•6•

17.4K 1K 189
                                    



Sizi seviyorum, iyi okumalar💜

"Sanırım bebeğiniz kendini göstermek istemiyor. Cinsiyetini bugün öğrenemeyeceksiniz gibi." Doktorum Mina nın sözlerinden sonra dudaklarımı büzdüm. Çok merak ediyordum oysaki...

Jungkook da benim gibi hissediyor olsa gerek hemen atılmıştı.

"Çok heyecanlanmıştık. Ama ben erkek olacağından eminim." Dediğinde göz devirmeme engel olamamıştım. Arabadan beri aynı şeyi söylüyordu. Beni sinir ediyordu. Belki kız olacak, değil mi?

"Bu da bir ihtimal tabi. Sadece bugün öğrenemeyeceğiz gibi gözüküyor. Bir dahaki kontrolde belki." Mina bana gülümseyerek konuştuğunda dudak büzüp karnımdaki jeli sildikten sonra ayağa kalktım.

Mina benim liseden arkadaşım aynı zamanda da doktorumdu. He Ra, ben ve Mina hep beraber takılırdık ve okul bittikten sonra da hiç ayrılmamıştık. Onlar burada yanımda olmasaydı annemsiz ve ablamsız yapamazdım. Her zaman bana yardımcı olurlardı. Annemin bana çıkmadığı desteği, hissettiremediği sevgilerini hissettirirlerdi. Onlara sahip olduğum için gerçekten ama gerçekten çok şanslıydım.

"Seninle biraz konuşalım mı Byul?" Tam odadan çıkacağımız sırada bana yönelttiği soruya Ne söyleyeceğini merak ettiğim için başımı sallayarak onayladım.

Mina göz ucuyla Jungkooka baktığında özel bir şey konuşacağımızı anlamış olacak ki bizi yalnız bırakmak için dışarıda olacağını söyleyerek çıktı Jungkook.

"Çok fazla konuşamayacağım çünkü sırada bekleyenler var. Kendini çok fazla üzdüğünü hissediyorum nedense Byul. Umarım doğru hissetmiyorumdur." Dediğinde yerimde huzursuzca kıpırdandım. Beni gerçekten çok iyi tanıyordu.

Aslında üzülmüyordum. Belki de üzülüyorumdur, bilmiyorum. O kadar çok duygu karmaşası yaşıyorum ki artık Ne hissettiğimi ben bile bilmiyorum.

"Sanırım bir duygu karmaşasının içindeyim." Son aylarda her şey üst üste gelmişti. İlk birlikteliğimden hamile kalmam, Jungkook un bana bebeği aldırmamı söylemesi, annemin bana sürtük muamelesi yapıp beni yok sayması, daha sonra Jungkook un çıkagelip özür dilemesi ve dahası.

"Ben hamileliğe alışamadım. Tamam benim bebeğim ve onu seviyorum ama bilmiyorum sanırım hala kabullenmekte zorluk çekiyorum. Ki bana kalırsa Jungkook un da hala kabullendiğine ya da istediğini düşünmüyorum. Sadece vicdanını rahatlatmak için geri döndü. Benimle evlenerek sorumluluğunu yaptığını düşünüp rahatlayacak." Belki yanılıyor olabilirim ama gerçekten böyle düşüyorum. Belki şuan bana karşı ilgili davranıyor olabilir ama evlendikten sonra eminin değişecektir. Ya da ben umarım yanılıyorumdur. Umarım beni yanıltırsın Jungkook.

"Alışamaman normal. Çünkü beklemiyordun, ikinizde beklemiyordunuz. Jungkook un da öyle bir tepki vermesinin sebebi budur bence. Tek gecelik bir birliktelik yaşadığı kızı karşısında görüp ondan çocuğunun olacağını duymak, eminim ki onu da şoka uğratmıştır." Haklı olabilirdi. Erkek olsaydım ve bende böyle bir şey yaşasaydım böyle bir tepki verir miydim? Bebeği aldırmasını ister miydim? Sanırım yapamazdım. Ya da bir erkek beyniyle düşünmediğim için öyle hissediyor olabilirim.

"Kader sizi tekrar bir araya getirdi Byul. Hamile kalmasaydın ikinizde hayatlarınıza devam edecektiniz ve hiçbir şey yaşanmamış gibi yapacaktınız. Ama bakasana bir, evleniyorsun ve bir çocuğun olacak Byul. Mutlu olmalısın." Ellerimi tuttuktan sonra ekledi.

"Ona bir şans vermeyi dene Byul." Gülümsedi.
Şans vermek... cevap vermedim sadece ona gülümsedim. Aklım karışmıştı. Fazlasıyla hem de.
Ona bir şans verebilir miydim ki?

"Ayrıca teyzesinin miniğini de üzme. Sen ne hissedersen benim minik yeğenim de hissediyor ona göre." Kıkırdadım ve tamam anlamında başımı salladım.

Kısa bir süre sonra Mina nın odasından beynimde binbir düşünceyle çıktığımda Jungkook kapının karşısındaki duvara yaslanmış bir şekilde bekliyordu. Beni görünce "sonunda çıktın" der gibi bakmış, bende karşılık olarak sadece omuz silkmekte yetinmiştim.

Arabaya bindiğimizde yol boyu bir kaç kelime dışında ikimiz de konuşmamıştık. Konuşacak halim de kalmamıştı zaten. Mina zaten karışık olan aklımı daha allar bullak etmişti.

"Ona bir şans vermeyi dene" Sözleri beynimde yankılanırken düşünmemek adına gözlerimi sıkı sıkı yumduğum zaman uyuduğumu farketmemişim bile.

Gözlerimi açtığımda yabancı bir tavanla karşılaştım. Yabancı ama çok hoş. Normal bir tavan değildi bu. Büyük bir bölümü camdandı ve bu camdan yıldızları çok net bir şekilde görebiliyordunuz. Ben hayranlıkla yıldızlara bakarken nerede olduğumu sorgulamam gerektiğini unutmuştum bile. Kısa süre sonra da kapının açılmasıyla kendime geldim.

Gelen Jungkook tu. Sanırım onun eviydi burası. Benim uyanık olduğumu görünce Işık'ları açtı.

"Sonunda uyandın demek." Bunu öyle bir söylemişti ki sanırsınız tüm gün uyudum. Sahi kaç saattir uyuyordum ben? Arabadan sonrasını hatırlamıyorum. Beni de Jungkook taşımış olmalı buraya. Hatta uyuduğum yatakta onun yatağı, başımı koyduğum yastıkta onun yastığı. Kokusu sinmiş her yerine çünkü. Yastık resmen 'Buraya Jungkook un yumuşacık mis kokulu saçları değdi' diyor. Gerçekten saçmalıyorum. Hayata dön Byul.

"Ne kadardır uyuyorum ben?" Dediğimde saatine baktıktan sonra bana döndü.

"Yaklaşık 3 saattir falan." Gözlerimi kocaman açtım. O kadar olmuş mu ya?

"Uyandırmaya çalıştım ama artık nasıl bir uyku varsa sende ölü gibiydin aynı. Asla uyanmadın." Ah evet uykum birazcık(!) ağırdır. Ama yine de kendimi savunmak amacıyla bahanemi sundum.

"Hamileyim ben tabiki uyuyacağım. Bir bebek taşıyorum sonuçta ben. Bunu ne kadar zor olduğunu bilemezsin." Batırdım. Bence bir daha kendimi savunmamalıyım.

"O daha üç aylık ve henüz bir kilo bile değil Byul. Abartma istersen." Dedikten sonra kahkaha atmayı da ihmal etmedi.
Çok güzel gülüyordu şerefsiz.

"Her neyse, senin evin mi burası?" Konuyu değiştirmek amacıyla sorduğum soruya başını sallayarak yanıt verdi.

"Sayılır, ailemin evi. Bir yıldır ayrı yaşıyorum ben. Onlara anlattım olanları ve annem seninle tanışmayı çok istediği için buraya geldik. Yani bu gece buradayız." Ah evet aileyle tanışma faslını unutmuştum.

Ailesine her şeyi anlattığına göre hamile olduğumu da biliyorlardır. Ama eminim ki ilk başta bebeği aldırmak istediğini söylememiştir.

"Her şeyi mi anlattın?" Diye sorduğumda başını salladı. Yalancı.

"İlk başta bebeği aldırmak istediğini de mi söyledin?" Tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruya karşılık önce yutkundu. Söylememişti.

"Tabiki söylemedim. Çünkü onlara birbirimizi sevdiğimizi ve evlenmek istediğimizi söyledim. Her şeyi tüm gerçeğiyle anlatamazdım, değil mi?" Haklı olduğuna kanaat getirdim. Her şeyi anlatması biraz tuhaf olurdu ve zorunlu bir evlilik yaptığımızı anlarlardı.

Bir şey demeyince tekrar konuştu.

"O halde aşağı inip annemle tanışabilirsin. Çünkü bir an önce geliniyle tanışmak istiyor."

Our Baby ❥ 𝓙𝓙𝓚Where stories live. Discover now