1.Bölüm - Tren Garı

256 57 106
                                    

  İnsan içinde kendini pek göstermeyen gölgesine, hak etmese de teşekkür etti içinden. Toz kaldırmamaya dikkat ederek yolcuların arasında durağı süpürdü. Kuru yaprakları toplamak için dallardan oluşan süpürgesiyle onları küreğe ittirdi. Topladıklarını çöpe döktükten sonra yeni bir iş verilene kadar dinlenmek için kendini ilk bulduğu koltuğa attı. Eğilmekten tutulan boynunu geriye doğru yasladı. Gelen çıtlama seslerini duyunca biraz daha rahatladı.

  Son tren de çanları bir kaç defa çaldıktan sonra Dafenya'ya yolculuğuna başladı. Trenin kalkmasıyla beraber yolcuları uğurlamak için gelenler kısa bir sürede dağıldı. Sadece bir grup adam ellerinde içki şişeleriyle bankta sohbet ediyordu. Onlara gitmeleri gerektiğini söylemedi çünkü bu onun görevi değildi. Sorumlu bir personel olupta uyarmak da işine gelmedi, çünkü Bayan Molly herkesi odasına çağıran bir anons yaptı. Hızla odaya gitmek için yön değiştirerek kapıya yöneldi. Arkasında batmakta olan güneş gölgesini önüne düşürmüştü. Uzun gölge iki elini sallayarak Kate'in dikkatini çekmeye çalıştı ve başardı. Kate onu görünce bedenini bir telaş sardı. En yakındaki duvara yaslandı. Garın içi loş bir ışıkla aydınlandığından gölgesi kayboldu. Derin bir iç çektikten sonra "Şunu yerli yersiz yapmayı bırak." Diye gölgesine seslendi mırıldanarak. Gölgesinin tekrar böyle bir şey yapamayacağını umup koşarak ikinci kattaki Bayan Molly'nin odasına gitti.

Demir işlemeli kapıyı bir kaç defa tıklatıp bir ses gelmesini beklemeden içeriye girdi. İçeride Kate'nin iş arkadaşları; Alicia, Lissa ve Marissa vardı. Kate mırıltı şeklinde özür diledikten sonra diğer hademelerin yanına geçti. Bayan Molly "Çalışma saatleriniz artık öğleden sonra beşte başlayacak ve saat onda bitecek." diyerek sessizliği böldü. Dört kızın da yaşadıkları şaşkınlık yüz ifadelerinden belliydi. Lissa karşı çıkarcasına "Bu da ne demek? Maaşlarımızı azaltmak için başka bahane bulamadınız mı?" söylendi. Lissa'nın aldığı cüzi miktardaki para hasta babası ve kendisini geçindirmeye zor yetiyordu.  Çalışma saatleriyle beraber maaşının düşmesi onu fazlasıyla etkileyecekti. "Sana daha fazla maaş sunabilecek bir iş bulacaksan beni uğraştırmadan istifa et çünkü kimseye tazminat verecek param yok!" Bayan Molly genelde sinirli biriydi. Birde dün bankaya yatıracağı 70.000 helteyi çaldırmış olması onu patlamaya hazır bir bomba haline getiriyordu. Zaten masrafları azaltmak adına hademelerin çalışma saatlerini azalmıştı. Bu onun için çok şeyi değiştirmeyecekti, zaten burdaki kimse o kadar temizlik takıntısı değildi. Tasarruf etmek için iyi bir yol olacaktı.

  Alicia, Marissa ve Kate sadece başlarını eğip beklemekle yetindiler. Onların Lissa gibi baş kaldıracak cesaretleri yoktu. Bu bekleyiş Bayan Molly "Çıkabilirsiniz." diyene kadar sürdü.

  Kate hademelere ayrılan ufak odadan koyu yeşil kabanını aldı. Bu işe başladığı zamandan beri sürekli bu kabanı giyordu. Yeşil rengini ve gözleriyle olan uyumunu seviyordu. Kate'nin arkasından Alicia odaya girdi. Çapraz çantasını taktıktan sonra içinden iki tane elma çıkardı. Birini Kate'ye uzatıp "İster misin?" diye sordu. Kate elmayı alıp teşekkür ettikten sonra  Alicia'ya gamzelerini göstererek gülümsedi. Sonra beraber gardan çıktılar.

  Alicia yarısını bitirdiği elmasından bir ısırık daha aldı. Çiğneyip yuttuktan sonra "Artık Bayan Molly beni kovar diye hergün bayram temizliği yaparmış gibi çalışmama gerek yok. Sanırım yine parasını Çar çur etti." deyip kıkırdadı. "Hiç sanmam bugün güvenlikler konuşurken bir hırsızlıktan söz ettiklerini duydum." 

"Başına daha beteri gelsin bu ona az bile. Belki bu akşam süt banyosu yapmak yerine suyla duş almak onun biraz bizi anlamasını sağlar."

"Markalı suyla yıkanır o." Kate soğuk bir espri yapsada ikiside uzun bir süre buna güldü. Yolları ayrıldıktan sonra birbirlerine el sallayıp vedalaştılar.

Hava karardığı için hızlı adımlarla eve gidiyordu ve az kalmıştı. Bir kaç sokak geçtikten sonra oraya ulaşacaktı. Dışardan geldiğini sandığı ama sadece kendisinin duyabildiği gölgesinin sesini işitti.

"Ben burdayken arkanı dönüp hiç konuşmaman sıkıcı. Daha eğlenceli birinin gölgesi olmak isterdim."

Kate arkasını döndükten sonra kendisi öyle yapmasada ellerini beline koyan gölgesine uzunca baktı. Ondan korkuyordu. 1 haftadır bunlar olmaya başlamıştı ve delirdiğini düşünüyordu.  Yinede ona cevap verdi. Belki bu durum onun için normal bir hal alırsa daha az rahatsız ederdi.

"Ben konuşmayan ve gölgeliğini bilip sadece ışık gelmeyen karanlık kısımdan oluşan bir gölge isterdim."

"Bütün gölgeler öyle değil mi zaten? Farklı bir gölgeye sahip olmak senin için kötü bir şey mi? Şahsen benim için gölgesinden korkan birinin gölgesi olmak oldukça sıra dışı. Kimse senin gibi gölgesinden korkmuyor."

Kate eve iyice yaklaşmıştı.

"Senden korkmuyorum ve ayrıca eve gittiğimde sakın böyle şeyler yapma."

"Tamam uslu bir gölge olacağım."

Kapıyı tıktıklattıktan kısa bir süre sonra kapıyı Kate'in ablası Amanda açtı. Amanda Kate'den yarım saat önce eve geldiğinden yemeği o hazırlamıştı. Mutfaktan gelen yemeklerin kokusu kapıdan bile geliyordu. Kate hızlıca ayakkabılarını çıkarıp odasına gitti. Yeşil kabanını kapısının arkasına astı. Hademe kıyafetlerini çıkarıp  annesinin ördüğü bir kazağı ve siyah taytını giydi. Mutfağa gittiğinde diğerleri yemeye başlamıştı. Kendisine bir kase domates çorbası doldurup masadaki boş yere oturdu. Çorba haşlak olduğu için ekmek batırarak birazını yedi.

"Çalışma saatlerim değişti."

Kate'nin babası Bay Joseph bu duruma şaşırmış değildi. Bayan Molly'i o da tanıyordu, hatta Bay Joseph aynı garda makinist olarak çalışıyordu.

"Kaçta eve döneceksin?"

Soruyu yönelten Kate'nin annesiydi. Kadının ayakları felçti. Bu yüzden kendi ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyordu. Bu yüzden haftanın dört günü boyunca kızı Amanda onun yanında kalıyor. Diğer 3 günse zengin bir hanımın eski köşkünü temizlemeye gidiyordu.

"Saat on buçuk gibi evde olurum. Evdense saat beşte çıkacağım."

Amanda kaşlarını yukarı kaldırdı. "Sabah  beşte mi? Bu kadın çıldırmış olmalı."

"Hayır öğleden sonra. Bu yüzden maaşlarımız azalacakmış."

Bay Joseph söze girdi. "Dün 70.000 heltesi çalınmış. Orta büyüklükte bir gar müdürü için büyük bir kayıp. Açık kapatılana kadar böyle kalacak."

Amanda anladığını açıklayan bir mırıltı çıkardı dudaklarından. Sonra kimse konuşmadı, sessizce yemeklerini yediler. Kate ve Amanda mutfağı topladı. Sonra herkes günün yorgunluğuna yenik düşüp odasına çekildi.

Kate bugün ağrıyan boynunu hatırladı ve ensesine bitkisel bir kremden bolca sürdü.  Bunun onu  rahatlatmasını dileyip kendisini yatağına bıraktı. Pamuklu örtüyü üzerine çektikten sonra yatakta dönerken yastığının altında bir sertlik hissetti. Kafasını kaldırıp altındaki şeye elini uzattı kavradığı şeyi görmek için komodinin üzerindeki muma doğru uzattı. Elinde lastiklenmiş bir deste helte vardı. Yastığı tamamen kaldırıp baktığında onlarca lastiklenmiş helte destelerini görmesini hiçte uzun sürmedi.

Bir votenizi ve en çok da yorumlarınızı bekliyorum

Arkamdaki GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin