64. Bölüm: Kırmızı

1.4K 201 80
                                    

Otuz dakika.

Otuz dakikadır koltuğun tam ortasında oturuyordu Carl. Otuz dakikadır elindeki kâğıda bakıyor, bazen gören bazen görmeyen gözlerle satırları okuyordu. Otuz dakikadır hiç konuşamadığı birine veda ediyordu. Otuz dakikadır Bourbon'u içecek cesareti arıyordu içinde...

Dışarıdan bakan bir göz, koca salonun ortasında yalnız başına oturan bir adam görebilirdi ama Carl bunun aksini hissediyordu. Sol yanında notu yazan diğer yanı oturuyordu, sağ yanında ise şaşırtıcı bir şekilde birkaç gündür düşündüğü Annie. İşte, Ethan da sağdaki tekli koltuktaydı. Diğer tekli koltukta da annesi muzip gözlerle onu izliyordu. Mutfaktan kız kardeşinin sesi geliyordu sanki. Babası ise bahçeyi suluyordu. Seth ise yukarıda kim bilir neler yapıyordu. Sanki hepsi yalnızlığındaki kalabalık olmuşlar, Carl'a "buradayız" diyordu. Sanki hepsi "hadi" diyordu.

Sadece bir kişiyi hissedemiyordu Carl.

"Rachel..."

Yokluğu o kadar sesliydi ki evdeki kabalığı birden hissedemez olmuştu. Önce bahçedeki suyun sesi kesilmişti, sonra yanındaki ağırlıklar yok olmuştu. Yalnızdı. Tamamen. Salonda tek başına oturan bir adamdı. Hayır, salonda bitmek üzere olan bir şişe viski ile tek başına oturan bir adamdı.

Korkma ve iç.

İç çekti ve kapağı kapalı olan şişeyi sehpadan alıp mutfağa götürdü.

***

Seth, art arda üç kere çalan kapı zilini duymayı reddederek sol tarafına döndü. Gözlerini hiç açmamıştı ama rahatsız edici ses yüzünden kaşları çatılmıştı. Neyse ki sağ elinde hissettiği meme ile yüz hatları yumuşadı ve kendini uykunun huzurlu kollarına bıraktı.

Ancak kapı zili tekrar çalmaya başladığında refleksle elinin altındaki memeyi sıktı. Sonra o memenin bir canlıya ait olduğunu hatırlayacak kadar uyandı ve elini serbest bıraktı. Zil tekrar edince mecburen gözlerini açtı. Önce ona kadar saydı, sonra zor da olsa memeden ve sahibinin yanından ayrılıp ayağa kalktı.

Bu saatte gelen her kimse onu çıplak olarak görmeyi hak etmişti. Hoş bu ceza değil olsa olsa ödül olabilirdi ama detayları düşünemeyecek kadar uykulu ve sinirliydi. Profesyonel bir katil sakinliğinde odadan çıktı. Yatağındaki memeli varlığın onca zil sesine rağmen hâlâ uyanmaması da ilginçti. Kapı deliğinden kim olduğuna bakmadan kapıyı açtı ve ellerini beline koyarak poz verdi. Yaptığı bir suç olabilirdi evet, ama bir memenin yanından koparılmak da aynı derecede suç sayılırdı.

"Harika! Bunca yıllık dostluktan sonra sonunda aletinle de tanıştım."

Gözlerini hızla açan Seth, karşısındaki adama baktı. Carl. Gecenin bu saatinde. Onun evinde. Açıkta kalan yerlerini unutarak hızla konuştu.

"Ne oldu? Neden buradasın? Sen bana gelmezsin ki?! Gelsen de 1800'lü yıllarda yaşayan lordlar gibi önden haber verirsin, hatta utanmasan kart atarak bunu bildirirsin. Telefon bile etmedin. Saçma bir saatte geldin. İyi misin? Sen misin? Yani sensin de hangisisin? Siktir, hemen konuşmaya başla, çünkü kayboldum!"

Carl içeri girerken konuştu.

"Önce şu kıçını kapa."

Seth kapıyı kapatırken adama doğru seslendi.

"Ya diğerini?"

Salondan gelen "piç kurusu" cevabını işitince sırıttı. Bu en uzun süre pratik yaptığı Carl'dı. Ancak sonra hızla kaşları çatıldı. Bu, aynı zamanda ona çok nadir gelen, gelse de yüz farklı şekilde haber veren Bay Çatık Kaş'tı.

SEN DE KİMSİN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin