discover now