27

1.3K 80 21
                                    




XXVII

Kapıyı hızla açıp içeri giren Bedri'ydi. Yüzü sapsarı ve heyecanlıydı. Macide şaşırdı. Eski hocasının bu kadar telaşlı halini hiç görmemişti. Bedri dikkatle Macide'nin yüzüne baktıktan sonra:

"Ağlamışsınız! Demek haberiniz var!" dedi.

Macide bir şey anlamadı. Bedri herhalde Ömer'in bir kadınla beraber sinemaya gittiğini söylemek istemiyordu. Genç adam itidalini tekrar elde etmeye uğraşarak devam etti.

     

"Şimdi telaş etmekten ve şaşırmaktan bir fayda yok... Sükûnetle düşünmek ve bir çare bulmak lazım! Ben Ömer'in bu işte bir alakası olmadığına eminim... Onun böyle şeylere burnunu sokmak âdeti değildir... Bu Nihat köpeğinin nârına yandı..."

 

Macide, Nihat lafını duyunca uykudan uyanır gibi oldu... Korkunç bir şeyler sezdi ve Bedri'ye doğru bir adım atarak:

 

"Bir şey anlamadım... Ne Nihat'ı?.. Ne oldu? Benim haberim yok!" dedi.

 

Bedri şaşırdı:

 

"Nasıl olur? Peki niçin ağladınız? Demek duymadınız. Öyle ya, nereden duyacaksınız!.. Bir iki saatlik bir iş..."

 

Macide daha çok telaşa düştü:

 

"Söylesenize ne oldu? Ömer'e bir şey mi oldu?"

 

"Evet... Dairesinden çıkacağı sırada tevkif ettiler. Nihat'la yanındaki çocuklardan birçoğu da yakalanmış... Profesör Hikmet'i de çağırmışlar, fakat herif bir kolayını bulup yakasını sıyırmış... Hiç değilse tevkif edilmedi. Nüfuzlu ahbapları var, herhalde onlar müdahale eltiler!"

 

Macide bir iskemleye tutunarak:

 

"Neden? Sebep neymiş?.. Veznedar meselesi mi?" diye sordu.

 

Bedri:

 

"Ne veznedarı?" dedi... Ömer'in bir zamanlar kendisine anlattığı bu vakayı hemen hatırlayamamıştı. Macide ısrar ile sormakta devam etti:

 

"Siz nereden haber aldınız? Sebebini öğrenemediniz mi? Ömer şimdi nerede?.. Hemen gidip görebilir miyiz?"

 

Bedri Macide'ye bir iskemle göstererek:

 

"Oturun... Telaş etmeyin... Karakoldalar... Galiba bu gece orada kalacaklar... Görüşmek belki mümkün olmaz, şimdilik doğru da değil... İşin ne olduğunu öğrenelim... Ben meşgul olurum... Duyar duymaz hemen buraya geldim. Nihat'ın arkadaşlarından biri söyledi. Profesör Hikmet'in serbest bırakıldığını da ondan öğrendim!" dedi. Bir müddet genç kadının yüzüne baktıktan sonra ağır ağır devam etti:

"Bunun böyle olması korkunç bir şey... Hiç beklenmeyen bir şey... Kim bilir dün akşam nerelere gittiniz? Nihat beraber miydi? Değildi... Öyle ya, onlar Beyazıt'ta habersizce ayrılıverdiler... Yanındaki çocuklarla beraber... Ben başka herhangi bir şeyden şüphe etmiyorum. Zaten bana haber veren çocuk da bir parça çıtlattı. Bu meselelerle alakadar bir iş olacak... Fakat tevkife kadar götürecek ne yaptılar acaba? Siz Ömer'in hiçbir şeye karışmadığına eminsiniz değil mi?"

İçimizdeki ŞeytanWhere stories live. Discover now