Bölüm 29

806 63 0
                                    

İşkence gibi geçen iki saatin sonunda Skylar'ın rengi yerine gelmiş ve kalp atışları düzene girmişti. Rox şükreder gibi, derin bir nefes aldı ve Skylar'ın başını yastığa koyduktan sonra yataktan kalktı. Yüzünde ki, rimel ve göz kalemiyle karışmış gözyaşlarını sildikten sonra "Çok geçmeden uyanır. Biz çıkalım bence. Eh malum, vampir kanının etkilerini biliyoruz hepimiz" dedi ve Zero'nun koluna girip kızı neredeyse sürükleyerek odadan çıkardı. Diğerleri kafalarını salladılar ve Skylar'a son bir bakış attıktan sonra dışarı çıktılar. Rox'a teşekkür etmeyi aklımın bir köşesine not ettim. Benimkinin ruhunu teslim ettiğini anlayıp, kendini aklım olarak atamıştı.

Yatağın kenarına oturdum ve dirseklerimi dizlerime dayayıp, başımı ellerimin arasına aldım. Skylar'ın gelmemesini bu yüzden istemiştim. O kadar karmaşa içinde yitip gideceğinden korkmuştum. Dinlememişti. Tabii ki dinlememişti! Kafa tutmasa, bir kereliğine de olsa itiraz etmese canı çıkardı. 

Beni ona çeken bu inadıydı belki de. Boyuna ya da gücüne bakmadan her şeye kafa tutması, deli cesareti, bitmek bilmez enerjisi ve içindeki iblis uyandırılmadığı sürece var olan masumluğu yüzünden mıknatıs gibi çekilmiştim ona. İnsanı hayrete düşüren saflığı da cabasıydı. Güzelliğini de unutmamak gerek. Yeni yağmış kar renginde ki saçları, narin beyaz teni ve gözleri. İçinde acıyla harmanlanmış bir hayatın izlerini taşıyordu gözleri. Yaraları bedenine değil gözlerinin içine ve güzel gülümsemesinin ardına kazınmıştı. Sadece dikkatli bakanlar tarafından görülebilir, onu tanıma şerefine erişenler tarafından bilinebilirdi. 

Yavaş yavaş değil de tren çarpması gibi hızlı ve bir anda girivermişti kalbime. Neye uğradığımı şaşırmış, halinden gayet memnun bir enkaza dönüvermiştim. Elinde nasıl bir güç bulundurduğunu, onu mutlu etmek için neler yapabileceğimi bilmiyordu. Asla sevilmeyeceğine dair güçlü inancını nasıl yıkacağımı, hislerimin gerçek olduğuna onu nasıl inandıracağımı bilmiyordum. Büyük ihtimalle inanmayacak ve dalga geçtiğimi zannedecekti. 

Duymaya asla doyamayacağım sesin "Blake?" Dediğini duyunca döndüm. Skylar sanki hayalet görmüş gibi gözlerini kocaman açtıktan sonra boynuma atıldı ve "Yaşıyorsun! Bir tür rüya falan görmüyorum değil mi? Gerçekten yaşıyorsun" dedikten sonra nefes alıp "İyisin değil mi?" Diye sordu. Güldüm ve "Kanının dörtte üçü çekilmiş olan sensin ve bana 'iyi misin?' diye mi soruyorsun?" Dedim. Onu öldürmeye çok yaklaşmıştım.

Skylar geri çekilince istemeye istemeye onu bıraktım. Beyaz Ölüm'üm, kolundaki serum iğnelerini çıkardıktan sonra "Bu kokuyu tanıyorum: senin kanının kokusu bu. Başka kokularda var, kan kokuları. Parfüm, makyaj malzemesi ve ayırt edemediğim kokuları hesaba katmıyorum bile. Bana kanınızı mı verdiniz? O yüzden mi böyle tazı köpeği gibi koku almaya başladım" Dedi. Bir yandan da odayı inceliyordu. Soru retorik olduğu için cevaplamaya gerek duymadım ve yeni edindiği duyularının keyfini çıkarmasına izin verdim. Yakın bir zamanda bu ekstra duyuların hepsi kaybolacak, yeniden eskisi gibi görmeye ve duymaya başlayacaktı. 

Skylar saçından bir tutam alıp yüzünü buruşturarak baktıktan sonra "Odadan çıksan nasıl olur? Hiç iyi hissetmiyorumda" dedi. Boynundan başlayıp tüm yüzünü saran kırmızılık ve son sürat atan kalp atışlarının sesi, vampir kanının yan etkisini hissetmeye başladığının sinyalini veriyordu. Daha çok utanmasını önlemek için sırıtışımı bastırdım. Sırf daha da sevimli göründüğü için kıza işkence etmenin alemi yoktu. 

Uzaklaşmak yerine biraz daha yaklaştım ve "Sorularımı cevaplamadan şuradan şuraya kımıldamıyorum" dedikten sonra ekledim "Neden yaptın?" Bir an işi yokuşa sürmek için aptal ayağına yatacakmış gibi derin bir nefes aldıktan sonra vaz geçti ve aksiliği seçerek "Ne demek neden yaptım?! Ölmene izin mi verseydim!" Dedi. Parmaklarının arasında çevirdiği saçını bırakarak olduğu yerde kıpırdanmaya başladı. Sinirden üzerime saldırsa şaşırmazdım. Gerçi sonu iyi bitmezdi. Onun açısından yani, benlik bir sorun olmazdı. Sinirini almak için aklımda birkaç güzel fikir vardı. Bu ve diğer gecelerimizi güzelleştirmenin ilk adımını halletmiş olurduk.

Beyaz ÖlümWhere stories live. Discover now