i. "souvenirs d'enfance"

548 41 75
                                    

4 yıl önce
i. "çocukluk anıları"

Parmaklıkların arasından sızan güneş ışığı, günüm hangi vaktinde olduklarına dair bir fikir veriyordu küçük çocuğa. Işık, içinde sadece samandan bir yatak ve içi günlerdir boş olan bir yemek kabı bulunan bu küçücük mahzeni, Atsushi buraya kaçış odası da diyordu, aydınlatıyordu. Ya da çalışıyordu demek daha doğru olurdu, ne de olsa yeraltında olan bu küçücük mahzenin küçücük penceresinin önünü neredeyse karlar tamamen kaplamıştı. Işık, geçebildiği delikten geçip aydınlatmaya çalışıyordu bu karanlık odayı.

Çok az da olsa aydınlanmıştı güneş ışıkları belki de bu küçücük, karanlık kaçış odasını. Ancak Atsushi üşüyordu; kemiklerine kadar titriyor,çenesinin titremesini durduramıyordu. Üstündeki incecik tişörtüne sıkı sıkı sarılıyor, bacaklarını göğsüyle birleştirerek zaten olduğundan küçük bir hâle bürünüyordu. Bu küçücük odada, küçücük bir top haline gelmişti Atsushi. Ancak ne yaparsa yapsın ısınamıyordu.

Küçük çocuğun çift renkli, ayçiçeklerine benzer gözleri küçücük mahzeni geziyor; üstüne örtebilecek bir şey arıyordu. Yaralarla süslenmiş, sağlıksız bir sarı renkte olan derisi ürpermişti. Ah, incecik de olsa bir örtü bulup sarılabilse bu soğuk kış gününde; bir ısınabilse! Yemek yemek bile istemiyordu aç olan karnının isyanına rağmen. Sadece ısınmak istiyordu.

Küçücük, sopsoğuk mahzenin tahta kapısı aralandı. İçeri öyle bir ışık doldu bir anda, sanki karı yarmaya çalışan ışığı kıskandırmaya çalışıyordu.

Fakat ışığın asıl kıskanması gereken şey diğer bir ışık değil, bir saç olmalıydı.

Atsushi sadece saça bakarken ısınmış hissetmeye başlamıştı. Kızıl dalgalar, bembeyaz teni çevreliyor ve sakince fakat aynı zamanda alevi andıracak bir şekilde omuzlarından aşağıya dökülüyordu. Güneşte fazla durduğundandı belki, ancak kızıl saçlarının uçları daha açıktı- hatta en uçlarına sarı deme cesareti bile gösterebilirdi Atsushi.

Fakat mavi gözleri, Meryem Ana'nın sahip olduğu, iç ürpertici bir derecede soğuk bakıyordu. Ancak bu bakışın nedeninin kendisi olmadığını kavrayabilmişti Atsushi; ne de olsa adam Atsushi'ye değil, o küçücük mahzenine bakıyordu. Yerde günlerdir boş duran tabağı görünce sinirli bir ifadeyle tabağı hafifçe tekmeledi. Ve odanın bir ucunda kıvrılmış onun tüm hareketlerini inceleyen Atsushi'ye baktı.

Saçlarından daha da sıcak olmuştu gözleri.

Yavaşça Atsushi'ye doğru yürüdü. Çocuğun üstündeki incecik tişörtten bozma kıyafeti görünce yanağının içini ısırıp üstündeki koyu kahverengi, ona bile büyük gelen trençkotu çocuğa sardı.

"Ben Chuuya," dedi sıcacık mavi gözlere sahip olan adam. "Seninki nedir peki?"

Günlerdir konuşmuyordu Atsushi. Ayrıca ağzının koktuğundan da emindi. Ve korkuyordu açıkçası, kapının eşiğinde duran Yetimhane Müdürünün ona sopsoğuk bakışlarla baktığını farketmişti.

"Atsushi." diye mırıldandı sadece ikisinin duyabileceği bir sesle.

"Kaç gündür buradasın-"

"Üzgünüm, Bay Nakahara, ancak size bu çocuktan ne istediğinizi sormak durumundayım."

Konuşmalarını kaba bir şekilde böle Yetimhane Müdürüne baktı Chuuya. Hiçbir şey demeden Atsushi'nin ayağa kalkmasına yardım etti. Çocuğun ayağa kalkabilecek güçte olmadığını farkedince ise on dört yaşındaki çocuğu zorlanmadan kucağında taşımaya başladı. Atsushi'nin kafası Chuuya'nın omuz boşluğuna gelirken Chuuya, tonlanmış kolunu Atsushi'nin arka dizine atmıştı.

Você leu todos os capítulos publicados.

⏰ Última atualização: Feb 02, 2019 ⏰

Adicione esta história à sua Biblioteca e seja notificado quando novos capítulos chegarem!

merci pour le venin //soukokuOnde histórias criam vida. Descubra agora