Bölüm 3

20 1 0
                                    


1997/İzmir-Urla

- Saçlarını topla demiştim! Saçlarını toplayacaksın!

Yumuşacık bir ses dolanmaya başlamıştı odada. Nereden geldiğini anlayamadığı bu güzel sese doğru kulak kabarttı Senem. Bilmediği bir dilde, gittikçe yükselen, güzel bir şarkı söylüyordu kadın. Dua eder gibi inceliyordu yumuşak sesi.

-Her yerde saçların var! Nefret ediyorum saçlardan! Nefret ediyorum saçlarından!

Başının hafifçe kaldırdı Senem. Tavandakiler kelebek miydi? Nasıl girmişlerdi içeriye? Kelebekler uçuşuyordu her yerde. Peki bu sarı ışık? Güneş miydi? Nerden geldiği belli olmayan tuhaf bir ışık demeti, kelebeklerle birlikte oynaşıyordu odanın tavanında. Güneş olabilirdi bu. Odanın içine girmişti kolları. Kadının yumuşacık sesi fısıldıyordu giderek artan bir hızda.

-Defalarca söyledim değil mi? Uyardım seni!

Enfes bir cümbüş vardı şimdi odada. Eşyalara baktı Senem. Müziğin sıcaklığında şekil değiştiryordu herşey. Kırmızı kadife kanepenin keskin köşeleri yumuşayarak yuvarlandı ve büyüyerek yükseldi. Kıpkırmızı bir balondu artık. Hemen yanındaki sehpanın hareketlenen bacakları bir duvardaki tablolar artık Senem'in resimlerine benziyordu. Çizgili perdelerin silik renkleri parlayarak belirginleşmiş, her bir şerit müziğe eşlik ederek salınıyordu. Onlarca sabun köpüğü dolmulmuştu içeriye. Ahahaha! Bu minik köpek de nereden çıkmıştı şimdi? Neşeyle koşturuyordu salonun ortasında. Müziğin temposunda kuyruğunu kovalayarak dansediyordu o da renkli baloncukların arasında.

- Uyardım seni! Ama artık gerek kalmayacak toplamana!

Gözlerini kapatarak, derin bir nefes aldı Senem. Artık tek duyduğu kadının sesi ve ardında çalan muhteşem müzikti sadece.

- Haluk bey Allah'ın adın verdim n'olur dur! Allah aşkına, yapma! Onun bir suçu yok!. Haluk Bey! Haluk beeeeeeeey! Dur! Dur lütfen...

Nazire yanaşamadığı, görünmez bir alev çemberinin dışında çaresizce çırpınıdı, çırpındı ve sonunda sustu. Haluk odanın köşesine sıkıştırarak hırpaladığı küçük kızın üzerinden çekildiğinde, avucunda koca bir öbek kızıl kıvırcık saç duruyordu. Soluk soluğa geriledi ve öfkeden delirmiş bakışlarını Nazire'nin gözlerine dikti. Dişlerinin arasından kısacık konuştu;

- Saçlarını topla demiştim!

Sonrasında olduğu yere bıraktı elindeki saçları ve diğerindeki makası hızla fırlatarak yarı açık bahçe kapısından koşar adım çıktı.

Hiç direnmemişti Senem. Ne babası koluna yapışıp onu duvara savurduğunda, ne köpükler saçan ağzından çıkan korkunç sözlerinde, ne de kocaman elleriyle saçlarının avuçladığında. Makasın başının üzerindeki soğuk metal dokunuşlarında irkilmişti biraz.

Sadece şarkıyı dinlemişti. Herşey kısacık bir andı sanki onun için. Bir kaç saniye sürmüştü adeta hepsi. Biraz gayret ederse belki de hiç birini hatırlamayacaktı bile.

Giderek azaldı kadının yumuşak sesi. Gözlerini araladığında herşeyin eski haline döneceğini düşündüğünden öylece bekledi Senem. Sonra Nazire'nin titreyen sesi gittikçe kaybolan müziği iyice bastırdı.

- Senem! Küçük kuzum! Korkma sakın yavrum, buradayım ben.

Gerisi ılık bir gevşemeydi Senem için. Derin bir uyku. Karanlık, sessiz ve rüyasız.

Merdiven duvarının köşesinde büzüşerek, korkudan bayılmış küçük kızı çabucak kucakladı Nazire. Soluk beyaz yüzü iyiden iyiye sararmıştı. Gözyaşlarını salıverdi. Damlalar Senem'in zayıf yanaklarından aşağı doğru süzüldü, biçimsizce kesilmiş kıvırcık, kısa buklelerin arasında kayboldu. Haluk'un kavradığı yer öyle kalmıştı. O tarafa doğru çekiştirilerek kesilmiş saçları bozuk bir şekilde katılaşmışlardı adeta. Titreyen ellerini kızın saçlarına doğru götürdü Nazire. Birkaç kez okşayarak, yatıştırmaya çalıştı. Kendini tutamıyordu. Olduğu yere çökerek Senem'i sıkıca kucakladı ve ağlamaya başladı. Bir yandan da söyleniyordu;

-Yine uzar kuzucuğum. Hemen uzar benim kuzumun saçları.

Hemen dibindeki kesilmiş uzun saç demetine baktı. Uzun saçlarıyla bir kelebeğe benziyordu Senem. Zayıf, beyaz yüzünün en renkli yeriydi kızıl saçları. Neredeyse onu uçuracak gibi dururdu uzaktan. Saçları avuçlarının arasında öfkeyle sıktı. Kucağında kuş kadardı Senem. Saçları ne yapacağını bilemeden etrafına bakındı. Toparlanarak kalktı ve Senem'i yatağına taşıdı. Bunun da diğerleri gibi kısa süren bir bayılma olmasını umuyordu. Annesi gittiğinden beri zaman zaman ataklar yapıyordu.

Has llegado al final de las partes publicadas.

⏰ Última actualización: Nov 23, 2018 ⏰

¡Añade esta historia a tu biblioteca para recibir notificaciones sobre nuevas partes!

LaçinDonde viven las historias. Descúbrelo ahora