HARRY POTTER ONE SHOTS.

2⚫️ [Jily - Modern AU]

AU: Günümüz zamanında Muggle dünyasında yaşayan James Potter, arkadaşlarıyla gittiği çiçekçi dükkanında Lily Evans ile tanışır. Karşısına aniden çıkan bu kız, çocuğun dünyasını allak bullak eder ve ikisi için de yeni bir serüvenin başlangıcı olur.

   "Bayan Euphemia'nın gönlünü bir buket çiçekle alabileceğine emin misin?" Remus'un elleri, bej rengindeki keten pantolonun ceplerindeydi. Sesinde diğerlerinin aksine abartılı bir kuşku vardı.

"Bence o çiçekleri kafanda paralayacak," dedi Sirius keyifle. "...imkanı yok kolayca sıyrılmana izin vermeyecek. Bu sefer şansını fena zorladın dostum."

Sirius'un siyah kotuna taktığı kemerden sallanan zincir, James'in halihazırda bozuk olan sinirlerini iyice geriyordu. Metalin kumaşa çarpmasından çıkan sinir bozucu ses, çocuğa metaforda alacağı cezanın ayak sesleri gibi gelmeye başlamıştı. "Abartmayın çocuklar," söylediklerinin aksine sesi ve beden dili ne kadar gergin olduğunu ele veriyordu. "...alt tarafı beyinsizin tekini biraz tartakladım. İlk kez yaptığım şey değil."

"Tartaklamak mı?" Sirius tek kaşını onaylamak istercesine kaldırdı. "En son baktığımda çocuğun gözünün etrafında saçlarımın renginde bir halka vardı," biraz duraksadıktan sonra olabildiğince laubali bir tondan devam etti. "...ve James, acı gerçeğin bilmem farkında mısın ama benim saçlarım siyah."

"Üstelik güpegündüz sokak ortasındaydık. Çocuk hak etmediğinden değil ama kendini haksız duruma düşürdün. Daha dikkatli olman gerekirdi." dedi Remus temkinle.

Sirius, ona katıldığını belirtircesine kafasını salladı. "Aynen dostum. O sevimsiz hamam böceğini gece tenhada sıkıştırmalıydık. Hem daha çok pataklardık, hem polisler bizi yakalamazdı, hem de annen bunu öğrenmezdi ve kendini affettirmek zorunda kalmazdın. Gördün mü? Bir taşta binlerce kuş."

"Neyse ne," bedenine hakim olan kötü hissi dışarı yansıtmamak adına ilgisizce omuz silkti James. "...en azından tatile denk geldi, okulda değildik; Sümsükus senenin başından beri sinirlerimi bozuyordu, pataklamaya yer arıyordum zaten. Aradan çıkmış oldu."

"Ben sana pataklama demiyorum ki," dedi Sirius tane tane. "...doğru yerde, doğru zamanda patakla ki tadı çıksın diyorum."

Remus yanındaki iki serserinin çocukça vahşiliğine kızsa mı, gülse mi karar veremedi. Son zamanlarda kendisinin bu insanlarla nasıl aynı arkadaş grubunu paylaşabildiğini sorgular hale gelmişti. "Siz iflah olmazsınız." gözlerini abartılı biçimde devirerek ayıplar gibi başını iki yana salladı. Başka bir şey yapmadan laflarken çoktan varmış oldukları çiçekçi dükkanının ağır kapısını açtı.

Kapı açıldığı anda üçünün de kulaklarını zayıf bir melodi doldurmuştu. Kapının tepesinde çan şeklinde bir zil ve hemen üzerinde tavandan aşağı salınan bir düş kapanı bulunuyordu.

James, Sirius ve Remusun'un yanından sıyrılarak öne doğru birkaç adım attı. Gözleri, çalışan birilerini aramaya koyuldu. Dükkana beyaz ve yeşil ağırlıklı olmak üzere yumuşak renkler hakimdi. Duvarlar, yarısına kadar boydan boya beyaz, parlak fayanslarla kaplıydı. İçerisinin eski ama bir yandan da samimi bir havası vardı. Çeşitli çiçek ve bahçıvan ıvır zıvırıyla dolu küçük dükkanı gözleriyle soyarken en sonunda gözüne bir şey takıldı. Göğüs hizasına dek uzanan gür kızıl saçlar, çok zayıf olmamasına rağmen hiçbir fazlalığı olmayan bir beden, kısanın bir tık üstünde boy, uzaktan bile parlayan buğday ten...Birkaç metre ötesindeki kız, çiçeklerden birine doğru eğilmiş, kısık sesle bir şeyler mırıldanarak çiçeği okşuyor ve suluyordu. Büyük ihtimalle neşeli bir şarkı söylüyor ya da çiçeğe iltifatlar yağdırıyordu. Kız işine o kadar dalmıştı ki, içeri giren üç erkeğin içeride bıraktığı yoğun parfüm kokusunu hissetmemiş, kapının sesini duymamıştı. James, arkası dönük olduğu için sadece sağ profilden belirgin elmacık kemiğini görebildiği kıza seslenmek istedi fakat onun yerine birkaç saniye boyunca sadece bakmakla yetindi. Neşesinin kokusu şimdiden James'in burnuna dolmuşken bir yanı ona seslenmesi ve yüzünü görmesi için kavruluyordu, diğer yanı hareketlerinin tuhaf derecede sakinleştirici etkisi olan yabancıyı izlemeye devam etmek istiyordu. Merak duygusu onu kavururken aynı zamanda çekici geliyor ve beklemesini sağlıyordu.