BÖLÜM 1

222 17 0
                                    

Ahh.. İlk bölümde sanırım yazar gazabına uğrayacaksınız ama endişe etmeyin.. Çok kendimle ilgili konuşmayıp keyfinizi de bozmayıp hikayeme devam edeceğim.. Tam tanıtımı anlatmak istiyordum aslında. Birazcık çıtlatıp, öteki bölümlerde her şeyi açıklığa kavuşturacağım.. Angst değildir şimdiden söyleyeyim sonra gelmeyin bana. >< Her neyse, keyifli okumalar!

---- * ----- * -----
-Kyungsoo-

Bugün de gördüm.. O gecenin bütün hissizliğini ve acısını sanki kendim tadarak hissettim.. Ölümü.. Acıyı.. Nasıl tasvir edeceğimi bile bilmiyorum. Sadece kaza anı. Ne zaman ve nerede ya da kim olduğunu bilmiyorum. Sadece görüyorum.. Bu lanet olası yeteneğim ya da ne ad verirseniz artık.. Her gün görmeye mahkumum sanki. Derin nefes alıp verdikten sonra gözlerimi sabah haberlerinde olan ölmüş kazazedeye diktim. Dün gece görmüş olduğum yüzün şimdi tanınmayacak kadar ezildiğini gördüm. Elime kumandayı alıp bir hızla televizyonu kapattım. Daha fazla bu olayı ne midem kaldırırdı ne de beynim.

Bugün iş ilanındaki bir işverenin şirketine gideceğim. Evet, tam olarak üniversite eğitimimi bitirdiğim halde iş bulamayan o insanlardan biriyim. Ne acınasıyım hah? Doğru bildiniz. Üniversiteyi bitireli bir yıl oluyor ama hala iş bulabilmiş değilim. Bölümüm ise bir halta yaramayacak kadar saçmaydı. Hangi akla hizmet o bölümü seçtiysem..

Bu şekilde kendi içimde savaşlar verip odama bir hızla girdim. Güzel kadife pantolon ve olabilecek en beyaz gömleğimi, dün ütülemiş olduğum ütü masasından alıp bir hışımla üzerime geçirdim. Elimde kalan tavşanlı pijamalarımı -neden tavşan bilmiyorum- kirli sepetine atıp aynanın önüne geçtim. Biraz saçlarımla oynayıp kendimi beğendirdikten sonra kolumdaki saate baktım. Kahretsin! İşim olacak işi kaçırmak üzereydim! Hemen elime yeni aldığım iş çantasını ve evin anahtarlarını alıp dışarı çıktım.

~~~~~~~

"Hay-.. lanet!"

Üzerime gelen sigara külünü elimle silkeleyip yüzümü buruşturdum. Bunun olması gerekmiyordu. Beyaz gömleğimi silkelerken bana sıranın geldiğini anlatan cırtlak kadının sesiyle kafamı o yöne çevirdim.

"Do Kyungsoo?! Do Kyungsoo? Sizin sıranız beyefendi."

"Oh.. Geliyorum."

Ayağımın altında izmariti ezip söndüğünden emin olduktan sonra minik adımlarla açılan kapının içinden geçip göz alıcı, geniş bir odada, U şeklinde dizilmiş masa ve sandalyelerin karşısına bana dik dik bakan kişilerin önüne oturdum. Lanet olsun.. Teliyor muyum?

"Evet.. hımm. Do Kyungsoo? Bize kendinden bahset Kyungsoo-sshi." Elinde CV'mi tutan, kafasında neredeyse hiç tel kalmamış dazlak adam gözlerini önce önündeki kağıt parçasına daha sonra gözlerini bana dikerek sorusunu sordu.

"Ah.. B-ben Do Kyungsoo. Imm.. 23 yaşındayım ve i-işletme okudum.." Sesimin titremesine küfrederken birden arkamdan açılan kapının sesiyle irkilip arkama döndüm.

~~~~~~

Gözlerimi alamadığım adam elleri ceplerinde yavaş bir şekilde ağzındaki sigarasıyla ve donuk bakışlarıyla U şeklindeki masanın tam ortasına gelip büyük deri koltuğa oturdu. Gözlerimi alamadığımdan mı olsa gerek, hiçbir şekilde göz kırpmayıp gözlerimi sanki bir on kat daha büyütürcesine açtım. Tanrım.. Bu da kim?

"CV'ni inceledim. Çok da aranılacak bir kişi değilsin ancak okul notların iyi. Gerçekten çalıştın mı?"

Alaylı bir sırıtışla ağzındaki sigarayı iki parmağının arasına aldı. Gülümsüyordu. Yutkundum. Ah.. size bahsetmediğim bir şey daha var. Ben eşcinselim. Bunu üniversite yıllarımda farketsem de herkes benim gibi değildi sonuçta. Her neyse.. Tekrar yutkunup gözlerim açık şekilde şirketin sahibi tahmin ettiğim bu ukala adam benimle konuşalı on dakika geçmişti ve sanırım benden bir yanıt bekliyordu. Cevap vermem gerekiyordu bu yüzden derin bir nefes alıp kaslarımı istemdışı olmasından kurtarıp kapattım ve nefesimi verdikten sonra konuştum.

Kuyruklu YıldızımWhere stories live. Discover now