Babalar affeder, sevgilim

3.6K 361 331
                                    


Bazı anları sırf daha uzun tutmak için, sırf bozmamak için sustuğunuz oldu mu? Eminim ki olmuştur. Mutlusunuzdur ama yine sorunlar, sorular vardır. Ne kadar geriye itmeye çalışsanız da hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu hissedemiyordunuz. Gömmeye çalışıyordum. Tüm endişelerimi tüm kaygılarımı göz ardı etmeye uğraşıyordum. Ama aklımın bir köşesinden çıkıp 'Kaçamazsın.' diyorlardı bana kara düşüncelerim.

Onunla kahkaha atıyordum. Onunla mutlu oluyordum ama saat başı hatta daha sık bir zaman dilimiyle çat diye vuruluyordum başımdan düşüncelerimle. Durgunlaşıyor, boğuluyordum.

"Bak, yine daldın. Sorun ne?"

Sorun neydi? Sorun konuşulmamış gerçeklerdi. Sorun kendimi asla gerçek bir zaman diliminde görmememdi. Sahi, hep böyle toz pembe mi yaşayacaktık? Hep kaçacakmıydık gerçekleri konuşmaktan? Kendime kızdım. Bana harika anlar yaşatıyordu, buna uğraşıyordu ama ben acı olan gerçekleri istiyordum ondan. Belki de istememeliydim. Bu hallerimize devam etmeliydim. Keşke edebilseydim. Keşke tüm bunlar bana yetebilseydi.

"Yoongi, artık konuşmanın zamanı geldi." dedim tereddütlü sesimle. Korkuyordum, hem de çok korkuyordum ama onu tüm gerçekleriyle seveceğime emindim. Bir şeyler yaşamıştı, bir şeyler yapmıştı ama hala aynı Yoongi'ydi. Sadece hislerini gizlemiyordu.

Kucağındaki mısır kovasını yakındaki masaya koydu ve televizyonu kapadı. Kalbim duyacağım şeylerin korkusuyla hızlanmıştı. Devam etmeliydim. Her şeyi halletmeli ve yeni bir ilişki seviyemize geçmeliydik. Korku ve şüphe bulunmayan. Hiçbir şeyi saklamadığımız bir ilişki.

"Nerden başlamalıyım bilmiyorum. Her şey o kadar karışık ki.." diye başladı hafif bir gülümsemeyle. Koltukta ona doğru yaklaştım ve ellerini tuttum. "Kolay olandan başlayalım. Wonho'nun sarhoşken bana dediklerini hatırlıyor musun hyung?" Ben aklımdan çıkaramamıştım. Bana onun yerine geçemeyeceğimi söylemişti. Onların yanına ait olmadığımı. Onların öğrenci evinde kaldığım müddetçe huzursuzdu ve sinirden içip eve geliyordu. Wonho'nun benimle ne derdi vardı buradan başlayabilirdik. Jin Hyung meselesi daha komplike görünmüştü gözüme.

"Wonho meselesini anlatması kolay değil Jiminie." dedi. Ağzından derin nefesler aldı. Neden bu kadar zorlandığını anlayamıyordum. Düşündüğü kadar kötü şeyler olamazdı. Yoongi kötü biri hiç olmamıştı ve olamazdı.

"Onunla bir süre birliktelik yaşadım."

Titredim. Nasıl hissedeceğimi hiç bilemedim ama donmuştum. Kalbim hızlanmıştı ama bu sefer heyecandan değildi. Duymak istemediğim bir şey duymuştum. Birliktelik yaşadım. Geçmiş zaman kipi evet. Ama verdiği acı çok tazeydi. Onu başka biriyle hayal edemezdim.

Gözlerini benden kaçırdı. Parmak etlerini yolmaya başladı. Elleri bunun yüzünden hep yaraydı.

"Bencil davranıyordum. O benim yakın bir arkadaşımdı ama onu kullandım." Kendine kızdığı sesinden belli ediyordu. Kaşları çatıktı. "Üstelik bana karşı duyguları vardı."

Wonho'ya karşı bir üzgünlük duymasam da onun için kötü olmuştum. Bana ters davranmasının sebebini anlıyordum. Yoongi onun yanındayken bana hep sıcak davranmıştı.

"Neden," dedim kafamı sallayarak kendime geldiğimde. "Neden bitirdiniz peki?"

"Ona senin adınla hitap ediyordum."

Vurgun yemiş halime tekrar dönmüş, tekrar titremeye başlamıştım. Ne dediğini gayet iyi anlamıştım ama devam etti.

"Onu sen gibi hayal ediyordum Jimin."

Ağladığımın farkına göz yaşım elimi ıslatınca varmıştım. Gözlerimi kırpmadan sadece ona bakıyordum.

"Buna ilk başlarda ses etmedi, alttan aldı ama o da insan." dedi saçlarını sinirle karıştırarak. "Kimse böyle davranılmayı haketmez."

little man big problems | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin