4.BÖLÜM

9.4K 331 23
                                    

Son saniyelerimi yaşıyordum sanki. Nefesim ciğerlerimi dolduruyor, onu dahada şişirerek bir balon misali patlatmak, beni karanlığa havasız bir şekilde tutsak etmek istiyordu. Göğüs kafesimi yarıp bu işkenceden koşarak kaçmak isteyen kalbimi iç sesimle sakinleştirmeye çalışıyordum.

&

Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum, neden böyle dizginlenemez bi kaçma isteğim olduğunu...

Mahmut hoca sınıfın kapısının önüne gelince durdu kapıyı tıklattı ve içeriye girdi. Bir kaç şey söyledikten sonra bize dönerek:

- Gelin çocuklar.

Dedi. Tabii ilk önce Melisa girdi ardından kızlar, Arda ve en son ben. Sınıfta tek tük öğrenci vardı. Arka sıralar neredeyse boştu. Bu bizim için avantajdı. Kalabalık pek sevmezdim. Küçüklükten beri bir kalabalık fobim vardı. Ve insanlar bana bakmaya başladığında kendimi parçalara ayırıp öldürmek istiyordum.

- Ben çıkıyorum size iyi dersler Serhan Hoca'm.

Mahmut hoca yanımdan geçip gittiğinde masanın üzerine yarım yamalak bir şekilde oturmuş hocaya döndüm.

- Geçin yerlerinize. Daha sonra arkadaşlarınızla tanışırsınız.

Dediğinde benden mutlusu yoktu. Sosyal anksiyetem sessizce, korkarak kalktığı koltuğa derin bir nefes vererek oturduğunda bende yeni sırama yerleştim. Ve günümü sessiz sedasız bir şekilde geçmesine ayak uydurdum.

Okul çıkışı beni almaya gelen, babamın özel şöförü Rurik, beni alıp şatoya götürdü. Orası ile pekte güzel anılarımın olmamasına rağmen babam ağzından bir kelime çıktıysa yapmak gibi bir yükümlülüğüm vardı. Ve oraya gelmemi istiyordu. Yıllarca dünyanın bi ucunda yaşamamın tek sebebi babamdı. Ondan hem nefret ediyordum hemde onu ölesiye seviyordum. Bu bir döngü gibiydi, hayatım nefret ve sevgi arasında kalmış bir ipti. Bende üzerinde ki cambaz. Ne tarafa eğilirsem o an onu hissediyordum. Bununla beraber tek duam daha düşmemiş olmaktı...

Villa sitelerini geçip ormanlık alanda kalan üç katlı yapıya yaklaştıkça daha da tedirgin olmaya başladım. Kendi evime çıkalı daha üç dört ay olmasına rağmen babam her seferinde tekrardan beni buraya almak istiyordu. O hiç bitmek bilmeyen "düşmanları" yüzünden her yerde hapis hayatı yaşıyordum. Çoğu kişi mükemmel bir hayatım olduğunu düşünebilirdi. Ama dışı sizi içi beni yakardı...

Sükunet ile geçen yolun sonuna geldiğimizde araba durdu. İlk dışarıda ki kenarları duvarlarla çevrili demir kapının açılmasını beklerken bekledi araba. Daha sonra taş yolda ilerleyip şatonun önünde araba tamamen durdu. Kenarda bekleyen herhangi bir koruma kapıyı açtığında nezaket göstergesi olarak gülümsedim ama o yüzüme bile bakmadı. Her zaman ki gibi. Babamın daimi emirlerine saygı duyuyorlardı. Bir kaç enine geniş olan merdiveni çıkıp açık kapının önünde bekleyen Sevil ablaya selam verip içeri girdim. Beyaz koridora zıt siyah detaylarıyla süslenmiş granit parkeler ayna gibi parlıyordu. Kenarda iki tane sarmal merdivenler vardı ve siyah, altı işlemelerle dolu korkuluklar ona eşlik ediyordu. Dümdüz gittiğinde ise oldukça geniş oturma odası ve yemek masası buluyordu. Beyaz koltuğa yayılmış oturan babamın arkası bana dönüktü. Burada olduğumu biliyordu. Tek derdi poz vermekti. :)

Boynuna kollarımı doladığımda sahte bir korku ile gözlerini açtı ardından sert çehresi aydınlandı. Güzel yüzünde ki gülümsemesi büyüdüğünde bende kocaman gülümsedim. Babam aslen Rus'tu. Bunun için genellikle evin içinde babam Rusça konuşurdu. Ana dilim Rusça olduğu için bir sorun yoktu fakat evimizde çalışan insanlar bazen anlamakta güçlük çekebiliyordu.

- Neden bu kadar geç kaldın?

Aslında geç kalmamıştım fakat babamın huyunu bildiğim için suyuna gittim..

- Trafik vardı azıcık ondandır.

Beni belimden çekip başımın üstüne bir öpücük kondurduğunda yüzümde ki gülümseme genişledi. Merdivenlerden gelen ayak sesleri ile annem de bize katıldığında hep birlikte sofraya oturduk. Çok yemek yemeyi seven bir tip değildim. Onun için azıcık azıcık atıştırıp izin isteyerek sofradan kalktım.

Odamda sessizce yatmış düşünürken uykuya yenik düşen bedenim bana ihanet etti.

Neredeyse üç yıldır görmediğim kabuslarım tekrardan zihnimde yerini aldığında artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Kabusum çoktan hayatıma girmişti...


SAPLANTI BAŞLANGIÇTAN - KABUSA (SAPLANTI SERİSİ 1. KİTAP)Where stories live. Discover now